SÜPER FİNALİ ÇOK SEVDİK


Lig bir anda irtifa kaybetti.. Gayya kuyusuna doğru sürüklendi..
Kurtarıcı lazımdı, sihirli formül.. Bulundu..

Play-off..

Üzerinde fazla düşünülmedi.. Zaman dardı, lig sıkıştırıldıkça sıkıştırıldı.. Maçlar neredeyse yedi güne yayıldı.. Heyecan fırtınası esmedi ama sonunda play-off limanına ulaşıldı..
Maksat hasıl olmuştu..
Hele dört büyüklerin adı süper finale çevrilen play-off’a kalması ilaç gibi geldi..
Federasyon da..
Kulüpler de..
Yayıncı kuruluş da..
İzleyici de seyirci de memnundu..

*

Sezon başında bu yeni uygulamaya karşı çıkmıştım.. İtiraf edeyim ki; Süper Final’in havasına girince sevdim..
Acayip keyifli geldi.. Sanki her hafta final oynanıyor.. Her hafta iki derbi..

*

Lakin, kulüpler pek hoşlanmadı.. Hem yorucu geldi hem de adil bulmadılar..
Mesela, Galatasaray mağdur olduğunu düşünüyor.. Açık ara önde kapattığı ligde Süper Final’e başlarken yarı yarıya puan kaybetmesini haksızlık olarak görüyor..
Haklılar haklı olmasına da play-off sisteminin amacı bu değil mi zaten.. Açılan arayı kapatıp, heyecanı arttırmak..

*

Sonuç şu..

Kulüpler de istemiyor, Federasyon da.. Yani önümüzdeki yıl Süper Final yok..
İyi de biz sevdik!..
Fenerbahçe ile Galatasaray yılda iki defa karşı karşıya geliyorlardı, play-off nedeniyle dört defa buluştular.. Keşke bir formül bulunsa da yılda altı kez oynasalar..
Ezeli rakiplerin fazla maç yapması hem tansiyonu düşürüyor, hem tribünleri dolduruyor..
Hem de heyecanı arttırıyor..
*
Süper Final en azından bir yıl daha denenmeli.. Seyirci alıştı, kulüpler de alışacak, futbolcular da..
Geçen yılki gibi sıkıştırılmış değil, ferah bir ligde uygulanırsa inanıyorum ki daha keyifli olacak..
Bir kez daha düşünün derim..
 

Zincirlikuyu cinayeti


Cinayeti işleyen devlet..
Yaklaşık bir milyar dolar aldı, cinayete göz yumdu, teşvik etti, imkân sağladı..
Dibine kadar gelmeseniz de olur, uzaktan baksanız bile cinayeti görürsünüz..
Zincirlikuyu’ya dört kuleli dev beton yığını diktiler.. Kale gibi!.. İnsanın üstüne üstüne geliyor.. Yol falan bırakmadılar, araziyi devletten alanlar araziyi dibine kadar kullandı..
Bir santim bile geri çekilmedi..
İddia edilen şu..
Projenin ilk haliyle bitmiş hali arasında yüzde 35 fark varmış.. Tadilat projeleriyle yüzde 35 oranında büyütülmüş..

*

İnşaat sürüyor, bitsin, açılınca görürsünüz.. Sadece Zincirlikuyu’ya giden yollar değil bütün bölge felç olacaktır.. Beşiktaş’tan Etiler’e, Levent’e, Maslak’a kadar..
O yollar kaldırmayacak..

*

Yapanları suçlamıyorum, izin verenleri suçluyorum.. İstanbul Belediye Başkanı gitsin incelesin, yollara baksın; içime sindi, şahane olmuş, problem olmaz diyorsa..
Başbakan, ‘İstanbul’a çok yakıştı, açılışı ben yapacağım’ diyebiliyorsa..
İstanbul’a katkısı olarak görüyorsa..
İçine sindiyse..
Sözüm yok..
Ağzımı açmam.. Ama diyemiyorlarsa..
1 milyar dolara değdi mi diye sorarım.. Ben sormasam nasıl olsa bizden sonraki kuşaklar soracak..
Kaçınılmaz..
Cinayetin faillerini arayacaklar!..
 

İzin için uzun bahane

Şöyle bir baktım.. Referandumdu, seçimdi, yemin kriziydi, tutuklu vekillerin durumuydu, Arap isyanıydı, Suriye ile tepişmeydi, Balyoz davasıydı, Ergenekon’du, hapse atılan gazetecilerdi, altüst edilen eğitim sistemiydi, şikeydi, şakaydı derken..
Yorulduk..
Üstüne her salı İsmet İnönü’nün 70 yıl önce yaptıklarından dolayı atılan fırçaları dinledikçe..
Yorgun düştük..
Bir hafta izin istiyorum..
 

(Milliyet gazetesinden alınmıştır)