Prost’un altın kuralını 3 bina bozdu (Bundan sonra yol açıldı)
Prost’un ‘Altın Kural’ı şudur: İstanbul’da tarihi yarımadanın her yönden görünüşünü, özellikle emsalsiz silüetini korumak gerekir.
Tarihi Yarımada’yı benzersiz kılan önemli camiler olan Süleymaniye, Sultanahmet, Beyazıt camileri ile Ayasofya’nın zeminleri (inşa edildikleri alan) denizden yaklaşık 40 metre yüksekliktedir.
Bu gerçek göz önünde tutularak İstanbul’un tarihi görünüşünü korumak için, tarihi yarımadada denizden 40 metre ve daha yüksek arsalarda 12.5 metreyi (4 katı) geçen yapılar yapılamaz. Böyle olmalıdır ki yeni binalar, camileri kapatmasın. Camiler ve minareleriyle yarışmasın.
Gökdelenler minarelerle yarışıyor
Bu altın kuralı koyan Prost (1874-1959) Fransız bir mimar ve şehircilik uzmanıdır. Atatürk’ün daveti ile Türkiye’ye geldi. İstanbul’un geleceğini korumak için İstanbul’un planını yaptı. Bu plan 1939 yılında onaylandı. Prost’un planı, önerileri uzun yıllar uygulandı.
Geliniz görünüz ki, 2011 yılında Zeytinburnu’nda inşasına izin verilen 81-96-108 metre yükseklikte 3 bina, Sultanahmet Camii’nin arkasından yükseldi. Şimdi bu 3 bina Sultanahmet Camii’nin görkemli 6 minaresi ile yarışıyor. Sultanahmet’in kubbesinin tepesine çökmüş durumda.
Suç yapanda mı, yaptıranda mı?
Bu noktadan sonra suç yapanda mı, yaptıranda mı diye tartışmanın yararı yok. Çünkü binalar tamamlanmak üzere, iş işten geçmiş. Şen olasın Halep şehri...
Yol açıldığına göre bundan sonra benzeri gökdelenlere hazır olalım. Tarihi yarımadanın o güzelim görüntüsüne veda edelim.
(Gelecek ramazanda mahya, Sultanahmet Camii’nin minareleri arasında değil de, minarelerin arkasından yükselen 3 binanın arasına kurulur!)
Ünlü mimarımız Doğan Tekeli, “Yetmiş yıl korunan Prost’un Altın Kuralı’nın çiğnenmesi ve İstanbul’un dünyada eşi olmayan, iç titreten muhteşem silüetinin bozulması cinayettir” diyor.
Doğan Tekeli bir konuya daha dikkat çekiyor. Deniz geçişinde İstanbul’un sembolü, tarihi yarımadada yükselen camiler ve minareleridir. Bu görkemli görüntünün etkinliğini sürdürmek için Kadıköy yakasında denizin kenarında, yüksek binaların inşasına izin verilmemesi gerekir. Kadıköy sahillerinde yapılacak yüksek binalar tarihi yarımadadaki minarelerle rekabete girer ise, camilerin görkemi gölgelenir.
Sadece bilgi için: 16 Eylül 2011 tarihindeki yazımın başlığı ‘Füze Kalkanı’nun kurulacağı Kürecik’de 40 yıl önce neler oldu?’ idi. Dün Hürriyet’de (İstanbul baskısı sayfa 34) yayınlanan Tolga Tanış’ın Washington kaynaklı haberinden, “Bundan sonra neler olacağını” da öğrenmiş bulunuyoruz. Beyaz Saray yetkilisinin açıklamasına göre:
1) Türkiye’nin talebi kabul görmedi. ABD, radarı İsrail ile paylaşacak. 2)Radar ABD’ye ait. Kalkanın hedefi Rusya değil, İran. 3)Bu bir al-ver pazarlığı değil. PKK ve Predator meselesi ayrıca görüşülüyor.