TBMM (AA) - TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, yeni anayasa çalışmasına ilişkin, "İlk 4 madde tartışması, lüzumsuz yere vakit kaybetmektir. Mecliste temsil edilen partilerin çoğunluğu hatta tamamına yakını ilk 4 maddeyle ilgili en ufak bir problemlerinin olmadığını ısrarla söylüyor. Dolayısıyla ilk dört madde konusu gündeme gelmeyecektir." dedi.

Kurtulmuş, Rusya dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Suriye rejiminin "Türkiye ile geri çekilme şartını kabul etmeden masaya oturmayız." açıklamalarının hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, Türkiye'nin, iç savaşın çıktığı ilk andan itibaren Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunduğunu çünkü dağılması ve parçalanmasının, Orta Doğu'nun istikrarsızlığını arttıracak bir faktör olduğunu söyledi.

Suriye'de istikrar ve toprak bütünlüğünü sağlayacak adımların atılması gerektiğini, bunun için Suriye'nin açık bir şekilde Türkiye'ye ihtiyacı olduğunun altını çizen Kurtulmuş, "Biz, hiçbir ülkenin toprağında kalıcı olmak istemeyiz. Hiçbir zaman böyle bir emperyal düşüncemiz olmadı ama aksini iddia edenler, önce şu soruya bir cevap versinler: PYD'yi, YPG'yi, PKK'yı kimler, niçin destekliyor, istikrarsızlık merkezi olarak bunları bölgenin ortasında kimler kolluyor? Bu örgütlere kimler lojistik, silah, istihbarat desteği veriyor? Suriye ile ilgili problemin ne olduğunu, bu soruya cevap verdiklerinde ancak anlayabilirler." değerlendirmesinde bulundu.

Son dönemde İran'da yaşanan gelişmeler ile İran'ın İsrail ve bölge ülkeleriyle ilişkisine nasıl baktığı sorulan Kurtulmuş, hiçbir ülkenin, bölge ülkeleri arasındaki ihtilafı birinci sıraya koyarak İsrail meselesini anlamasının mümkün olmadığını söyledi.

Kurtulmuş, "Lübnan'da patlatılan bombayla İsmail Heniyye'nin şehit edilmesi için kullanılan bombanın hiçbir farkı yoktur. Bombaları patlatan diyor ki 'Sizi dünyanın neresinde olursanız olun vururum, istediğim sonucu elde ederim.' Buna verilecek cevap, Netanyahu ve çetesini karşımızda makul bir devlet varmış gibi telakki ederek çözüm üretmek değildir. Karşımızda terör örgütü gibi, terör metotlarını meşru gören hatta zaman zaman kutsayan akıl dışı bir yönetim var." ifadelerini kullandı.

Herkesin, bölgedeki gelişmelerin farkında olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Ama artık 'Filistinlileri verin, kurtulun' politikasının kendilerini ayakta tutmayacağına kani olduklarını zannediyorum." dedi.

- "Anayasa süreci, iç politikadaki tartışmalara heba edilmesin"

Küresel sorunların yaşandığı bir dönemde Türkiye'de yeni anayasa yapılma şansının olup olmadığı yönündeki soru üzerine Kurtulmuş, hem yeni anayasa yapılma şansının var olduğunu hem de TBMM'nin böyle bir sorumluluğunun bulunduğunu söyledi.

Yeni anayasa konusunda başından itibaren açık, şeffaf bir süreci yürütmeye gayret ettiklerini, bütün partilerle görüştüklerini ve hiçbir partinin "Biz, müzakereye kapalıyız." demediğini anlatan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Anayasa yapım sürecinin sağlıklı işleyebilmesi için siyasetteki diyalog zemininin de sağlıklı işlemesi lazım. Anayasa ya da diğer temel meselelerimiz neyse bunlarla ilgili çözüm üretmenin siyasete katkıda bulunacağını, anayasa yapım sürecindeki müzakerelerin açık, şeffaf ve hiçbir ön kabul olmadan yürütülmesinin siyaseti normalleştireceğini, çift taraflı bir fonksiyonunun olduğunu düşünüyorum. Bunu yurt dışı ziyaretlerimizde de görüyoruz. Şu anda kafilemizde TBMM'deki partilerden vekillerimiz var. Toplantılarda bu görüntüyü verdiğimiz zaman derdimizi daha net anlatabiliyoruz. 'Evet, ülke içerisinde farklı siyasi kanaatlerimiz, farklı görüşlerimiz var ama Türkiye'nin mili meselelerinde ittifak halinde hareket ediyoruz.' mesajı çok önemli.

Meclis Başkanı olarak şunu söylemek isterim: Anayasa süreci, iç politikadaki tartışmalara heba edilmesin. İç politika, partilerin tutumları farklı olabilir ama sonuçta anayasa ortak bir sorun, ulusal bir sorunumuz. Bazı siyasetçilerimiz maalesef yanlış cümleler kuruyorlar, yanlış şeyler söylüyorlar, 'Meclis Başkanı'nın elinde hazır bir anayasa var, dolaşıyor, partileri ikna etmeye çalışıyor.' diye. Külliyen yanlış. Eğer kasıt varsa külliyen yalandır. Bir madde dahi hazır bir şey yok. Aksine diyoruz ki bütün partiler, kendi politik kimlikleri çerçevesinde görüşlerini dile getirsin."

Yeni anayasa çalışmaları kapsamında yapılacaklara değinen Kurtulmuş, "Ekim ayından başlayan bir yıllık bir takvim oluşturduk. Hukuk camiasıyla, üniversite camiasıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, meslek odalarıyla, kooperatiflerle, KOBİ ve esnaf örgütleriyle, sanayicilerle, öğrencilerle, emeklilerle, toplumdaki tüm gruplarla, görüşlerle, örgütlerle, kısacası tüm halkımızla belli aralıklarla bir araya geleceğiz." dedi.

Özellikle üniversitelerin bu konuya ilişkin fikirlerini olgunlaştırmasını beklediklerini dile getiren Kurtulmuş, "Ön yargısız bir süreci sürdürmeye gayret edeceğiz. Samimiyetle söylüyorum, üzerime düşen bu süreci yürütmeye çalışmaktır. Herhangi bir kimseye, bir partiye görüş empoze edecek noktada değilim. Böyle bir şey de asla yapmam ama daha önce çok net ifade ettim ve hala ediyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi, anayasa yapma yetkisine de gücüne de sahiptir. 'Bu Meclis anayasa yapamaz.' diyenler, demokrasiyi özümsememiş olanlardır. Eğer Meclisteki partiler, ortak bir metinde buluşabilirse anayasayı yaparlar. Israrla söylediğimiz şey, 'Kimse bu süreci zehirlemesin." ifadelerini kullandı.

- "İlk 4 madde tartışması, lüzumsuz yere vakit kaybetmektir"

Kurtulmuş, "İlk tur görüşmelerinizde Anayasa'nın ilk 4 maddesiyle ilgili bir talep oldu mu?" sorusu üzerine, "Hayır, gündeme gelmedi. İlk 4 madde tartışması, lüzumsuz yere vakit kaybetmektir. Mecliste temsil edilen partilerin çoğunluğu hatta tamamına yakını ilk 4 maddeyle ilgili en ufak bir problemlerinin olmadığını ısrarla söylüyor. Dolayısıyla ilk 4 madde konusu gündeme gelmeyecektir." yanıtını verdi.

Anayasa yapmanın aritmetik meselesi olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Meclisin kahir ekseriyeti ilk 4 maddeyi tartışmayı uygun görmüyorsa bunu ısrarla gündeme getirmek lüzumsuz bir zaman kaybıdır. Sanki böyle bir tartışma varmış gibi ilgili ilgisiz herkes topa giriyor ve bunun üzerinden vatan bekçiliğine soyunuyor. 1920'den beri bu vatanın bekçisi, egemenliğin kayıtsız, şartsız sahibi olan Türk milleti ve onun yetkilendirdiği TBMM'dir." diye konuştu.

Kurtulmuş, ekim ayında başlatacakları yeni anayasayla ilgili istişare süreci ve usullerine ilişkin detayların partiler arası diyaloğun sonucu olarak ortaya çıkabileceğini söyledi.

Yeni anayasa çalışması kapsamında birkaç tur daha görüşme zincirinin olacağını dile getiren Kurtulmuş, "Partiler, kendi tekliflerini yapacaklar. Önemli bir nokta, yeni anayasaya ilişkin tartışmaların, toplumda yeni bir kamplaşma, kutuplaşma vesilesi olarak kullanılmamasıdır. Partilerin anayasası olmaz, halkın, milletin anayasası olur. Nihayetinde anayasalar, bir toplumsal sözleşmedir." uyarısında bulundu.

Kurtulmuş, "CHP, anayasa sürecine nasıl bakıyor?" sorusuna da "İlk temaslarımızda anayasa yapım süreciyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisinin müspet yaklaştığını, en azından kapıyı kapatmadığını söyleyebilirim." cevabını verdi.

Türkiye'de ekonomik sorunların ve uluslararası alanda ciddi kaotik gelişmelerin yaşandığı bir dönemde anayasanın öncelikli ve hayati bir konu olup olmadığı sorulan TBMM Başkanı Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Bir kere şunu görmemiz lazım; bazıları 'Çok maddesini değiştirdiniz, daha ne istiyorsunuz?' diyor ama 12 Eylül Anayasası'nın ruhu anayasa metinlerinin içerisindedir. Hala özgürlükçü bir ruha kavuşamamıştır. Geçmiş dönemlerde vesayet mekanizması işlevi gören kurumların bundan sonraki görev ve yetkilerinin ne olacağı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçildikten sonra yetki, denetim mekanizmalarının neler olacağı, güçler ayrımının nasıl sağlanacağı gibi çok temel konularda bir ihtiyaç var. Anayasa, bundan dolayı gündeme geliyor. Türkiye'nin darbe anayasasından kurtulmasının zamanı geldi. 'Hayır, bırakalım başka bir zamana kalsın.' demek, böylesine bir ihtiyacı ötelemektir.

Biz de siyaseti gayet yakından izliyoruz. Kamuoyu yoklamalarında 'Yeni bir anayasa yapılsın mı?' diye sorduğunuz zaman anayasa meselesinin ilk sırada olmadığı aşikardır. Meclisteki en çok oy almış iki parti başta olmak üzere diğer partiler de birlikte ortak bir noktaya gelinirse yeni anayasa, zaten partiler üzerinden kitleselleştirilmeye başlamış demektir. Partilerin müzakere ettiği ve üzerinde uzlaştığı bir metin, halkın da benimseyeceği bir metindir."

- "Arkadaşlarımızın kendisine çekidüzen vermesi lazım"

Kurtulmuş, 1 Ekim Salı günü başlayacak 28. Dönem 3. Yasama Yılı'na ilişkin de değerlendirmede bulundu.

Meclis kapanmadan önce Genel Kurulda ortaya çıkan bazı görüntülerin herkesi üzdüğünü, Meclisin temiz bir dil kullanarak, karşısındakine saygı göstererek, meramını kimseye hakaret etmeden anlatarak siyaset yapılan bir yer olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, tüm milletvekillerinin, halkın temsilcileri oldukları bilinciyle davranmalarının gerektiğini vurguladı.

"Mecliste muhataplarına birtakım fiili müdahalelerde bulunmak ne vekillerimize ne de Meclisimize yakışır." ifadesini kullanan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Meclis başladığında önce Meclis Başkanlık Divanıyla, arkasından da partilerin grup başkanvekilleriyle bu konuları görüşmeyi planlıyorum. Burada her birimize sorumluluk düşüyor. TBMM, saatlerce, günlerce çalışmış, o kadar çok müzakereler yapılmış, yeri gelmiş iktidar partisi konuşmalarından feragat etmiş, yeri gelmiş muhalefet partileri önergelerini geri çekmiş, bu kadar nezih bir çalışma ortamı gerçekleşmiş ama maksadını aşan sözler, hakaretler ve karşısındakine zarar verecek birtakım eylemler neticesinde neredeyse Meclisin bir yıllık çalışması heba olacaktı. TBMM, bunu hak etmiyor."

Dünyada en fazla mesai harcayan meclislerden birinin de TBMM olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Hem komisyonlar hem de Genel Kurul, olağanüstü çalışmalar ortaya koymuştur. Bu kadar müzakerenin, bu kadar sözün, bu kadar işin, bu kadar politik çabanın içerisinde hakaretler, topyekun suçlamalar, yumruklaşmalar, kavgalar bize yakışmıyor, doğru şeyler değil. Hem iyi bir dil hem de karşısındakine saygı temelinde arkadaşlarımızın kendisine çekidüzen vermesi lazım." diye konuştu.

Kurtulmuş, bu tür durumlarda Meclis İçtüzüğü'ndeki cezaların etkin şekilde uygulanması gerektiğini vurgulayarak, "Gerekirse İçtüzük değişikliğiyle bu cezaların arttırılması da mümkündür." dedi.

İçtüzük değişikliğine de ihtiyaç olduğunu belirten Kurtulmuş, "Komisyonların isimlerinin değiştirilmesinden Meclisin haftalık müzakere süreçlerinin yeniden dizayn edilmesine kadar bir sürü alanda değişiklikler yapılabilir. Bu konuyu da hemen Meclis başlar başlamaz parti gruplarıyla müzakere edip onların gündemine taşıyacağım." ifadelerini kullandı.

- "Birtakım revizyon ihtiyaçlarının olduğu aşikar"

"Muhtemel anayasa değişikliğinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde değişiklik olacak mı? Muhalefetten bu yönde bir talep var mı?" sorusu üzerine Kurtulmuş, şu yanıtı verdi:

"Bu, bir süreç meselesi. Şu anda herhangi bir partinin 'Şöyle bir taleple geldim.' dediği bir durumda değiliz ama ihtiyaçların neler olduğu belli. Zaman zaman Sayın Cumhurbaşkanımız da 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde bazı revizyonlara gidilebilir.' diye açıklamalarda bulundu. Öncelikle temel prensipleri koyarak denge denetim işlevlerinin sağlanması, güçler ayrımının çok hassas bir şekilde korunması hatta yargı üst yönetiminin yeniden düzenlenmesi gibi birçok konuda teklifler gelebilir. Bu teklifler gündeme geldikçe müzakere edilir. Eğer partiler ortak bir noktada buluşursa değişiklik yapılır. Birtakım revizyon ihtiyaçlarının olduğu aşikardır."

(Bitti)

Kaynak: aa