Almanya'dayım.
Dün partim SPD'nin Genel Kurulu vardı.
Dün beni ilgilendiren iki ülkede iki partinin kararları beni fazlasıyla ilgilendiren konulardı.
Almanya'da artık "Merkel iktidarından kurtulma zamanı geldi!". Bunun için hepimiz elimizden geleni yapmaktayız.
Dünya için, Avrupa için, Almanya için, Türkiye için ve KKTC için "Merkel gitmeli!".
Almanyalı sosyaldemokratlar bu hedefe yönelik en önemli adımı attılar. Peer Steinbrück SPD Kurultayı'nda yüzde 93'ün üzerinde delege desteği ile Almanya'nın "Şansölye adayı" olarak seçildi. Şimdi sıra seneye seçimi kazanıp "Merkel'den kurtulmamızı" sağlamakta.
Bugün Berlin'deyim. Parti Merkezi'nde. Çünkü artık "kolları sıvadık". Seçim kampanyalarımızı hazırlamaktayız. Gelecek yıl seçim öncesi oldukça önemli bir zamanım bu nedenle Almanya'da geçecek. Almanya'nın hepimizin koşturmasına ihtiyacı var.
Hristiyandemokratların ve Merkel'in iktidarı fazla uzun sürdü. Şimdi sıra bizde!
Dün beni en çok ilgilendiren ikinci ülke de KKTC'miz ve UBP'deki son kararlar oldu.
KKTC'de gelinen nokta ortada. Tekrar, tekrar "neden bu noktaya gelindi" muhabbetinin de gereği kalmadı.
Hemen belirteyim. Aşağıda kaleme aldığım satırlar ne bazılarının iddia edebileceği gibi bir "mesaj" ne de bazılarının çoğu kez yanılarak sandığı gibi bir yerlerin görüşü. Benim şahsi bakış açım. Yanlış yorumlara gerek kalmasın diye hatırlatma ihtiyacı duydum.
UBP Genel Yönetim Kurulu dün iki önemli karar aldı bence. Birini burada dile getirmiyorum. Diğeri ise benim için asıl belirleyici olanı: "...Öte yandan toplantıda, partinin içinde bulunduğu tüm şartları değerlendirmesi ve erken seçime gidilmesi dahil gereken her türlü kararın acil alınması için Parti Meclisi’nin toplanmasına karar verildi."
Evet artık KKTC'de vardığımız yolun sonu "ne mahkeme kararı beklemek" ve "ne de ikinci bir kurultayda ne olur ahkamları kesilen kahve falları ile uğraşmak"!
Artık tek yol "Erken Genel Seçim"!
Bu konuda var olduğu iddia edilen "hanedanlar" ne düşünür?
Bu konuda parti içi hizipler ne planlar?
Bilmiyorum ve beni hiç ilgilendirmiyor.
Önemli olan artık "okun yaydan çıktığı" tarzda "Erken Genel Seçimin" tavsiye edildiği şu andan itibaren aslında "dönüşün olmadığı" gerçeği.
"Erken Genel Seçim" diyen Başbakan İrsen Küçük belli sayıda bir milletvekili sayısına sahip olmalı. Meclisten bu kararın çıkmasında eksik sayı var ise bu konuda sorumluluk CTP-BG, TDP ve DP'de şimdi.
Erken Genel Seçim ne getirir?
UBP ile hangi koalisyon hükümeti gündeme gelir?
Şundan eminim. Ne olursa olsun her halükarda bugünkü durumdan daha iyi olma şansı yüksek!
"Bana şu makamı vermezseniz hükümeti desteklemem", "oğlum ya da kızım ya da şu yakınım şuraya gelmezse hükümeti desteklemem" ve benzeri "şantajları" yapanların aday olmadığı ve UBP içinde partinin her iki kesiminin içinden "devlet sorumluluğu bilincinde" şahsiyetlerinin adayları oluşturduğu bir liste ile seçime girecek iktidar partisi ve tabanının bu seçimden korkacak bir nedeni olmamalı.
Muhalefet için de bir şans olduğu tartışılmaz.
Bu durumda "hodri meydan" demek KKTC vatandaşlarının çıkarları açısından en doğrusu.
Seçmen "istikrarın sağlanmasını" sağlayacaktır. Bundan eminim.