Solcu Müslüman?

1 MAYIS gösterilerine “antikapitalist Müslüman gençler” damga vurmuştu. Hemen şunu belirteyim: “antikapitalist Müslüman gençler”i ben de sempatiyle karşıladım. Fikirlerini benimsediğimden değil. Dine mesafeli sol grupların mitingine İslami bir renk, sola mesafeli İslami kesimlere de ‘sol’ bir renk kattıkları için...

Aradaki duvarda ufak da olsa bir gedik açtılar, sol gruplar bu gençleri alkışlarla karşıladı.

Bazı İslamcı yazarlar ise bir tartışma başlattı: Dindar bir Müslüman “antikapitalist” olabilir, hatta olmalı, ama “solcu” olabilir mi?! “Liberal” olabilir mi?!

Benim bu sorulara cevabım “evet”tir.

Antikapitalist İslam anlayışının fikriyatını bizde siyasi sahada İhsan Eliaçık ve Mehmet Bekaroğlu yapıyor. HAS Parti’nin böyle bir çizgide olduğu bilinmektedir.

Hadis uzmanı ilahiyatçı Prof. Hayri Kırbaşoğlu’nun “Âhir Zaman İlmihali” adlı değerli eseri de bu gözle yazılmıştır; içinde itikat ve ibadet konularından başka Amerikan emperyalizminin eleştirisi de vardır.

Sol İslam anlayışının çağımızdaki en önemli teorisyeni Mısırlı Hasan Hanefi’dir; solculuğu hayli belirgindir.

Müslüman terimini sadece kültürel bir kimlik değil, bir iman olarak aldığımızda bile dindar bir Müslüman’ın iktisadi ve siyasi görüşleriyle sağcı, solcu, liberal olması elbette mümkündür.

Bu kavramlar kullanılmasa bile İslam tarihinde de benzer bir çeşitlilik vardır. Toplumsal tarihçi Halil İnalcık ve fıkıh tarihçisi Abraham Udovitch, devletin fiyat kontrolü yapmasına karşı çıkan İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin iktisadi görüşlerinin “liberal” olduğunu belirtirler. Buna karşılık devletin fiyatlara müdahalesini “maslahat-ı amme” (kamu yararı) için gerekli gören müçtehitler de vardır, İmam Ebu Yusuf gibi.

Batı’da da sağ, sol, liberal, sosyalist gibi kavramlar, sanayi toplumunun ortaya çıkardığı imkân ve sorunlara karşı vaziyet alışların ve hürriyet konusundaki tavırların ifadesidir. Çağımızda İslam toplumlarında da sanayileşme ve sosyal tabakalaşma geliştikçe elbette dindar Müslümanların da farklı tavırları olacak, sağ, sol, liberal eğilimli siyasi ve ekonomik görüşler oluşacaktır.

Türkiye artık bürokrasinin hükmettiği yoksul köylü ve yoksul esnaf toplumu değildir. AKP’nin hızlandırdığı piyasa ekonomisi ülkeyi kalkındırırken girişimci (kapitalist) sınıflar da geliştiriyor. Bunun tepkileri de oluyor tabii: İşte, “antikapitalist Müslümanlar” Anadolu kaplanlarını “abdestli kapitalistler” diye eleştiriyor!

Ekonomik kalkınmanın benzer aşamasında Batı’da da “Hıristiyan sosyalizmi” denilen akımlar ortaya çıkmıştı.

Fakat ekonomik kalkınma bir aşamadan sonra sınıf çelişkilerini yumuşatıyor, orta sınıf toplumu oluşuyor. Sol sosyal demokrasiye dönüşüyor.

Türkiye’de de gelir dağılımı gittikçe düzelecektir. Bugün bile Türkiye’de emekçiler “proleter” değildir. Sosyalist solun ve emekleme halindeki İslami solun sesleneceği taban yarın bugünkünden de dar olacak, solda özgürlükçü bir sosyal demokrasi öne çıkacaktır.

Zaten Marksist sosyalistler de, “antikapitalist Müslümanlar” da önemsenmesi gereken eleştiriler yapıyorlar ama piyasa ekonomisine alternatif bir sistem ortaya koyamıyorlar.

(Hürriyet gazetesinden alınmıştır)