Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile KKTC’nin çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı arasında başlayan ancak sonrasında kenar köşe birçok ismin fikir beyan ettiği atışma bitti gibi görünse de sosyal medyada tüm hızıyla devam ediyor.
Takip ettiğim kadarıyla sesi çıkanlar çoğunlukla Akıncı taraftarları. Kimbilir belki gerçekten desteklediklerinden, belki de “çocuğumu ben döverim ama başkasına laf söyletmem” düşüncesiyle Akıncı’ya sahip çıkma zorunluluğu hissettiklerinden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerine tepki gösterdiler.
Zaten yaşananlar ortada, bunları tekrarlamaya gerek yok. Benim yazacaklarım algı/ bilgi kirliliğiyle ortaya konan manipülasyonlar.
Soysal medyada en fazla söylenen söz ve en çok yapılan hata; “Akıncı; halkın yüzde 60’ının desteğini almış bir cumhurbaşkanıdır.”
Dün El-Cezire’den arayan arkadaşlarıma söyledim, yine söylüyorum; Akıncı yüzde 60.5 oy almıştır ama halkın yüzde 60’ının oyu değildir bu.
Sandığa gidenlerin yüzde 60’ının oyudur.
KKTC’de toplam seçmen sayısı 176,916’dır ve Akıncı 67,037 oy almıştır. Bu oy da seçmen sayısının yüzde 38’ine tekabül eder. Yani, katılımın yüzde 64 olduğu bir seçimde Akıncı’nın aldığı oy 60.5’e karşılık gelmektedir.
Ki zaten KKTC’de sola çatlasanız yüzde 40’ın üzerinde oy çıkmaz. Bu, seçim sonuçlarıyla sabittir.
Durum böyleyken Akıncı’yı desteklemeyenleri azınlık olarak görerek, “çoğunluk böyle istedi” demek olayı manipüle etmekten başka bir şey değildir.
Gelelim sandıktan çıkan sonuca… Halkın yüzde 35’inden fazlasının sandığa gitmediği bir seçimdi bu.
Savaş baltalarının bilendiği, intikam yemeklerinin soğutulduğu…
Hatırlatalım; Ulusal Birlik Partisi (UBP) kurultayında parti İrsen Küçük ve Eroğlu taraftarları olarak ikiye bölünmüştü. İkinci tura giden, hatta mahkemelik olunan kurultayda İrsen Küçük, ufak bir farkla başkanlığa getirildi ancak başkanlık keyfini süremedi. Amerika’ya gittiğinde hükümetin düşürülmesi için gensoru verildiğini öğrendi, apar topar geri dönerek erken seçim kararı aldı.
Seçimde hiç ummadığı bir hezimet yaşayan Küçük, başbakan ve parti başkanı olarak girdiği seçimde sandığa gömüldü.
Bir önceki seçimde 26 milletvekiliyle, oyların yüzde 44’ünü alarak tek başına iktidar olan ve zaman içinde transferlerle 30 vekile çıkan UBP de ancak14 vekil çıkarabildi 2013 seçiminde.
KKTC’deki son cumhurbaşkanlığı seçimleri işte bu seçimin rövanşıydı.
Zaten UBP’li birçok vekil parti ortak kararına karşı çıkarak Derviş Eroğlu’na destek vermeyeceğini açıklamıştı. Onun yanı sıra Türkiyeli vatandaşların da Eroğlu’na oy vermeme kararı alması Akıncı’ya yaradı. Fikren çok uzakta oldukları Akıncı’ya oy vermeye eli varmayanlar sandığa gitmeyerek dolaylı da olsa bu galibiyete katkıda bulundu.
Yani görüldüğü gibi Kıbrıs Türkü öyle değişime uğramış filan değil.
Sağın oyu belli, solun oyu belli…
Akıncı, intikam tugayının ve yıllardır dışarıda yaşaması nedeniyle siyasi polemiklerden uzak olmasının kaymağını yiyor bugün.
Tüm söylediklerimizden Akıncı’nın aldığı oyları küçümsüyoruz anlamı çıkmasın ancak Eroğlu kendisi aday olmayıp, Kudret Özersay’ı aday gösterseydi, Özersay’ın tüm rakiplerini silip süpüreceği çok açıktı.
Nitekim partisiz, kampanyasız sessiz sedasız ve Eroğlu gibi bir rakibe rağmen yüzde 22’ye yakın oy aldı Özersay.
Sözün özü, Kıbrıs Türkü’nün yüzde 60’ı Mustafa Akıncı gibi düşünmüyor. Umarız Akıncı bunun bilincinde hareket ederek, birilerini memnun etmek adına tahrikkar açıklamalar yapmak yerine, seçim günü yaptığı konuşmada ağzından çıkan “tüm kesimlerin cumhurbaşkanı olacağım” cümlesinin arkasında durur.