Babam Derdi ‘’ Yemek yemek bile çok zor! Lokmayı kopartıyorsun! Ağzına atıyorsun! Çiğniyorsun! Yutuyorsun! ‘’ Ben bunu bile savaşçı gözüyle, asker gözüyle değerlendiriyorum artık! Ekmeği ve suyu kazanmak için savaş! Ekmeği ağzına atmak için savaş! Çiğnemek için dişlerin savaşsın! Yutmak için gırtlağın savaşsın! Öğütmek için miden savaşsın! Posasını atmak ve vitaminlerini, kalorisini organlarına, kanına aktarmak için dolaşım ve tahliye sistemin savaşsın! Şaka yapmıyorum! Her anımız mücadele! Kavga, tartışma falan değil! Sadece savaş! Askerlerin yaptığı savaş ise, topyekun tüm dahili ve harici sistemlerle, imkanlarla, kapasiteyle yapılan savaştır!
Söylemek istediğim savaşın da bir ahlakı, bir onuru, bir namusu vardır! Yok diyenler namussuz, ahlaksız, onursuz savaşçılardır! Satranç oynamak da bir savaştır! Akıl ve zeka savaşıdır! Ama taşları rakip oyuncun telefona bakmak için yerinden kalktığında taşları yerinden oynatırsan bu ahlaksızlıktır, onursuzluktur, namussuzluktur! Anlatmak istediğim budur! Asker yanlış zamanda, yanlış maksatlarla, yanlış hedeflere saldırmamalıdır! Eğer doğru olduğuna inandırıldığı hedeflere saldırmak zorunda bırakılmışsa asker o hedefleri eline geçirdikten sonra 10 yaşındaki kızlara tecavüz ediyorsa, o asker şerefsizdir. Yaş fark etmez aslında! 20, 30, 40, 50, 60 yaşında kadın olsa ne olur! Güçlü olanın tecavüz ettiği ve hayvanların bile onaylamayacağı iğrenç bir eylemdir! İşgal ettiğin yabancı vatanlardaki çiftçilerin tüm buğdaylarına el koyuyorsan bu emeğe, alın terine, hayatta kalmak için gerekli olan birkaç lokmaya tecavüzdür! Psikolojik savaş, kara kampanya, gri propaganda falan diyorlar! Zihinlerimize tecavüzdür! Erkekleri savaşa gitmiş bir kasabada, köyde, savaşa gitmemek için saklanmış veya firar etmiş yada herhangi bir sebeple askere alınmamış hayvanlardan daha ilkel erkeklerin farklı din, mezhep veya milliyet, etnik kimlikleri var diye elli yıllık komşularının ırzlarına geçip, çocuklarını öldürüp, çocuklarının kestikleri kafaları ile, annelerinin, ablalarının veya kız evlatlarının kestikleri memeleri ile futbol topu oynandığını gördü! Kim gördü? Türkiye toprakları ve mirasını aldığı, borçlarını ödediği Osmanlı coğrafyası gördü! Kafkasya’daki Türkler, Orta Doğudaki Müslümanlar gördü! Strateji, müttefik ortaklık, bilmem ne projelerinin büyük bir çoğunluğu ruhlarımızı iğfal eden kurnazlıklardan başka hiçbir şey değildir! En kötüsü ve kafamın en çok bozulduğu savaşı sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen siyasetçiler çıkartır ama savaşan, ölen, öldüren milyonlarca masum asker, çocuk, sivil, yaşlı, bebektir.
Bu yazılarımla savaşın kanunu, savaşın ahlakını, savaşın namusunu yazmak istiyorum. Çünkü madem ki her anımız savaş, madem ki yaşam aslında eşittir savaş demektir, o halde bunun bir kitabı, namusu, ahlakı olmalıdır diye düşünüyorum! Ama Cenevre’de bir çok ülkenin imzaladığı o komik maddelerin aptalca sıralandığı ve hiçbir askerin uymadığı, uygulamadığı ve ismine Uluslararası savaş hukuku denilen insan zekası ile alay edilen o kağıt parçalarından ya da bilgisayar ekranlarını süsleyen o parıltılı hükümleri sakın ola ki ‘’ Zaten insanlar bir araya gelmiş ve bunu yazmışlar!’’ demeyin bana! Böyle diyenlerin zekasını sorgularım!
Savaşları önleyemezsiniz! Bu dünyada bunca peygamber ve Atatürk gibi ‘’ Yurtta Sulh, Cihanda sulh ‘’ diyen sevgi, şefkat, merhamet yüklü, birlik ve beraberlik için kalbi çarpan bir adam savaşları yok edememişse, hiçbir yaratılmış savaşları yok edemez! Ama hiç olmazsa bundan sonraki nesillere savaşın bir hukukunu, ahlakını, onurunu miras bırakabiliriz! Rusya, Çin, Fransa, İspanya, Hollanda, İngiltere, İtalya, Almanya gibi saldırganlıkları ile dünyada rezilce bir sicil oluşturmuş ülkelerin askerleri bu mirası yazamazlar! Herhangi bir ülkenin sivilleri hiç yazamazlar! Bu hukuku, bu mirası, bu ahlak kurallarını, bu vicdan prensiplerini ancak sevgi, şefkat, merhamet, vicdan değerlerini şeytana satmamış olan profesyonel askerler grubu yazabilir! Ben eski bir asker olarak böyle bir grubun dikkatini çekmek için ruhumdan gelen savaş kurallarını sizlerle paylaşacağım! Çünkü medeniyet havarisi, demokrasi aslanı, özgürlük savaşçısı , adalet dağıtıcı sıfatları ile hava basan ve uydurma Rambolar, Rakiler, Süpermenler, Örümcek adamlarla dünyanın gözlerini boyayan güçler yalan ve sahte gerekçelerle zavallı ülkeleri işgal ettiler ve onların dinlerini aşağıladılar ve onların küçük erkek çocuklarına, küçük kız çocuklarına acımadan tecavüz ettiler! Bunları bilen askerlerin ülkelerinin söz sahibi siyasetçileri kendi kızlarına, kendi çocuklarına, kendi karılarına yapıldığı takdirde sahip oldukları tüm füzeleri, nükleer başlıkları, güdümlü mermileri, mayınları, roketleri, bombaları mutlaka kullanırlardı ama bu zulümlere uğrayan kişiler için dişe dokunur bir tepki gösteremediler ve dünya kamuoyuna yayılan binde bir olaylar için ise ‘’ Savaş Psikolojisi’’ demekle yetinip, uydurma mahkemelerde uydurma cezalarla bu işleri kapattılar ve söz konusu askerlerin bu cezalarının infaz edildiği hiç inandırıcı olmadı!
Devam edeceğiz