İsrail'in Hatay merakı iyice ayyuka çıktı.
Dün kapsamlı bir şekilde skandallar zincirinin haberini verdik. İsrail'e ait Heron'lar, F-15 savaş uçakları adeta Hatay üzerinde cirit atıyorlar. Ama ne hikmetse radarda her şeyi açık seçik gören komuta kademesi hiçbir şey yokmuş gibi davranıp sadece seyrediyor.
Üstelik bu sınır ihlallerini de Genelkurmay'dan gizliyorlar.
Kamuoyu ise ancak kayıtların internete sızdırılması sonucu skandaldan haberdar oluyor.
Denizden balık değil Heron çıktı
Gündem yoğunluğundan gözden kaçmış olabilir. O yüzden kronolojik sıraya göre olayları hatırlatalım.
İsrail uçaklarının ilk vukuatı 2007 yılında kayıtlara girdi.
Hatay-Antep güzergâhında izinsiz olarak Türk hava sahasında uçan İsrail uçakları 2 adet yakıt tankını da düşürüp gitti. Yakıt tankları çobanlar tarafından bulunmasa bu ihlaller gizli kalacaktı.
Bir başka ihlal de yine tesadüfen öğrenildi.
İsrail'e ait bir Heron, Adana-Karataş açıklarında avlanan İskenderunlu balıkçıların ağına takıldı. Son yıllarda yerin altından fışkıran bombalara alışmıştık ama ilk kez denizden balık yerine İsrail Heron'u çıkmıştı.
Sahil Güvenlik dalgıçları Heron'un diğer parçalarını da çıkardı.
Devam edelim.
İsrail'in Hatay'a olan merakı ısrarla sürdü. 9 Eylül 2011 akşamı bir Heron Türk hava sahasını ihlal etti. Hatay Kurtnasır Tepesi'nde konuşlu hava kuvvetleri unsurları Heron'u tespit edip Hawk'ları hedefe kilitledi.
Çıplak gözle görünen Heron ile ilgili vur emri bir türlü gelmeyince işini bitiren Heron gözden kayboldu.
Diğer vakalar gibi bu skandal da internete düşen bir ses kaydıyla ortaya çıktı.
İhlaller bununla bitmedi.
19 Ocak akşamı İsrail F-15 savaş uçaklarının Hatay ve çevresinde 1 saat boyunca uçtuğu tespit edildi. Daha önceki olaylarda olduğu gibi radarlar olayı tespit ettiler. Diyarbakır ve Adana'dan kalkan Türk F-16'ları alçaktan uçan İsrail uçaklarını takibe aldı.
İnternette yayınlanan ses kayıtlarına göre pilotlar hedefe kilitlendiklerini söyleyip 'vur emri' beklediklerini söylüyorlar.
Ancak Diyarbakır 2. Hava Kuvveti Komutanı Korg. Veysi Ağar ve 2. Hava Kuvveti BHHM Amiri Kur. Albay Ahmet Kazdal'ın bir türlü izin vermemesi sonucu önceki olaylardaki gibi 'işlerini bitiren' uçaklar gözden kayboldular.
İnternette yayınlanan ses kayıtlarına göre bir türlü vur emri alamayan pilotlarımız avantajlarını kaybediyor ve bir süre sonra İsrail uçakları Türk jetlerine kilitleniyor. Yani bizim topraklarımızda bizim jetlerimizi tehdit etmiş oluyorlar.
Ses kayıtları son derece açık.
Pilotlar, radar görevlileri hedefi açıkça gördüklerini söylüyorlar ama Ağar ve ekibi gerekli talimatı vermiyor.
Acaba neden?
Üstelik bu ihlaller Genelkurmay'dan da saklanıyor. Sınır ihlali uluslararası ciddi bir suç olduğu için bu ihlaller de resmen ilan edilir. Nitekim İsrail uçaklarının Kuzey Kıbrıs üzerindeki ihlalleri tespit edilince ilan edildi.
Uçakla pikniğe gitme merakları yoksa...
Peki İsrail'in bu Hatay merakı nereden geliyor?
Eğer dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Org. Hasan Iğsız gibi helikopter ya da uçakla pikniğe gitme merakları yoksa İsrailliler pek de hayırlı niyetlerle burada değiller.
Hatırlanacağı gibi Mavi Marmara baskını gecesi İskenderun Deniz Üs Komutanlığı'na yönelik saldırıda 6 şehit vermiştik. O günlerde de İsrail'in olayda parmağı olduğuna yönelik ciddi tartışmalar yaşanmıştı.
Bugünlerde ise bu şüpheleri artırıcı başka gelişmeler de var.
İsrail'in başta Erdoğan hükümeti olmak üzere Türkiye ile yıldızının barışmadığı açık. Esed rejiminin ve PKK'nın da Türkiye'ye olan nefreti herkesin malumu.
Hal böyle olunca 'düşmanın düşmanı dostumdur' kuralı geçerli oluyor ve Ankara'ya karşı PKK-Suriye ve İsrail ittifakı gerçekleşiyor.
Düne kadar mücadele ettiği PKK'ya topraklarını açan Suriye lojistik destek sağlarken İsrail de teknoloji ve istihbarat desteği veriyor.
Bir nevi 'ortak düşmana karşı ittifak' hali söz konusu.
Eh bu üçlüye destek verecek, imkânlarını seferber edecek başkaları da olduğuna göre işimizin ne kadar zor olduğu daha iyi anlaşılır.
Peki bırakın radarı, çıplak gözle bile görülen İsrail uçaklarına karşı komuta kademesi neden gereğini yapmıyor?
Herhalde bu soruyu ilgililer şu ana kadar sormadıysa bile bundan sonra soracaktır.
(Bugün gazetesinden alınmıştır)