GENEL

Sakarya Üniversitesinde düzenlenen sempozyumda "Göç ve Medya" paneli gerçekleştirildi

SAKARYA (AA) - Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İletişim Fakültesince TÜBİTAK ve Adapazarı Belediye işbirliğiyle bu yıl dördüncüsü düzenlenen "Uluslararası İletişim Bilimleri Sempozyumu"nda, "Göç ve Medya" paneli gerçekleştirildi.

"İletişim Bilimleri Bağlamında Göç ve Göç Politikaları" temasıyla SAÜ Turgut Özal Kültür ve Kongre Merkezi'ndeki sempozyumda Marka Konseyi Üyesi olan iletişim ve marka danışmanı Harun Emre Karadağ'ın moderatörlüğünde düzenlenen panele, TRT Haber Kanalı Haber Koordinatörü Ahmet Görmez, gazeteciler Kemal Öztürk ve Alpaslan Düven konuşmacı olarak katıldı.

Konuşmasına savaş nedeniyle ülkelerinden göç eden insanların yaşadıkları zorluklardan bahsederek başlayan Görmez, "Savaştakilerin bir kısmı artık babam, annem, daha da kötüsü çocuğum yok.' diyor ama önemli kısmı 'Artık vatanım yok.' diyor. Vatan kavramı çok önemli. Günün sonunda mutlaka sahip çıkmamız gereken şeyin bayrak olduğunu unutmayalım; ideolojiniz, siyasi görüşünüz, dünyaya bakışınız ne olursa olsun." diye konuştu.

Libya'da, Suriye'de, Afganistan'da, Irak'ta yaşananlara değinen Görmez, "Bu filmi defalarca izledim ve hiçbirinde film mutlu sonla bitmedi. İşte bütün bunlar olduğu zaman da doğal olarak bir göç olgusu oluyor." dedi.

Gazeteci Kemal Öztürk de kullanılan ve fakültelerde öğretilen iletişim kuramlarının tarih olduğunu düşündüğünü söyledi.

Kitle iletişim araçları diye kullanılan kavramların değiştirilmesi gerektiğini dile getiren Öztürk, sosyal medyanın kitle iletişim aracı haline geldiğini kaydetti.

Öztürk, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının birçok projesinin olduğunu, Dezenformasyonla Mücadele Merkezinin doğru olmayan haberleri yalanladığını anlatarak, şöyle devam etti:

"Oxford'da yapılan bir araştırmada, enteresan bir şekilde yalan haberin doğru haberden yayılma hızı 10 kat daha fazla. Bu nedenle bir yalan haberi gördüğünüzde yani 'Afganistanlı 100 göçmen oradan girdi, böyle yaptı.' diye haber çıktığında siz acaba 'Öyle midir diye Göç İdaresine, İçişleri Bakanlığına, Van Valiliğine sorana kadar dünyaya yayılıyor. Yeni iletişim mekanizmaları kurmamız, yeni metotlar üretmemiz gerekiyor ve hızlanmamız gerekiyor. Eski bürokratik yöntemlerle bununla baş etmek mümkün değil. Türkiye'de bir göç ve göçmen sorunu var doğru fakat algılandığı kadar mı, bana göre değil."

Gazeteci Alpaslan Düven de İngiltere'nin bu yıl 30 bin düzensiz göçmeni ülkeye aldığını söyledi.

İngiltere'de son zamanlarda medya dilinin göçmenlere yönelik değişim göstermeye başladığını dile getiren Düven, "Eskiden gösterilen hassasiyet artık günümüzde yok hatta yeni siyasi partilerin oluşumları da göç politikaları üzerine, göçmenlerin beraberinde getirmiş oldukları sorunlar üzerine ya da onların katkıları üzerine. Fakat genelde ters anlamda, yani medyada onları biraz daha antipatik kılacak şekilde ifade ediliyor." diye konuştu.

Düven, bir kişinin suç işlediği zaman o şahsın milliyetinden söz edildiğine işaret ederek, "İşte Suriyeli, Afganistanlı, Türkiyeli böyle yaptı. Özellikle altını çizerek, vurgulayarak bunu yaptıkları zaman da tabii İngiltere gibi sözde demokrasinin beşiği olan bir ülkede göçmenlere karşı antipati oluşmaya başlıyor çünkü medyanın kullandığı dil değişince, vurgular farklılaşınca, kimlik daha fazla ön plana çıkınca ister istemez o toplumda o kitlelere yönelik bir antipati oluşmaya başladı." ifadelerini kullandı.

Görmez, Öztürk ve Düven daha sonra katılımcıların sorularını yanıtladı.

Göçün ekonomik, siyasi, hukuki ve kültürel boyutları ele alınacağı sempozyum, yarın sona erecek.