Sağduyu sahibi akil adamlar

Afrika gazetesinin Afrin operasyonuyla ilgili manşetini ve CTP Milletvekili Doğuş Derya'nın Meclisteki yemin töreninde attığı slogan ve AfrinHarekatı ile ilgili yaptığı açıklamaları sonrasında yapılan protesto eylemleri nedeniyle, Lefkoşa’da 22 Ocak günü bir yürüyüş gerçekleştirildi.

Rum tarafında 4 Şubatta sonuçlanacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında CransMontana’da kopan ve kapanan müzakere sürecini tekrardan başlatmak için, Emperyalist güçlerin herzaman, ve her yerde yaptıkları provokasyon gösterileri düzenlenmek istendi.

Maksat Kıbrıs Türk halkı ile Türkiye’yi karşı karşıya getirmek ve fırsattan istifade ederek Kıbrıs adasının kuzeyinde kurulmuş olan KKTC’mizilağv ederek, bölgeyi tümüyle Rum işgali altına sokmak.

Oyun belli. Benzerleri birçok yerde oynandı.

Adına Arap Baharı denip, Emperyalist güçlere kafa tutmak ve onların boyunduruğu altından çıkmak isteyen Libya Halk Cemahiriyesi Devlet Başkanı Muammer Kaddafi ve Irak Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin gibi liderleri yok edip bölgenin zenginliklerine el koymak ve başka devlet başkanlarını da uyandırmamaları için muhalifleri temizlemek.

KKTC’mizde de oynanmak istenen oyun da benzeri bir senaryoya sahip. Silah, ekonomik ambargolar, savaş ve yaptırımlar ile Kıbrıs Türkünü Türkiye’den koparamayan Emperyalist güçler, çıkar yolu KKTC’de kaos yaratmak ve Kıbrıslı Türkleri Türkiye aleyhine kışkırtıp, Kıbrıslı Türkler Türkiye’yi istemiyor diyerek Türkiye’yi uzaklaştırmayı hedefliyorlar.

22 Ocak günü yapılan yürüyüş çok iyi niyetli olmasına rağmen bazı kişiler tarafından iyi niyet kapsamından çıkarılmaya ve Türkiye aleyhtarı bir gösteriye dönüştürülmeye çalışıldı. Yürüyüşe katılan sendikaların başkanları arasında sağduyulu ve deneyimli başkanlar olmasaydı ve atılacak sloganlar ile kimlerin konuşacaklarına ağırlıklarını koyup müdahale etmeselerdi, bir kargaşa çıkacağı ve belki de iç çatışmaların yaşanacağı kesindi. Zaten de istenen buydu. Bunun arkasından özellikle batı dünyasındaki medya, öncelikle Türkiye’ye saldıracak ve boy boy aleyhte yazılar ile görseller yayınlayacaktı. Sonra da sıra Türkiye’yi Kıbrıs’tan çıkarmanın planları yapılacaktı.

Zaten BM’nin, Türk tarafının “Müzakereler kopmuş ve bitmiştir” açıklamalarına rağmen Mayıs ayında tekrar Kıbrıs müzakerelerini başlatmak istemeleri, oynanan oyunu ortaya koymakta.

Türkiye ve KKTC Dışişleri Bakanlıklarının Çarşamba günü akşamı, Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’nün (UNFICYP) görev süresinin BM Güvenlik Konseyi (BM GK) tarafından 31 Ocak tarihinde KKTC’nin veya da Kıbrıslı Türklerin oluru alınmadan tek taraflı olarak uzatmaları sonrasında yaptıkları açıklamaları, gerçekte BM’ye bir uyarı niteliğinde. Adada sadece Kıbrıslı Rumların olmadığını ve Kıbrıslı Türklerin de olduğunu, BM GK bu konuda bir karar alacaksa her iki tarafa da danışması ve her iki tarafında olurunu almasını gerektiğini hatırlatan bir uyarı. Gerçekte fiilen var olan KKTC’nin artık dikkate alınması gerektiğini vurgulamakta bu her iki açıklama.

Ülkemizde el birliği ile kargaşa çıkarılmasına mani olmamız gerekmektedir.

Türkiye’de bu senaryo yıllarca sahneye konmaya çalışıldı ve her seferinde de hüsranla sona erdi. Aynı dirayeti ve akıllı davranışı bizlerin de göstermesi ve anavatan Türkiye ile el ele, kol kola özgürlüğümüz ve egemenliğimiz yolunda yılmadan ve ayak oyunlarına alet olmadan ilerlememiz gerekmektedir.

Artık Batı, yıllardır uyguladığı Emperyalizminin sonuna gelmiş durumadır.  Biraz sabır, biraz birlik, biraz da cesaret bizleri çok daha iyi günlere taşıyacaktır…