Paşam, bunlar da mı gelecekti başınıza!
Öyle ya astığınız astık, kestiğiniz kestikti! Dünyanın hiçbir yerinde kimsenin elde edemediği imtiyazlarınız vardı. Sorulmaz, sorgulanmazdınız. Şartlar oluşsun diye yaptıklarınız, ölenler öldürülenler, hepsi millet içindi! Vatan için dünyanın en zengin generalleri oldunuz. Hazırladığınız listelerden isimlerini sildirmek için aldıklarınıza rüşvet, yaptıklarınıza şantaj demek kimin haddineydi. Siz eğer şartları oluşturmasaydınız, Haziran fırtınalarını organize etmeseydiniz, psikolojik harekatı bu milletin üzerine salmasaydınız, darbeler organize etmeseydiniz maazallah vatan parçalanırdı! Faili meşhur olan cinayetleri işlemeseydiniz kim bilir Türkiye nereye giderdi.
Çevik Paşam, Çetin Paşam bu da mı gelecekti başınıza, adaletin şaşmaz topuzu sizden de mi hesap soracaktı? Oysa siz Türkiye'nin üstüne çökesiniz diye 12 Eylül'de bir neslin üzerinden ne kadar da kararlılıkla geçmiştiniz. Bu milletin kim bilir kaç neslini 'yitik kuşak' haline getirmiştiniz. Millet tam o travmayı atlatmak üzereydi ki, 28 Şubat'la bir kez daha gençliğe büyük bir darbe vurmuş, bir nesli daha zayi etmiştiniz. Size kocaman kocaman madalya takmaları gerekirken şunların yaptıklarına da bir bakın!
Oysa tezgahınız ne kadar da güzel işliyordu. Suçu ihdas eden de sizdiniz, mağdur eden de siz. Sonrasında hesap soran da yine sizdiniz. Bu arada ölenler de önemli değildi! En fazla bu milletin çocuklarıydı. Hem siz ne yapıyorsanız bu millet ve vatan için yapmıyor muydunuz? Evlat acısına da dayanıvermeleri gerekmez miydi? Sizin için birkaç bin evladın ölmesinin ne önemi olabilirdi? İlkeniz neydi; 'huzur ve güven ortamı söz konusuysa hayatın bir önemi yok.'
Darbe şartları oluşsun, ülke sürekli olağanüstü hal yaşasın ki, siz gücünüze güç devşirebilesiniz. O devşirdiğiniz güç sayesinde bütün hukuku ayaklarınızın altına alabilin ki, vatan bölünmesin, irtica ülkeye hakim olmasın! Zaten Hukuk denen şey sayesinde ülke bölündü bölünecek noktaya gelmemiş miydi? Zamanı mıydı şimdi hakkın, hukukun, insan haklarının vesairenin vesairenin! Ne demiştik 'Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır.' Her şeyin teferruat olabilmesi için de vatanın sürekli tehdit altında kalması gerekiyordu öyle değil mi Paşam?..
Bu günleri de mi görecektiniz Paşam! Kenan Paşam orada, siz burada, Çetin Paşam şurada yargılanıyor. Bu nankörlük değil de nedir öyle değil mi? Darbe tezgahladığınız için, sadece yaptığınız değil tezgahladığınız için sizi suçluyorlar. Tezgahlamasaydınız maazallah ülke nereye giderdi öyle değil mi? 12 Eylül darbesinden önce üç beş bin, darbeden sonra bir o kadar daha genç öldü ölmesine ama ne yapalım vatan içindi bütün yaptıklarınız! 12 Eylül darbesinden sonra izlenen politikalar yüzünden 50 bin kişinin ölmesine sebep oldunuz ama her şey vatan içindi! Zaten söz konusu vatansa gerisinin teferruat olduğunu yukarıda söylemiştik.
Adaletin topuzu; hakkı gasbettiğiniz için, bu ülkenin başını kargaşadan çıkartmadığınız için, sürekli darbe şartları organize ettiğiniz için, kan döktüğünüz için sizden hesap soruyor. Ne günlere kaldık Paşam! Bunlar da mı gelecekti başınıza!
(zaman)