Rejim değil, sistem değişikliği

Türkiye Cumhuriyeti kurulurken Fransız tipi jakoben bir laiklik benimsendi. Yukarıdan aşağı toplumsal yapının değiştirilebileceğine inanılıyordu.

Sistemin parlamenter olması filan önemli değildi. Sisteme rengini veren bu mühendislik projesiydi. Fransız tipi jakoben laiklik uygulanırken de milletin ana sosyolojik damarının dindar olduğu hep göz ardı edildi.

Laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olarak kurgulanan sistemde vesayet bekçiliği yapan herkes, aktörleri tasfiye ettikten sonra istediği oyuncularla yeniden "oyun" kuruyordu.

***

Kendini devletin sahibi gibi görenlerin şimdi bu denli paniklemesinin altında bu vesayet odaklarını kaybetme kaygısı yatıyor.

Geçmişte "millet istediği kadar kendi içinden, yerli ve milli siyasetçileri iktidara getirsin, onu istediğimiz anda iktidardan alabiliriz" diyenler bugün bu gücü kaybetmenin paniğini yaşıyor.

Millet 14 senedir her seçimde siyasetin demokrasi dışı güçlerin eline geçmesini önleyecek tercihleriyle sistemi dönüştüren en büyük güç olmuştur.

Kendini devletin sahibi sayanlar için bir 'tehlike' anında emir verecekleri "güçler" de artık milletin yanındadır!

***

Dolayısıyla milletin, sistemi dönüştürmek için var gücüyle seçtiği insanların etrafında kenetlenmesi, demokrasi dışı güçlerden medet umanları çaresizce "Kan dökmeden başkanlık sistemini getiremezsiniz" noktasına itmiştir.

Milletin, 'kirli oyunları' değiştirmek için sistemi değiştirme talebini 'kanla boğmak' isteyenler, sürecin sonunda bir kez daha değişimin dinamiğine yenilmek zorundadır.

Son günlerde milletin sistem değişikliği taleplerini, rejim değişikliğiymiş gibi yansıtma çabaları da bu vesayetçi odakların son algı operasyonundan başka bir şey değil.

***

Özellikle CHP, sistem tartışmasını rejim tartışması gibi sunuyor. CHP bunu da bilerek manipüle ediyor. Rejim değişmiyor, sistem değişikliği bu.

Hatta Deniz Baykal bile "Rejim değişikliği" diyor. Günlerdir sosyal medyada bu çarpıtmayı dile getiriyorum. Rejim değil, sistem değişikliği. Rejim değişikliği demek demokrasinin, cumhuriyetin, sosyal hukuk düzenin kalkması demek.

AK Parti iktidara geldiği günden bu yana uygulamalarıyla, Türkiye'nin laik, demokratik bir sosyal hukuk devleti olduğu ilkesine uygun davranmış, millet de onun bu ilkesel duruşuna şahit olmuştur.

Dolayısıyla sistem tartışmasını rejim değişikliği gibi yansıtarak milleti aldatmaya çalışanlar boş çaba içinde.

(Aktüel'den)