Rumlar İpin Ucunu Kaçırdı

1959 yılının Aralık ayında Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçilen Başpiskopos III. Makarios, din adamı olmaktan öte, tam bir “yalancı politikacı”ydı. Hem yalan söyler, hem de bu söylediği yalanlara kendi de inanır, sonuna kadar da savunurdu.

Yalanlarından birkaç tanesi “Türkler isyan etti”, “Türkler Temsilciler Meclisini terk etti”, Türkler devlet dairelerini boşalttı”, “1960 Anayasasını iptal ettim” gibi ipe sapa gelmez iddialardı. Kıbrıslı Türklere uyguladığı ve uygulattığı soykırımı bu sloganlar üzerine inşa etmişti.  

Kıbrıslı Rumların büyük bir çoğunluğu hala daha Kıbrıslı Türklerin isyan ettiğine, kendi devletlerini kurmak için Kıbrıs Cumhuriyetinden ayrıldıklarını, kendi Meclislerini kurmak içinde Temsilciler Meclisini terk ettiklerine inanır Makarios’un bu söylemlerinden dolayı. 

Batı dünyası ve Rusya gerçekte Kıbrıs’ta olup bitenleri çok iyi bilmektedir. 1963 yılında Kıbrıslı Rumların 1960 Kıbrıs Cumhuriyetini yıktığını, 1964 yılından beridir Türklerin mevcut olan yönetimde yer almasına Rumlarca müsaade edilmediğini, bu nedenle kendi yönetimlerini kurduklarını ve Kıbrıslı Rumların adanın ancak yarısını temsil ettiklerini, yeni ortak bir devletin kurulması için Rumların istekli olmadıklarını, buna karşın Kıbrıslı Türklerin ortak bir devlet istediğini çok iyi bilmekteler. Bu nedenle de elden geldiğince Kıbrıslı Türklerin haklarını korumaya ve Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türklerin haklarını gasp etmesine izin vermemeye gayret gösterirler. Bu şekilde de adada bir denge oluşturduklarını düşünürler. Hem Kıbrıslı Rumları devlet olarak tanırlar, hem de Kıbrıslı Türklerin Türkiye tarafından mali, ekonomik ve askeri yönden desteklenmesine de ses çıkarmamayı tercih ederler.  

Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Türklerin isyan ettiklerine ilaveten çapsız Rum politikacıları nedeni ile de ABD’nin şeytan olduğuna, İngiltere’nin her fırsatta Rumları sırtından bıçakladığına, Avrupa Birliği’nin ikiyüzlülük yaptığına ve Rusya’nın da erdem sahibi bir dost olduğuna inanırlar tüm kalpleri ile.  

1976 yılında, bugün artık hayatta olmayan eski Rum Yönetimi Başkanı Glafkos Klerides ve arkadaşları tarafından kurulmuş olan DISY’in kuruluş sloganı, “Hastalıklı politik kültür ile mücadele, vatandaşlara doğruları söylemek, şehir efsanelerini yıkmak ve ilkel düzeydeki politik görüş ve tavırları çağdaşlaştırmak” idi.  

Glafkos Klerides ilk başlarda bu kurallara uymaya çalıştıysa da, Kıbrıs Rum halkının isteklerine uymanın ve onlara duymak istediklerini söylemenin iktidarda kalmak için yegane yol olduğunu anlaması çok zamanını almadı. Başkanlık döneminde kendisi de bu furyaya uydu ve Rum halkına doğruları söylemediği gibi, bol bol gaza getirdi.  

Şimdi de alkolik Anastasiadis ile yardakçısı Dışişleri Bakanı Kasulides, ABD-AB ittifakı ile Rusya-Çin ittifakının birbirlerine el-ense çektikleri arenada ortaya çıkıp akıllarınca Makarios’un 1960-1974 yılları arasında kendine göre başarı ile oynadığı uluslararası ikili oynama stratejisini uygulamaya çalışıyorlar, sonunda darbe yapılarak Makarios’un görevinden uzaklaştırıldığını ve mutlak hakimi oldukları Kıbrıs adasının üçte birini ebediyen kaybettiklerini unutarak veya göz ardı ederek... 

Bu ikili o denli aptal ve gözlerine perde inmiş durumdaki, ABD Büyükelçisi  John Koenig’i bile ağzını kapatmazsa, diplomatik dilde “Personna non Grata” olarak tanımlanan “istenmeyen adam” olarak ilan etmek tehdidi ile susturmaya çalışıyorlar.  

Kıbrıs Rum Yönetimi, ABD’nin gözünde bırakın devede kulak olmayı, devenin üzerindeki kıl bile değil. Anastasiadis ile Kasulidis’in de yerinde zıp zıp zıplayan pirelerden farkı yok uluslar arası camiada, özellikle de batı dünyasında….   

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com

http://www.ataatun.org 

Facebook: Ata Atun

http://www.twitter.com/ataatun