GENEL

SETA'dan "Değişen Dünyada Türkiye-AB İlişkileri Paneli"

ANKARA (AA) - Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), başkent Ankara'da "Değişen Dünyada Türkiye-AB İlişkileri Paneli" düzenledi.

SETA'nın Ankara binasında moderatörlüğünü Uludağ Üniversitesinden Ferhat Pirinççi'nin yaptığı panele, Milli İstihbarat Akademisi (MİA) Başkanı Prof. Dr. Talha Köse, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Jean Monnet Kürsü Başkanı Prof. Dr. Özgür Ünal Eriş, Haliç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aylin Ünver Noi panelist olarak katıldı.

MİA Başkanı Köse, buradaki konuşmasında, Avrupa Parlamentosu (AP) seçim sonuçlarının aşırı sağın siyasette kalıcı olacağını gösterdiğini vurgulayarak, "Avrupa içerisinde milliyetçilik, aşırı milliyetçilik ve aşırı sağ daha hakim hale geldi. Küreselci iddiaları ortaya atan yeşiller ve liberaller, hatta bunlar daha çok ABD ile irtibatlandırılıyorlar ABD'nin parçası olarak görülüyorlar, bunlar çok ciddi şekilde kan kaybettiler." dedi.

Avrupa'nın en büyük sorunlarından birisinin siyasi lider çıkartmak olduğunu kaydeden Köse, "Mevcut ortamda Avrupa'nın çıkarabileceği lider profilinde (Fransa'da Ulusal Birlik Partisinin lideri) Marine Le Pen ve (aşırı sağcı İtalya'nın Kardeşleri Partisinin lideri ve Başbakan) Giorgia Meloni ortaya çıkıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Köse, seçimin ardından yeni AP'de de Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin desteklenmeyeceğini söyledi.

İkili ilişkilerde işbirliği seçeneklerinin varlığını sürdürdüğüne dikkati çeken Köse, "Avrupa'nın ihtiyacı olan bazı konular var, mesela ekonomik olarak daha rekabetçi hale gelmek, enerji sorununu çözmek, göç meselesini çözmek, güvenlik konusundaki sorunlarını gidermek ve özellikle de savunma alanında da işbirliği yapmak. Bütün bu konularda Türkiye'nin AB'ye katacağı çok şey var." diye konuştu.

- Avrupa'da aşırı sağa kayış

İstanbul 29 Mayıs Üniversitesinden Eriş de ekonomik kriz, enerji krizi ve göç gibi problemlerin Avrupa seçmenini merkez sağdaki hükümet partileri yerine aşırı sağ partilere kaydırdığını aktardı.

AB'nin İkinci Dünya Savaşı'ndaki "dibe vuruştan" sonra "bir barış projesi" olarak kurulduğunu belirten Eriş, günümüzde ise Avrupa'daki genç seçmenlerde de aşırı sağ partilere bir kayış olduğunun altını çizdi.

Eriş, bu durumun AB'yi etkilediğini vurgulayarak, "AB'nin geleceğinin, İkinci Dünya Savaşı'nın etkisi hafızalardan silindikçe normatif Avrupa'dan, güçler ve çıkarlar Avrupa'sına doğru yöneldiğini görüyorum." şeklinde konuştu.

AP seçimleri sonucunda Türkiye ile AB ilişkilerinde üyelik perspektifinin iyice azalacağını söyleyen Eriş, işlevsel ilişkinin daha fazla önem kazanacağı bir ikili ilişki beklediğini dile getirdi.

Haliç Üniversitesinden Noi de Avrupa solunun 1990'lardan itibaren kan kaybettiğini, sağ ve aşırı sağ grupların güç kazandığını söyledi.

Avrupa'da yeşil dönüşüme karşı yapılan çiftçi protestolarına dikkati çeken Noi, bu kaygıların aşırı sağ partileri güçlendirdiğini kaydetti.

Noi, "Değişen Dünyada AB ve Türkiye: Strateji Belgeleri Üzerinden bir Değerlendirme" başlıklı kitabın sunumunu yaparak, Türkiye-AB ortak dış politika ve güvenlik politikaları uyumunun düşüş halinde olduğunu ifade etti.

Türkiye'nin Avrupa güvenlik mimarisinde önemine ilişkin Noi, "Hem güvenlik strateji belgelerinin dışında bırakmak hem de Türkiye'yi AB üyeliğinin dışında bırakmak AB'yi de istediği jeopolitik güç olma hedefinden uzaklaştıracaktır." dedi.

Noi, AP seçimleri sonucunda Türkiye'nin AB'ye katılımına karşı çıkan siyasi grupların yükselişte olduğuna işaret ederek, "ECR (Avrupa Muhafazakarları ve Reformistleri) ve EPP'de (Avrupa Halk Partisi), AB'nin Hristiyan bir birlik olduğu, kendi değerleri ve kültürü olduğu ve Türkiye'nin bunla uyuşmadığı vurgusunu görüyoruz." ifadelerini kullandı.

Panel soru cevap bölümüyle sona erdi.