Anastasiadis’in KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile müzakerelere başlamalarının üzerinden 1 yıl geçmesi nedeniyle Kıbrıs Rum tarafında faaliyet gösteren “Sky” televizyonuna verdiği “365 günün raporu” mülakatında söylediği “Çözüm Türkiye’nin de çıkarına olacak çünkü artık yasadışı rejime ve işgal ordusuna yaptığı ekonomik bağışlar sona erecek” cümlesi çok dikkat çekici. Bu cümle aslında üstü kapalı birçok, ustalıkla saklanmış düşünceyi içeriyor.
Bu tanımlama ve açıklama içinde, Anastasiadis’in “Yasadışı Rejim” dediği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, “işgal ordusu” dediği de Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin memurlarının ve işçilerinin aylık maaşlarının her ay düzgün bir şekilde ödenebilmesi için artık Türkiye para göndermeyecekmiş. Devamla KKTC’nin alt yapısına yani yollarının, binalarının, telefon, elektrik ve su sistemlerinin, hava ve deniz limanlarının, ekonomisinin, tarımının, ulaşımının bakımı ve idamesi için de para gönderemeyecekmiş. Bütün bu ödemelerden kurtulacakmış ve bütçesi rahatlayacakmış! Buna karşın tüm bu giderleri, kurulması için son 58 yıldır görüşmelerin sürdüğü ve Anastasiadis’e göre içinde Kıbrıslı Türklerin “Ayrıcalıklı Azınlık” haklarına sahip olacağı “Ortak devlet” yapacakmış!
1963-1974 yılları arasında Rum Yönetimi altındaki “Kıbrıs Cumhuriyeti”nde çalışmayı başarabilmiş Kıbrıslı Türk sayısının sayı ile -0-, yazı ile de “SIFIR” olduğunu unutmuşa benziyor Anastasiadis ve baryaları anlaşılan… Hangi Kıbrıslı Türk’ü 1963’den 1974’e kadar devlet dairelerinde istihdam edip aralıksız maaş vermişler de bizim haberimiz olmamış!
Bundan sonra KKTC devleti dairelerinde fiilen çalışan 30 bine yakın memuru ve işçiyi “Ortak Devlet” bünyesine katacak ve aksamasız ödeyecekmiş ve buna ilaveten de halen emekli maaşı çeken 42 bin kişiye de emekli maaşlarını aksamasız verecekmiş “Ortak Devlet.”
Çok değil daha 12 yıl evvel DISI Başkanı Anastasiadis, kendisi konuşurken benim de kulaklarımla canlı canlı duyduğum “Kurulacak Federal devlet sadece kendi bünyesi içinde istihdam ettiği Kıbrıslı Türklerin maaşlarını ödeyecek, Kıbrıs Türk Devletinde (Eyaletinde) çalışan Kıbrıslı Türk memurların ve emeklilerin maaşlarını Kıbrıs Türk Devleti ödesin. Bizim Kıbrıslı Türkleri sırtımızda taşımak gibi bir niyetimiz yok” demişti ve de çılgınca bu fikrini savunuyordu.
Ne oldu anlamadım Anastasiadis’e… Başına taş mı düştü de fikir değiştirdi ve tüm Kıbrıslı Türklerin istihdam edileceğini, emeklilerin maaşlarının eksiksiz ödeneceğinin garantisini vermeden Türkiye’nin bu yükten kurtulacağından bahsediyor? Yoksa niyeti 1963-1974 dönemini andıracak bir uygulama ile göstermelik olarak üç-beş Kıbrıslı Türk’ü istihdam etmek ve geriye kalanları da aynen III. Makarios’un yaptığı gibi adadan göçe zorlamak için işsiz, güçsüz, maaşsız ve gelecekten yoksun bırakmanın alt yapısını mı hazırlıyor.
Biri bana çıksın ve desin ki, 1974’den evvel, Makarios idaresi altındaki Kıbrıs’ta adanın yüzde 3’ü kadar ufak bir kısmına silah zoru ile sokulduğumuz ve bölük pörçük yaşamaya mahkûm edildiğimiz karanlık yıllarda, Kıbrıslı Türklerin yaşadığı hangi köyün yolu asfalttı, elektriği vardı ve suyu evdeki çeşmelerden akıyordu. Kısaca ve özetle “Hiç birinde” demek daha doğru olacaktır bu araştırma sorusuna.
Ne domuzun kuyruğu düzelir, ne de Rumların aklından “Kıbrıslı Türkleri adadan atmak” fikri çıkar.
Tüm bunlar ışığında Anastasiadis’in mülakatında söylediklerinde anlayamadığım taraf şu…. (Devam edecek..)