Suriye Bakanlar Kurulu 5 Ekim toplantısında geri adım attı. -Yüzde 5’ten fazla gümrük vergisi olan malların ithalatının durdurulmasına dair karar- iptal edildi. Karara Türkiye tepki göstermişti... Lübnan da tepki gösterdi... En önemlisi Suriye çarşıları tepki gösterdi.
Lübnan’daki tepki de çarşıdan geldi. Karar uygulanırsa, 300-400 milyon dolar zarara gireceklerini ve Beşşar Esad hakkında iyi düşünmeyeceklerini Şam’a bildirdiler. Anlaşılıyor ki Şam telaşla yasağı getirmiş, ama iç ve dış sonuçlarını unutmuş. Hesapta 16-18 milyar dolar rezervleri var ve bu yasakla rejim kendini 2 yıl sağlama alacaktı... Ama ithalat yasağının darlık, karaborsa ve kaçakçılığı körükleyeceğini ve sistemi üç köşeden eriteceğini unutmuşlar. Ayrıca Türkiye ve Lübnan dahil Serbest Ticaret Anlaşmalarını unutmuşlar. Anlaşmayı tek yanlı rafa alamıyorsun. Bu hesapla Türkiye de alamaz. Yasak duyulur duyulmaz mallar çarşılardan çekildi, fiyatlar yükseldi. Rejimin de çelişkisi: Hem herşey yolunda diyorsun, hem de ekonomiye savaş yasağı getiriyorsun!
Zaten Baas akıllı bir iş değil.
Ama rejim yine de herşeyi tam serbest bırakmıyor. Merkez Bankası’ndan ihracat destek kredilerini azaltacaklar. Bu döviz tasarrufu sağlıyor, ama ihracatı durduruyor. Bu da akıllı bir iş değil. Ayrıca ithalat için yerel tüccara -ya dövizini kendi tasarrufundan çıkart ya da yurt dışındaki parandan karşıla- diyorlar. Bu durum da doğrudan Türkiye’yi ilgilendiriyor. Bu arada resmi medyada -Türk mallarını boykot edelim- çağrıları yapılıyor. Boykot deyince: Suriye muhalefeti BM Güvenlik Konseyi’nde Şam rejimini koruduğu için Rusya’ya kızmış: Yeni Suriye’ye tek bir Rus malı sokmayacağız, Rusya’ya bir ihale vermeyeceğiz- diyorlar. Çin’e yönelik birşey göremedik, henüz.
Çarşı... Diktaya karşı
Suriye’de demokrasi kazanacaksa, çarşı üzerinden kazanacak. Arap Baharı’nda diğer ülkelerde öne çıkmayan bir unsur: Çarşı, Suriye’de öne çıktı. Şimdiye dek Arap Baharı denklemi: Sokak=Meydan=İktidar idi. Ancak Arap Baharı, en hayati konu olan ekonomide, donanımsız ve çaresiz kalıyordu. İşte Sokak ile Çarşı’nın bağı, Suriye’de kuruldu. Rejim ticareti yasaklamaya kalktı, Çarşı rejime haddini bildirdi. Rejim ilk kez Çarşı önünde geri çekildi. Humus’ta Hama’da, Lazkiye’de tank-top-dipçikle zulme geçen rejim, Çarşı’ya çaresiz kaldı.
Aslında Suriye esnafının rejimi desteklediği söylenir. Ama hükümet ithalat yasağını koyunca, Çarşı’nın tepki koyduğu anlaşılıyor.
Bunu, Ticaret Bakanı’nın: “Son kararımızdan sonra halkla, ticaret odalarıyla, çiftçilerle görüştük ve yasağın, ekonominin yapısına uygun olmadığına karar verdik” demesinden çıkartıyoruz. Halkla bu kadar sağlam istişare vardı da, neden ortalık karıştı?
Bakan -Yasak beklenenden daha olumsuz sonuçlar yarattı- diyor. Bunun Türkçe’si: Yüzümüze gözümüze bulaştırdık. Hem Çarşı’yı ayaklandırdık, hem de fiyatları yükselttiler- demek. Çünkü bakan -İthalat yasağının kaldırılmasıyla, iç piyasada fiyatların düşmesini bekliyoruz- diyor... Yani taviz verilmiş, yasak kalkmış, Çarşı’dan da fiyatları indirmesi isteniyor. Suriye’nin çarşıları zaman ötesinden başlar, Osmanlı’dan esintiler taşır. Şam kapalıçarşısının İstanbul’dakinden farkı yoktur. Suriye çarşıları şimdi rejimin bileğini büktü. Arap Baharı’nın demokrasi yanında ekmek de üretmesi konusunda daha umutlu olabiliriz.
Kalıbının adamı değilmiş
‘Topaç Gibi’ dediğimiz New Jersey Valisi Chris Christie, ABD Başkanlık seçimine girmeyeceğini duyurdu. Gerekçe, muhtelif. Ama tabii ki başkanlık kendisine tepside sunulmayacaktı. Yarışa girse, Cumhuriyetçi Parti’nin adaylığını alabilir ve ABD seçim kampanyasının düzeyini yükseltirdi. Mevcut durumda adaylık, ağzına geleni söyledikçe ilgi çeken, seçmene döner-ekmek-tulumba tatlısı vaadeden simsarların elinde. Bu arada 2008’de Başkan Yardımcısı adayı olup, kampanyada boyaları dökülen Sarah Palin vardı... Başarısızlığa rağmen hâlâ piyasada kalıp, çatal dili ve muhtelif vücut ayrıntılarıyla ün kazanan Palin... Bu kez Başkanlığa aday olmayacağını duyurdu. Mizahçılar yıkıldı.