Musa Kart’ın karikatürüydü:
Birinci karede bir Arap kralı, İstanbul’un Sevda Tepesi’ne oturmuş, altında “Sana sevdanın yolları” yazılı...
İkinci karede; bir uçak yanarak düşüyor, altında şarkının kalanı:
“Bana kurşunlar...”
*
Karikatüre bakarken insanın gülümsemesi gerekirken, burnunu mu çeker?..
Kör bıçak gibi...
*
Şu silahlar, bombalar, mayınlar, uçaklar...
Silahın ucunda, arkasında, içinde genç insanlar ölürken... Dünyanın bir yerinde kel kafalı, göbekli silah üreten adamlar purolarını tüttürerek para kazanıyorsa... Ya da onların piyonlarına yeryüzünün cennetleri düşüyorsa...
Ve tüm insanlık buna tepkisiz...
Umursamazsa...
Hatta hayvani çığlıklarla alkışlıyorsa...
Batsın sizin insanlığınız...
*
Şu son uçak diyelim...
Lazkiye’de üç Rus gemisinin (Amiral Çabanerko, Smetliviy, Yaroslav Mudri) olduğunu dünya biliyor...
Özellikle birinci gemi dünyanın en gelişmiş radar sistemlerinden birisine sahip...
Suriye’ye içerleyen başta ABD olmak üzere, Batılı ortakları, hem Anadolu’ya kurdukları radar sistemini, hem karşı algılamayı test etmek istiyorlar bugünlerde...
Bir Türk uçağı ise, silahsız, tek başına, sadece görüntü donanımlı, oralarda dolanıyor eşzamanlı, işe bakın...
Önemli uzmanlar, Türk uçağının alçaktan ve hızla oralarda dolanarak bir tür “deney” malzemesi olduğunu öne sürüyorlar...
*
Ya da başka bir nedenle olsun hadi...
Ne fark eder?..
*
Sonuçta iki genci bir uçağa koyup, canlı balık yemi yaptılar...
*
Sakın “demokrasi, özgürlük” falan demesinler...
İşte; insan haklarından en yoksun, en gelişmemiş, demokrasi yüzü görmemiş, dünyanın en ilkel yönetiminin kralıdır ortakları...
Ona sevda tepesi...
*
Televizyonlar ise pilotlarımızın henüz bedenlerinin bulunamadığı haberlerini veriyorlar her saat başı...
Eğer olabilirse bir mezarları...
Bir demet çiçek bırakacak sadece anne, baba, bir sevgili, bir dul kadın, çocuklar...
Tıpkı öbür binlercesi gibi...
Bu düştü paylarına...
(Cumhuriyet gazetesinden alınmıştır)