Aslında bu yazının başlığı “Rumlar Hangi Çözüm Planını Kabul Ettiler” olsaydı belki de daha doğru olacaktı.
İşin doğrusu Rumların bu güne değin Kıbrıs konusunda kabul ettikleri veya evet dedikleri herhangi bir çözüm planı yok.
Kıbrıslı Rumların, içinde Türkleri ortak olarak gösteren ve adayı paylaşmalarını şart koşan herhangi bir plana evet demek gibi niyetleri yok; hiçbir zaman da olmadı.
Makarios 1959 yılında, Kıbrıslı Türkleri kurucu olarak kabul eden ve devletin ortağı olarak tanımlayan 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının temelini oluşturan Zürih ve Londra Anlaşmalarının altına imzasını atarken, “Zürih ve Londra Anlaşmaları Enosis’e giden yolun ilk adımıdır” açıklamasını yapmıştı.
Yani ben bu anayasayı “kerhen” imzalıyorum, “Hedefim Enosistir” demek istiyordu. Nitekim imzasının üzerinden daha üç buçuk yıl bile geçmeden “Kıbrıs adasını Türklerden temizlemek amacı ile” kanlı saldırılar başlatmıştı.
1878 yılında Kıbrıs adasının Osmanlı devleti tarafından İngiltere’ye kiralanması sonrasında, Rumlar ve Yunanlılar, Hristiyan olmaları nedeni ile Hristiyan bir kiracı olan İngiltere’nin adayı kendilerine bırakacağını veya devredeceğine inanarak, sonu gelmeyen ‘devir istekleri’nde bulunmaya başlamışlardı.
20. yüzyılın başından itibaren adaya Yunanistan ve Anadolu’dan Rum göçmenlerin gelmesini sağlamışlar ve nüfus dengesini kendi lehlerine, -1878 yılına kadar bazen bire-bir bazen de bire-iki oranından çıkartıp önce bire-üç sonra da “bir Türk’e dört Rum” şekline- dönüştürmeyi başarmışlardı. Elbette bu değişikliğin arkasından da “Enosis” yani Kıbrıs adasının Yunanistan’a bağlanması ve adanın “Üniter Rum Devleti” tarafından yönetilmesi istekleri ile Türklere yapılan organize saldırılar geldi.
1945 yılında son bulan “İkinci Dünya Savaşı”ndan sonra BM’nin ve ABD’nin baskıları ile “Sömürgecilik uygulamasına son verilmesi” konusu gündeme gelmiş, sömürgelerin Bağımsız devletlere dönüşmesiyle de Kıbrıs’ta yeni bir süreç başlamıştı.
Kıbrıs’ta mevcut iki halka dayalı yeni bir yönetim sistemi kurup adadan ayrılmayı dillendirmeye başlayan İngiltere masaya 1947 yılında “İki halktan, yani Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumlardan” oluşacak bir devletin planını koymuştu.
Adı “Lord Winster Planı” olan bu plana, içinde Türklere de yer olduğu gerekçesi ile Rumlar ilk “hayır” yanıtlarını vermişlerdi.
Bu ilk “Kıbrıs Devleti Planı”nın reddedilmesinin arkasından 13 yıl geçtikten sonra Kıbrıslı Rumlar 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasına, arkasından Enosis’i gerçekleştiririz düşüncesi ile kerhen onay verdiler. Zaten onay vermeselerdi Kıbrıs adası, bugünkü “Yeşil Hat” sınırlarına çok yakın ve benzer bir sınır hattı ile ikiye bölünecek ve BM’den de onay alacaktı.
Adanın “Uluslararası Hukukun Kabul edeceği ve Onay vereceği şekilde” bölünmesini önlemek ve hepsini ele geçirmek için 1960 yılında zoraki“Evet” diyen Rumlar, 2012 yılına kadar masaya konan toplam 52 farklı “Kıbrıs Sorununa Çözüm Planı”na da “Hayır” dediler.
Rumların, “Kendi kaderini belirleme hakkına sahip, yani Enosis ilan etme hakkı olan Üniter Rum Devleti’nin kurulması dışında “Evet” diyecekleri hiçbir çözüm planı yok.
Bu nedenle de Rumlar kasıtlı bir şekilde, “Türkler ekonomik, politik ve askeri olarak zayıf ve de adaya askeri müdahalede bulunamayacağı bir konuma girinceye dek” müzakerelerin, ucu açık olarak sürdürülmesi için elden geleni yapmaktalar.
Ne var ki işin ucunda “Dimyata giderken evdeki bulgurdan olmak” olasılığı da var. Adanın hepsine sahip olmak isterken, hepsini kaybetmekte yıllardır oynanan “Matematik tabanlı Oyun Teorisi”nin olasılıklarından da bir tanesi.