(Bu yazıyı ve bu yazı serisini iyi saklayın! Dünyanın tüm siyasetçilerine, hükümetlerine, ordularına, subaylarına, neferlerine bugün ,yarın lazım olmasa bile, bir gün lazım olabilir!)
ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, Rusya, Çin, İtalya, İran orduları ,askerleri, subayları güçlü müdür? Günümüz dünyasında güçlü asker, güçlü ordu, güçlü subay var mıdır? Bu konu hakkındaki düşüncelerimi, fikirlerimi paylaşacağım. Günümüz dünyasında çok güçlü ordu yoktur. Ama en güçlü ordu Türk Ordusudur. Bunun gerekçelerini sıraladığımda siz okurlarım bana tam olarak hak vermiyor olsanız bile, en azından haklı olabileceğim konusunda bana büyük şans tanıyacaksınız. Süper silahları olan emperyalist ordular böylesine dehşet füzelerine, kimyasal ve nükleer silahlarına, teknolojik güçlerine, uydu desteklerine, lojistik zenginliklerine; ışık ve ses hızına yaklaşan süratli hava araçlarına ve hava silahlarına rağmen, bana göre gerçekten çok zayıf ordulardır. Güçlü olmak ne demektir? Güçlü olmak öncelikle haklı olmaktır, doğru olmaktır, dürüst davranmaktır. Daha sonra da kendi kendine yetebilmektir. Bu olmazsa olmaz şartlar dünyanın tüm bireyleri, grupları, milletleri, devletleri için geçerlidir. Dünyanın tüm orduları için geçerlidir. Bu olmazsa olmaz şartların çimentosu da birlik ve beraberlik ruhudur. Güçlü orduların, asil subayların askerleri geçerli mazeretleri, ahlaki dayanakları olmadan başka milletlerin topraklarına havadan, karadan, denizden bomba, füze yağmurları yağdırmazlar ve onların vatanlarını işgal etmezler. Doğru, haklı askerler güçlü askerlerdir ve geçerli sebeplerle işgal etmek zorunda kaldıkları yabancı milletlerin kızlarına, kadınlarına, çocuk yaştaki erkeklerine,10 yaşındaki kız çocuklarına tecavüz etmezler. Ama süper devletler bunu bile bilimsel, teknik, stratejik dayanaklara bağlamak istememektedirler ve ‘’ Psikolojik harp! Burun sürtmek! Kırılma noktası oluşturmak! Ruhen çökertmek! Manevi üstünlük elde etmek! Savaş Psikolojisi! Şiddet Sendromu ’’ gibi uydurma isimlerle kendilerini aklamaya çalışmaktadırlar! Irak, Suriye, Libya, Afganistan bunları yaşadı! Güçlü komutanların subayları kardeş, erleri evlat gibidirler ve asil babanın evlatları yabancı topraklardaki kadınlara, kızlara asla tecavüz etmezler! Onların dini, manevi duyguları ile asla alay etmezler! Onların imanlarını, inançlarını asla aşağılamazlar! Guantanamo kampında neler yaşandığını tarih gelecekte mutlaka dünyaya anlatacaktır ve bu ülkenin ordularının ne kadar güçsüz, subaylarının ne kadar korkak olduğunu gözler önüne serecektir. Görevli ve misafir bulundukları ülkelerde aynı odada kalan iki derin ajanın ‘’ sen sağcılara oyna, ben de solculara oynayayım, sen onlara silah ver, ben de benimkilere vereyim, bakalım kiminkiler kazanacak! Ben 100 dolar koyuyorum’’ seviyesine indirdikleri iğrenç hamleleri ile, modern Yarbay Thomas Edward Lawrence şahsiyetleri ile, George Soros kimlikleri ile, dünyanın tüm ülkelerini karıştırmaktadırlar. Ne bu kötü karakterlerin ülkeleri güçlü ordulara sahiptir, ne de bu kötü karakterlerin kötülük yaptıkları ülkeler güçlü ordulara sahiptir! Hiç birisi güçlü subaylara, güçlü komutanlara sahip değildirler!
Aslında güçlü ordulara, asil subaylara, mert askerlere sahip bir komutanı bütün dünya tanımaktadır! Aramızda olmasa da bu efsane komutan bütün dünya askerleri tarafından hala hürmetle ve kıskançlıkla hatırlanmaktadır. Evet! Tabi ki Mustafa Kemal Atatürk’ü hatırlıyoruz! İşgal kuvvetlerini denize döktükten sonra üzerinde yürümesi için ayaklarının altına serilen işgal devletinin bayrağına hiç basmadan onu yerden kaldırtan ve itina ile katlayıp bir kenara koyan adam ‘’ O bayrak sadece bu askerlere ait değildir! Bu askerlerin milletine aittir. O milletin içinde günahsız kızlar, çocuklar, kadınlar, ihtiyarlar, gençler de yaşamaktadır. Bu bayrak onların da sembolüdür’’ duygularını, imasını silah arkadaşlarına ifade etmiştir. Türk Kuvayı Milliye Ordusu dünyanın en güçlü ordusudur. Tüm dünyaya meydan okuyan bir ordudur! Başındaki adamın ‘ ‘Ya İstiklal Ya Ölüm! ‘’ parolasını tüm ruhu ile onaylayan ve bu onayla bombaların üstüne atlayan, mermi yağmurlarının altına koşan, Azrail’e kucak açan neferlerden, zabitlerden omuz omuza meydana gelen bir ordudur. 15 yaşındaki,17 yaşındaki Mülkiye, Tıbbiye, Rüştiye, Lise öğrencilerinin okuldan topluca veya gruplar halinde firar ederek bu subayların , bu neferlerin ve başlarındaki Mustafa Kemal’in peşine takılan ve geri dönmeyen küçük neferlerin ordusudur bu! İşte dünyanın görüp göreceği en güçlü ordudur bu! Orduya güç veren teknoloji, siyasi hırslar, uyduların yönlendirdiği izli ve takipçi füzeler, elektronik harp sistemleri ,subayların başına çuval geçirip aşağılama hareketleri, pardon yanlışlık oldu deyip tatbikatta müttefik ülkelerin muhriplerine güdümlü mermi fırlatarak o gemiyi yakmak, zabitlerini öldürerek gözdağı vermek, denizaltılardan harp uçaklarına güdümlü mermi atmak değildir. Güçlü ordu olduğunu sananlar, Birinci Dünya Savaşında esir aldıkları neferlerin ellerini yıkadıkları, abdest aldıkları sulara zehir koyarak onların kör olmalarına bilinçli olarak sebep oldular. Gerekçeleri bu askerlerin nişan alma yeteneklerini yok etmekti! Güçlü ordunun komutanları, subayları, ast subayları, erleri ahlak, vicdan sahibidirler! Cesurdurlar! Esirlerden korkmazlar! Vatanları, milletleri için savaşırlar! Başkalarının inançlarını, vatanlarını, dinlerini, mezheplerini, milliyetlerini, ruhlarını hedef alıp savaşmazlar! Güçlü ordular adalet inancı olan subaylardan ve askerlerinden oluşmuş bir kuvvettir ve böyle orduların ülkelerinde devlet, hükümet adildir.
Adil insanların ülkesine terör saldırıları yapılamaz!( Adil olmayan insanlar terörü hak ediyor demiyorum! Bunu hiç kimse de demesin!) Ama adil olmamak, adil davranmamak, vicdanlı davranmamak teröre davetiye çıkartmaktır! Teröriste çağrı yapmaktır! İşte bunu diyorum! Elbette Fransa bu terör saldırısını asla hak etmedi. Hiçbir ülkenin, dinin, mezhebin, milletin, milliyetin insanları böyle sinsi katillerin pençesinde ölmeyi hak etmiyor. Ama Orta Doğuda, Türkiye’de, Kafkasya’da, Uzak Asya’da, Afrika’da böyle sinsi katillere Avrupa Birliği ülkeleri, Amerika ,Rusya, Çin mayın, kurşun hediye etti. Onları finans etti, siyasi kulislerde onlara arka çıktı. Bizim binlerce evladımız öldüğünde hiçbir yabancı devletin hükümet yetkilisi bizimle Ankara’da, İstanbul’da kol kola gelerek teröre lanet yürüyüşleri yapmadılar ve hala da bu teröristlere desteklerine devam etmektedirler ve onların terör grubu listelerinde yer almamaktadır ve hatta onlar adeta siyasi grup silahlı kuvvetleri gibi kafamıza dank ettirilmeye çalışılmaktadır.
İsim veriyorum! ABD VE AB ülkeleri ve Rusya ,İsrail, Çin, İngiltere yıllardır, İkinci Dünya Savaşı bittiğinden beri kendi ülkeleri dışındaki bir çok terör eylemlerini ,terörist faaliyetleri ,terör gruplarını desteklemektedirler ve bunun en büyük acısını Türkiye yaşamıştır, yaşamaktadır!
Devam edeceğiz