Vatandaşlık, İkamet ve Çalışma izinleri ile ilgili yasalar ise demokrasi ve insan hakları açısından tam bir yüz karası. Belli ki bu yasalar hastalıklı beyinler tarafından kalpte taşınan bir nefretle hazırlanmış. Bunun başka bir tarifi olamaz.
KKTC’de doğan ve annesi ile babası KKTC vatandaşı olmayan bir bebeğin doğum kağıdına kırmızı mürekkeple “KKTC Vatandaşı Değildir” mührü vurulmakta ve 18 yaşına kadar bu ülkede yaşamasına rağmen de 18 yaşını doldurunca kapı dışarı edilmekte. Hangi vicdana, hangi mantığa sığar bu insanlık dışı uygulama anlamış değilim. Sadece hastalıklı beyinler üretir 21. Yüzyılda böylesi insanlık dışı kararları.
KKTC vatandaşı, daha doğrusu doğma büyüme Kıbrıslı olan Akademisyen bir arkadaşımın eşi yabancı uyruklu ve 12 yıldır adamızda, önce öğrenci olarak, mezuniyet sonrasında da yasal çalışma izni alarak ikamet etmekte. Çalışma iznini Eylül ayında yenilemiş olmasına rağmen evlilikten dolayı “Daimi ikamet” izni için başvurmak istediğinde kendisinden istenen belgeleri görünce aklı başından gitmiş. “Siz nasıl bu ülkede yaşayanlara karşı bu denli saygısız ve yasaları nefret duyguları ile dolu bir ülke kurmuşsunuz” diye bana haklı olarak sitem etti. Ki tüm bu istenen belgeleri bundan birkaç ay önce beyan etmiş çalışma izni almak için…
Görevli memurun arkadaşımın eşinden istediği belgeler akıllara ziyan gerçekte. Meclisten böylesi bir yasa nasıl geçmiş anlamış değilim.
“Eşlerin birlikte yaşadığına dair muhtar tasdikli belge.”
Bu belge neyin nesi işin doğrusu bende anlayamadım. Niye yabancı bir ülkeden alınmış evlilik belgesini/cüzdanını kabul etmiyor devletim benim. Muhtarın işi gücü yok, bu karı kocanın aynı evde yaşadığını mı takip edecek ve bu konuda yazılı belge verecek. Anlaşılan bürokrasi üretmekte bizim üzerimize başka hiçbir devlet yok.
“Kocanın karısını geçindireceğine dair taahhütname!”
Bir başka yüz karası belge de bu.
Arkadaşlarımın her ikisi de doktoralı ve akademik payeli akademisyen. KKTC Vatandaşı olan kadın, vatandaş olmayanı ise erkek. Kim kime niye taahhüt verecek anlaşılır gibi değil. İşin doğrusu ben de anlayamadım. Vatandaş olan kadından niye vatandaş olmayan kocayı geçindireceğine dair bir taahhüt isteniyor?
“Oturdukları ev kendilerine ait ise koçanı (tapusu), değilse vergi dairesinden tasdikli kira kontratı.”
KKTC vatandaşı olan eş niye evinin koçanını/tapusunu sunmak zorunda bırakılıyor? Saygın birer işi olan bu kişiler ağaç altında mı yatıyor da kontrat isteniyor kendilerinden. Niye Maliye Bakanlığının yapması gereken bir iş, vatandaşa yaptırılıyor. Aynı sorunu öğrencilerim de yaşıyor. Üç, dört öğrenci bir evde kalıyorlar ve ikamet izni için her birinden ayrı ayrı vergi dairesi tasdikli kontrat isteniyor. Maliye Bakanlığı personelinin yapması gereken bir iş adamıza okumaya gelmiş öğrencilere zorla yaptırılıyor maalesef. Kendileri de yan gelip, mesai saatinin dolmasını beklediğinden masa başında ahkam kesiyorlar.
“Muhtardan alınmış ikamet belgesi.”
Zaten işin başından ben ikamet belgesine karşıyım. Sanki de ülkemiz Türkiye, Almanya, İngiltere gibi 80-90 milyonluk bir ülke ve kişilerin nerede oturdukları bilinmiyor. Türkiye günümüzde e-devlete geçmiş durumda. 81 milyon kişinin tek tek dosyası bilgisayara işlenmiş. İsteyen devlet dairesi, vatandaşın kimlik numarası ile arşive girip, istediği bilgiyi anında almakta. Kimlik kartı, istediğiniz ilin nüfus dairesinde 2 dakika içinde yeni içeriği ile kaplanmış vaziyette vatandaşa veriliyor, ikamet belgesi istenmeden. Biz hala 100 yıl geriden gidiyoruz.
Geri kalmışlığımız, vatandaşa olan saygısızlığımız, bürokrasinin hantallığı, memurların iş bilmezliği ve verimsizliği artık vatandaşı isyan ettirecek düzeye geldi. Kamu Reformu ile bunların artık değişmesi lazım…. (Devam edecek)
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
http://www.twitter.com/ataatun