GÜNGÖR HOCA’DAN HIZLI SERVET ARTIŞININ SIRRI
Türkiye 100 milyon doların üzerinde kişisel serveti olan dünya ölçüsünde “Süper Dolar Milyonerleri” sıralamasında İsviçre’den sonra 9’uncu sıraya yükselmiş.
Geliniz görünüz ki, IMF’ye göre gelir sıralamasında İsviçre kişi başına 81 bin dolar milli gelir ile dünya 4’üncüsü, Türkiye ise kişi başı 10-11 bin dolar ile dünya 61’incisi.
Milliyet Ekonomi’de dün yayınlanan haberden öğreniyoruz ki, bizim 2010 yılında 318 süper dolar milyonerimiz varken 2011 yılında bunlara 26 milyonerimiz daha katılmış. Süper Dolar Milyonerleri sayımız 344’e yükselmiş.
Süper Dolar Milyoneri olmak ayıp değildir. Günah değildir. Alın teri ile para kazanan, vergisini ödeyen ve böylece servet sahibi olanlara, her ülkede olduğu gibi bizde de saygı duyulur. Bu kişiler alkışlanır. Normal olmayan ise, alın teri harcanmadan oluşturulan ve de büyütülen servetlerdir. Batı ülkelerinde gelir artıkça servet artar. Ama burası Türkiye Abi’cim... Burada (genelde) önce servet artar. Sonra gelir artar.
Batıda servet kaynağı üretim
Batı ülkelerinde gelir arttıkça nasıl servet artar? Anlatayım:
Servetin artması için önce bir şey üretilir. Üretimden gelir elde edilir. Gelirin bir bölümünü devlet vergi olarak alır. Yaklaşık yüzde 20’si tasarrufa gider. O tasarruf edilen bölüm de serveti oluşturur veya serveti artırır.
Bunun içindir ki, Batı ülkelerinde servet artışı yaklaşık 5 misli bir geliri işaret eder. Bir yılda bir kişinin 100 milyon dolarlık servet sahibi olabilmesi veya servetinde bu kadar artış olabilmesi için, kabaca 500 milyon dolarlık (üretimden kaynaklanan) gelire sahip olması gerekir... (Üretim yavaşlayınca, gelir azalınca, servet de küçülür. Dikkat buyurunuz kriz döneminde başlıca ülkelerde süper dolar milyoneri sayısı artmaz. Azalır. Örnek: 201l yılında ABD, Fransa ve Hollanda’da süper milyoner sayısı azaldı. İngiltere, Almanya, İsviçre, Avusturya, Avustralya gibi ülkelerde aynı kaldı.)
Bizim gibi ülkelerde ise servet artıkça, gelir de artar.
Bizde ise kaynak “rant”
Çünkü bizim gibi ülkelerde servetin kaynağı (genelde) üretimden elde edilen gelir değildir. Bizim gibi ülkelerde servetin kaynağı “rant”dır. Rant denilen şey arazi rantıdır. Bina rantıdır. İhale rantıdır. Siyasetçilere yakınlık rantıdır. İş takibi, yabancı sermayeye kapı açma rantıdır.
Önce “rant”a dayalı olarak servet büyür. “Süper Dolar Milyonerleri”nin sayısı artar. Sonra bu “Süper Dolar Milyonerleri” servetlerinin gelirini toplarlar. Servetlerin geliri kiradır, hisse senedi geliridir. Faizdir. (Çok önemli bir uyarı: Burada anlatılanlar genel yapıyı ortaya koymayı hedeflemektedir. Türkiye’de de üretime dayalı gelir elde eden, vergisini ödeyen, gelire dayalı servet sahibi olan insanlarımız vardır. Onların hakkını yememek gerekir.)
Bizde servetin üretimle ilgisi yoktur. Bizim gibi ülkelerde servet artışı genelde milli gelir artışının (kişi başına düşen milli gelir artışının) çok çok üzerine çıkar. Çünkü enflasyon, faiz, borsadaki hareketler, gayrimenkul fiyatlarının balon yapması gibi etkenler servetleri şişirir.
Servete giden 3 yol!
Dostum Ege Cansen, “Bizim gibi ülkelerde üretime dayalı gelirle ilişkili olmadan servet artırmak istiyor isen; “(1) Acentelik alacaksın. Bir yabancı sermaye grubunun inovasyonunun rantını yemek için ya temsilcilik açacaksın, ya da onun iç piyasaya yerleşmesine öncülük edeceksin. (2) Devletten ihale alacaksın. (3) İktidarlara yakın olacaksın. Arsa rantı imkânını yakalayacaksın” der.
Uzun lafın kısası, biz Türkler zengini severiz. Bizde kimsenin gözü kimsenin malında olamaz. Allah herkese daha çok versin... Allah Süper Dolar Milyonerleri’mizin sayısını artırsın. Bu yazının amacı sadece ve sadece, “Abi, nasıl Süper Dolar Milyoner’i olabilirim ? diye sual eyleyenlere yol göstermektir.
Son söz: ”Nazar etme ne olur... Çalış, daha çok çalış... Senin de olur...”
(Milliyet gazetesinden alınmıştır)