GENEL

Sanatçı Zeynep Öykü, tarihi arp müziklerini ve enstrümanlarını bugüne taşımayı hedefliyor

- Öykü: - "1400'li yılların arpıyla 1400'li yıllardaki müziği çalmak istiyorum. Gerçekten o dönemin sesini bugüne taşımak, sadece müziklerini, notalarını değil, orijinal notasından okumak istiyorum" - "Asya arpları ve çeng ile Osmanlı müziğini de içine koyduğum bir proje yapmak istiyorum. Avrupa, Asya ve Osmanlı müziklerinin hepsini harmanladığımız bir proje"

BİLECİK (AA) - AİŞE HÜMEYRA AKGÜN - Türkiye'de ilk kez yerli arp üreten 33 yaşındaki arp sanatçısı Zeynep Öykü, tarihteki arp müziklerini ve farklı arp enstrümanlarını bugüne aktarmaya çalışıyor.

Müzik eğitimine çok küçük yaşlarda başlayan Öykü, Ceren Necipoğlu ve Şirin Pancaroğlu'nun yanı sıra barok arp hocası Andrew Lawrence King, Marie Pierre Langlamet, Ernestine Stoop, Erika Wardenburg, Saskia Kingma, Rosetty de Ruiter ve Isabelle Perrin'den özel dersler aldı.

Halen Orta Çağ ve Rönesans dönemi notasyon okuma dersleri alan Öykü, Bilecik Gölpazarı'nda kurdukları atölyede arp eğitimi veriyor ve "Anatolian Harps" markası altında, eşi Ali Öztürk ile arp üretiyor.

Atölyede, tarihteki özel arpların replikalarını da hazırlayan çift, aynı zamanda özel tasarım arp yaparak yurt dışında Türkiye'yi arp üreten bir ülke olarak tanıtmayı hedefliyor.

- "Benim arpımı da yıllarca süren krediyle aldık"

Sanatçı Zeynep Öykü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, arpa olan sevgisi konusunda ailesinin ilk başlarda kendisini ciddiye almadığını belirterek, daha sonraları ise büyük destek verdiğini söyledi.

Kendi öğrencilerinde de ailelerin desteği konusunda sıkıntılar yaşadığına işaret eden Öykü, "İlk başta 'Çok pahalı bir enstrüman. Bunu niye istiyorsun?' denebiliyor. Ama öğrenci kendini gösterdiği zaman aileler her türlü imkanı zorluyor. Benim arpımı da yıllarca süren krediyle aldık." dedi.

Genç sanatçı, geçmişe göre bugün arp eğitiminin çok daha kolay olduğunu ve çevrim içi de dersler alınabildiğini belirterek,"Bu şekilde ulaşılması çok zor olan hocalara ulaşabiliyoruz. Bana da ulaşılabiliyor. Sadece İstanbul'da değil Kayseri'de, Van'da, Elazığ'da, ABD'de ve İngiltere'de de öğrencilerim var." ifadelerini kullandı.

Gölpazarı'ndaki 3-4 öğrenciye, uzun dönem arp eğitimi vererek, hoca olarak yetiştirmek istediğini kaydeden Öykü, şu bilgileri verdi:

"Sekiz yıldır yetiştirdiğim bir öğrencim var. Onu öne çıkardığım bir kurs projesi yaptık. Eğitimin çoğunluğunu o verecek ve ben de onu kontrol edeceğim. Bu İstanbul'da yapacağım bir proje. Umarım buradan çıkan kişiler de hoca olur. Eğer sıkı çalışırsa bir öğrenci başlangıç seviyesinden 4-5 sene içinde hoca olabilir. Böylelikle arp çalanlarının sayısının katlanarak artacağını hayal ediyorum."

- "Avrupa, Asya ve Osmanlı müziklerinin hepsini harmanladığımız bir proje"

Öykü, sürekli yeni projeler ürettiğini, son olarak Doğu'dan Batı'ya zamanda ve mekanda arpla uzun bir konser projesi yapmaya hazırlandığını vurgulayarak, "Bu yeni proje için çok heyecanlıyım. Asya arpları ve çeng ile Osmanlı müziğini de içine koyduğum bir proje yapmak istiyorum. Avrupa, Asya ve Osmanlı müziklerinin hepsini harmanladığımız bir proje. Çalışmalara başladık. Birden fazla enstrümanı içerdiği için hazırlığı biraz daha sürecektir. Proje için Çin, Japon arpı ve çeng üretmemiz lazım. Avrupa arplarının tarihte çalındığı dönemdeki müziklerle bu topraklara gelişi, buradan Avrupa'ya devam ettiğimiz hem zamanda hem mekanda olacak bir proje." diye konuştu.

Barok arpla çalışmalara devam ettiğinin de altını çizen genç sanatçı, şunları aktardı:

"Rönesans eserlerini çalmıştım. Şimdi biraz daha geriye gidiyorum. Tarihte 'ars subtilior' dönemi var ve benim çok ilgimi çekiyor. Ars subtilior, en hafif, en ince sanat anlamına geliyor ve müzikleri çok çalınmayan bir dönemdir. Çok çalınmamasının nedeni de gerçekten müziğin incelikleri. Son haddine kadar araştırılmış ve belki biraz da abartılmış. Nota yazımı o kadar karışık ki. O dönemde çok ince ritmik arayışlara girilmiş ve bu ince müziği yazmak için dönemin nota yazım tekniği yeterli olmadığı için, farklı nota yazım teknikleri geliştirmişler. Onu anlamak, okumak çok zor. Okumak çok zor olduğu için de çalımı az. Pek kimse o çalışmaya girmek istemiyor. Ben de bir yandan hem Orta Çağ hem de Rönesans notasyon okuma dersleri alıyorum. Aslında sürekli ders alıyorum. Zaten hayatımın belli bir kısmı yeni bir şey aklıma gelince eğitimini almakla geçiyor."

- "Arpın arkeolojisini yapıyorum"

Zeynep Öykü, arpa dair her şeyi bilmek istediğini vurgulayarak, "Aslında her yaptığım şeyi en son ayrıntısına kadar bilmek istiyorum ve bu beni çok mutlu ediyor. Benim en büyük eğlencem bu. Arpın arkeolojisini yapıyorum. Her dönemin arpını çalmaya çalışıyorum. 1400'li yılların arpıyla 1400'li yıllardaki müziği çalmak istiyorum. Gerçekten o dönemin sesini bugüne taşımak, sadece müziklerini, notalarını değil, orijinal notasından okumak istiyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Arpa ilginin son dönemde daha fazla artığına işaret eden Öykü, "Arp ruhu dinlendiren, insanı sakinleştiren bir ses. Mistik bir yanı da var. Yurt dışında düğünlerde, cenazelerde çok fazla arp çalınıyor. Şifa olarak hastalara arp çalınıyor. Arp tarihte de özel bir enstrüman. Davud Peygamber'in arp çaldığı söylendiği için arp biraz daha kutsal görülüyor. İrlanda'nın da geleneksel enstrümanı." dedi.

- "Bir ozan gibi bu sanatı icra etmek istiyorum"

Orta Çağ döneminden tasarladığı özel kostümlerle konserler veren Öykü, konsere gelen dinleyicilerin zamanda yolculuk yapmasını istediğini söyleyerek, şöyle devam etti:

"Zaten tarihi müzikler yapıyorum. Gelecek projede de doğudan batıya hem mekanda hem zamanda bir yolculuk olacak. 'Oturup, çalıyor ve gidiyorum' biçiminde bir konser yapmayı hiçbir zaman istemedim. Bunun seyirciyi içine çekmediğini düşünüyorum. Hikayeleriyle birlikte bir ozan gibi bu sanatı icra etmek istiyorum. Arp zaten bir ozan çalgısı. Avrupa'da tarihte ozanların çaldığı bir çalgı olmuş. Antik Yunan'da da tiyatrolara, öykülere, şiirlere eşlik eden bir enstrüman. Bu yüzden konserlerimde her zaman öyküler anlatıyorum. Tabii bunu tarihi, kuru bir bilgi olarak değil de yaşayan bir bilgi vererek anlatmaktan hoşlanıyorum.

Bu yaz 1300'lerden orijinal bir arp müzik kitabını görme fırsatı buldum. Onu görebilmiş olmak beni o kadar duygulandırdı ki, özenle birisi onu yazmış, bir yerde yanlış yazmış ama kağıt çok pahalı olduğu için yırtmamış karalamamış. Böyle bir eseri görmek çok ilginç bir şey. Belki benim de bugün yaptığım şeylere 1300 yıl sonra birisi gelip, bakacak. Koca bir müzik tarihi içinde, kendimi küçük bir damla olarak hissediyorum. Dinleyicilere de bu duyguları yaşatmak istiyorum. Umarım öldüğüm ana kadar arp çalabilirim, tek amacım bu. Öğrenmeye, gelişmeye devam edeceğim."

- "Tasarımlarımız bizi yurt dışında uzun vadede bir yere koyacaktır"

Gölpazarı'ndaki arp atölyelerini büyüterek, seri üretim yapmak istediklerini kaydeden Öykü, "Eşim Ali Öztürk'le ikimiz arp yapmaya başladık ve artık enstrümanı üreten kişileri de yetiştiriyoruz. Bu da gittikçe büyüyecektir. Arp tamiri ve bakımı yapabilen kişiler olacaktır. Bu çok özel bir şey. Bizim yurt dışındaki gibi (arp üretimi konusunda) uzun bekleme sürelerimiz yok. Ali biraz daha hızlı bir üretim yapabiliyor. Mühendis kafasıyla tasarımları hazırladığı için daha hızlı bir üretime ulaşılıyor. 2 yıl değil de 2 ayda arp yapabiliyoruz. Bu sayede de yurt dışında daha çok tanınacağımızı düşünüyorum. 3 senedir arp yapıyoruz ama tanıtımları yeni yapıyoruz. Modellerin oturması yeni yeni tamamlandı." şeklinde konuştu.

Zeynep Öykü, yurt dışında verdiği konserlerde yaptıkları özel tasarım arpın çok beğenildiğinin altını çizerek, "Bu yaptığımız tasarımlar bizi yurt dışında uzun vadede bir yere koyacaktır." dedi.