SOL yanım başıma hep dert açtı gülüm.
Daha tıfıl çağda iş istediğim ilk müdür, beni süzüp “Sol yanın var mı” diye sormuştu.
Hazır ol duruşumu bozmadan yanıtlamıştım:
“Yok sol yanım...”
Oysa...
Oysa, yüreğim soldaydı.
O yüreğimdeki sevdalar yüzünden, daha ortaokula başladığım sene komşu kızını görmek için çıkmıştım teyzemin avlusundaki incir ağacına.
Ve yavru kediler gibi inememiştim en tepedeki daldan. Teyzem Sıdıka, bütün mahalleyi toplamıştı avluya da beni itfaiye merdiveniyle indirmişlerdi, sol yanım yüzünden.
O sol yanım yüzünden tek ayak üzerine ne çok durmuştum kara tahtanın önünde.
Ne çok kaçmıştık atlı devriyelerin önünden.
Ve sol yanımdaki sevdalar yüzünden ne çok ağlamıştı gözlerim, ne çok ağrımıştı başım.
Bilemezsin, ne çok yanmıştı canım.
Başıma hep dert açtı sol yanım.
(.......)
Bu sefer Gazi Üniversitesi Hastanesi’nin 13’üncü katındaki odada, Prof. Dr. Berati Hasan Reisoğlu ile Doç. Dr. Gökhan Gürelik iyice bakıp alarm veren yanımı açıklamışlardı:
“Sol gözün...”
Ve sol gözüme ağlama yasağı konuldu gülüm.
*
Aynı gündü; sol gözüm yüzünden artık okuyamadığım, sadece alıp kokladığım gazetelerde haber vardı; bu sefer sol elle yemek yemeyi “imansızlık” saymıştı müftü.
Aklıma o an Orhan Veli düştü:
“Sarhoş oldum da
Seni hatırladım yine
Sol elim
Acemi elim
Zavallı elim.”
*
Ne yapacaksın bir tanem?
Çok çektim sol yanımdan.
Bu sefer su koyuvermişti sol gözüm.
Olsun...
Ben tek gözle ağlamayı da öğrendim gülüm.
(6 Mart 2007)
———————-
Yazarın notu: Bu sefer sağ gözüm su koyuverdi sevgili okurlar, bana iki gün izin...
(Cumhuriyet gazetesinden alınmıştır)