AK Parti iktidara geldiğinden bu yana bazıları her ne kadar “Eleştiremiyoruz, ağzımız dolu dolu küfredemiyoruz, hakaret edemiyoruz” deseler de bunun böyle olmadığını biliyoruz.
AK Parti’yi eleştiriyorlar da hakaret de ediyorlar, hatta küfür konusunda bile ağız dolusu özgürlüğe sahipler.
Hergün çarşaf çarşaf gazetelerinde etmedikleri eleştiri-hakaret kalmadı. Ve hala “Korkuyoruz hükümeti eleştirmekten” demekten de geri durmuyorlar.
Bırakın gazetecileri, televizyonlara hergün bir “artist”lerini salıp eleştiri yumuşatması ile hakaret bombaları yağdırıyorlar.
Öyle ki adam hem hakaret edip eleştiriyor hem de eleştirken diyor ki “Hükümeti eleştirmekten korkuyorum!”
Tonla gazeteleri var. Açın bakın, sürmanşetten, manşete, haberden köşeye hem hakaret saydırıp hem de ağlaşmayı huy edindiler.
Velhasıl yalancının mumu meselesi gibi hergün aynı tiyatro oyununu tekrar tekrar sahneye koymaktan hiç bıkmıyorlar.
Bildiğiniz gibi Taraf’tan Ahmet Altan da gitti. Şimdi gazeteci milleti arkasından ağıt yakıyor. Yaksınlar elbet nihayetinde, arkadaşları ya da fikirdaşları.
Hepsi Ahmet Altan’ın ne kadar cesur olduğundan bahsediyor. Burada anlamadığım şu; düne kadar Ergenekon ve Balyoz sürecinin başlangıcında Taraf ve Ahmet Altan’a demediğini bırakmayanlar şimdi ağlıyor resmen. Çok seviyorsanız siz de Taraf ve Altan gibi gazeteci olun ya da gazete yapın çok mu zor? Nihayetinde Başbuğ’un dediği gibi ellerindeki boru değil gazete hani!
Tamam Hükümeti eleştirin. Her kişi ve kurum gibi hükümet de hatadan beri değil, yanlışları olabiliyor. Hepimiz eleştirelim de bu düşmanlık ne diye? Uzayda bir yerlerin hükümeti ve Başbakanı mı bu iktidar? Bu ülkenin insanları değil mi onlar da?
Diyelim ki AK Parti, CHP'nin, MHP'nin, BDP'nin, Ahmet-Mehmet-Kerem Altan'ların, ulusalcıların, Sözcü'nün, artistlerin, Fazıl Say’ın, L. Kırca’nın, Y. Özdil’in dediği kadar kötü bir parti.
Diyelim ki Ahmet Altan’ın dediği gibi “AK Parti devletleşti- Ankaralılaştı!” Ve demokrasi diye bir dertleri yok!
Diyelim ki liberallerin dediği gibi AK Parti, AB defterini rafa kaldırdı, orduyu Millli Savunma Bakanlığı’na bağlayamadı, bağlamak istemedi, sivilleşme şeffaflaşma diye bir derdi yok!
Diyelim ki BDP’lilerin dediği gibi Hükümet milliyetçi bir dile mahkum oldu. KCK tutuklamaları ve Uludere katliamı gimbi sorunları bir türlü çözemiyor.
Diyelim ki AK Parti, MHP’nin ve diğer irili ufaklı milliyetçi-muhafazakar muhalefetin dediği gibi teröre ödün veriyor, Oslo’ya gidiyor, İmralı’yı muhatap alıyor, NATO’dan radar üssü ve patriot alıp ABD’nin emrine giriyor!
Samimiyetle ve dürüstçe soruyorum.
Bunları söyleyenlerin iddialarını yani ;ülkeyi kurtaracak, bağımsızlaştıracak, sivilleştirecek, NATO’nun emrinden çıkaracak, ülkenin kaynaklarını özelleştirme adı altında peşkeş çekmeyecek, gelecek vizyonuna sahip, Türkiye’yi özgür, huzurlu, mutlu ve müreffeh bir ülke haline getirecek iktidar alternatiflerini söyleyebilirler mi?
Samimiyetle hangi partinin ülkeyi kurtaracak kadrolara, projelere ve vizyona sahip olduğunu lütfen söylesinler.
Alternatif diye önerecekleri parti bi zahmet gideni aratmasın ama.
TOKİ’ye, özelleştirmelere, sağlık reformuna, demokratik açılıma, duble yollara karşı çıkıp da borcumuzu sıfıra indirdiğimiz hatta borç verecek hale geldiğimiz İMF’nin kucağına itmesinler ama.
Alternatifleri var mı?
Yoksa istedikleri Başbakan, Fazıl Say mı?
Meryem GAYBERİ / ROTAHABER