Şiddetle, pornoyla savaşan duyarlı medya
Öncelikle çok teşekkür ederiz, bilmiyorduk şiddet ne demek… Sağolsunlar sayelerinde öğrendik. Sayın Altaylı olmasaydı nasıl anlardık şiddetin ne menem bir şey olduğunu… pardon kadına şiddetin! Kadına şiddetle erkeğe şiddet, çocuğa şiddet, hayvana şiddet farklı şeyler ya… Sırtında koca bir bıçakla yatmak sadece kadına şiddetin parçası çünkü… Boşuna okumuşuz gazeteciliği, etik değerleri boşuna taşımışız yüreğimizde her kalemi elimize alışımızda… Kısmet bugüneymiş mesleğin inceliklerini öğrenmede… Bu kadar basitmiş bu iş, en hayasız, en ar’sız fotoğrafı bas gitsin… Kimse kim oradaki… Anneniz bile olsa farketmezmiş… Bu nokta sözün bittiği yer zaten.
Yarın tüm Türkiye’nin büyük meydanlarında kalabalıklar yürüyecekmiş. Bu fotoğrafı gören şiddet sever erkeklerimiz utançlarından yerin dibine girmişler… “Kendimizden nefret ettik, birbirimize tükürme yürüyüşü yapacağız, özür dileyeceğiz tüm kadınlarımızdan” diye beyanlar verdiler. Beklenen de buydu zaten. Kanunlara gelince… Altaylı gibi birisi de şiddete ortak olabiliyorsa kanun ne yapsın… O da geride kalanların sırtına bir bıçak sapladı. Acımasızca…
Bilmiyor mu işin mahkemelere taşınacağını, cezalar uygulanabileceğini… biliyor… Tıpkı kadını öldürünce ceza alacağını bilen katiller gibi. Onlar da biliyorlar. Toplayacakları nefreti de bedduaları da cezaları da biliyorlar… Ama o kadar haklılar ki kendilerince… duramıyorlar... Sorun da bu zaten; “kendince haklı olmak!”
Kendine bu kadar düşkün olunca insan ötekiler yok olup gidiyor dünyadan! Akıl uçuyor… uçarken vicdanı alıp öyle gidiyor bu diyarlardan ve canları… Sonra biz besliyoruz hapislerdekileri vergilerimizle… onlar ‘haklıydık’ diye voltalar atarken…
Gelelim şiddete… Hayvana olunca önemli değildir şiddet mesela. Kimse manşet yapmaz. Erkek de önemli biri değilse yapılmaz. Üçüncü sayfa haberidir şiddet… Gazeteye hareket katar. Çocukları zaten geçtim, yoksa sokaklar yüzü gözü sıyrık içinde çocuk dolu köşe başlarında… Çoğu dövülerek, zorla çalıştırılan, hırsızlık yaptırılan, uyuşturucu sattırılan çocuklar… Aslında kadın olunca da önemli değildir, önemli olan fotoğrafın keskinliğidir.
Rezillik burada başlar… ‘Ülkenin aydınları’ mesleğe burada satar insanlığı. Gençleri köşelerinden bunlar eğitir. Reyting canavarlarının trafik canavarlarından hiç farkı yoktur… Kural tanımaz, cana değer vermez, kırmızıda geçer, içkili araba kullanır, başka arabaları yoldan fırlatır ama emniyet kemerlerini hep bağlarlar.
Kadına değer verseler her gün çıplak kadın fotoğraflarıyla beslerler mi dünyanın en büyük kanayan yarası pornografiyi, kadın ticaretini?! O bikinili, iç çamaşırlı kadınlar neden her gün aynı sütunda dururlar gazecilik adına anlamış olan var mıdır?.. En azından birlikte çalıştıkları kadınlardan utanmazlar mı biraz?.. Yoksa o da duyarlılıklarının bir parçası mı?..
Hayatta kalma savaşı verenlerde sık görülür bu durum. “Yak, yık, öldür, çal, çırp, itfra at, değer yargılarını unut ” mübahtır tutunmak için. İşte bunlardır hep söylediğim ‘hayat ormandır, ayakta kalmak için herşey mübahtır” diyenler… Tutun ki haysiyetinizi kaybettiniz, bu kadın başörtülü bir kadın, hiç mi inancına, yaşam şekline saygınız yok? Benim anladığım o ki bu fotoğraf bir reyting kazanma aracı değil inanca karşı bir inat, bir küfür aynı zamanda (ki bir porno artisti olsa bile basılmazdı böyle fotoğraf, ayrı.)
Ey anne sevgisi tatmamış, ne saygı bilir, ne adalet, ne Hak, ne vicdan tanır insanlar… Siz mi taşıyacaksınız bizi medeni toplumlar düzeyine, siz mi savunacaksınız kadın haklarını, siz mi koruyacaksınız çocukları, gençleri ahlaksız, ilkesiz yayınlardan, siz mi eleştireceksiniz anayasayı?... Siz mi ülkenin adaletinin, özgürlüğünün, inancının belirleyicileri olacaksınız? Sizler mi ahkam keseceksiniz? Yazık bu ülkeye… Ülkemin ‘aydınları’nın gözlerini, nereden geldiği malum ışık, öylesine almış ki, asıl ‘ibretlik’ oku yön değiştirmiş.
Ey Şefika’nın kızları, oğulları! Biliyorum acınız sonsuz ama şunu unutmayın ki bu fotoğrafın arkasında duranlardan birinin kızı, oğlu olarak anılmaktansa o fotoğraftaki kadının çocukları olmak bin kat şerefli. Hiç utanmayın! Bu fotoğraf anıldıkça bütün katiller, bütün ahlaksızlar bir kere daha lanetlenecek.
Ey gazeteciliği ayaklar altına alanlar! Yazıklar olsun kaleminize!... O çocukların beddualarının üstüne kazanılan para ne size yarar ne çocuklarınıza…