17-25 Aralık Hükümeti devirme operasyonu başladığından bu yana Cemaat medyasının hali ve tavrı ortada.
Aslında bu tavır 7 Şubat 2012'deki MİT krizinden sonra netleşmeye başlamıştı.
7 Şubat'ta MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile eski Müsteşar Emre Taner ve Yardımcısı Afet Güneş, İstanbul Özel Yetkili Savcılığı tarafından şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılmıştı.
Aslında o haberin medyada yer almasından günümüze kadar sular durulmadı.
***
Ama 17 Aralık operasyonunda Cemaat, alttan alta krizi ısıtmaya başladı. Buz dağının altını yavaş yavaş kendi elleriyle eritmeye başlayarak Aysberg'in altındaki "derin"liği herkese gösterdi.
Cemaat, yüzde 50 oy almış bir Hükümete karşı gayrı siyasi ve gayrı ahlaki bir savaş başlattı. Öyle üst perdeden konuşuyordular ki herkesin kafasında, "bu gücü nereden alıyorlar?" sorusu belirdi.
Bu 'sonradan olma' cesaret, Cemaatin tabanında bile bölünmeler oluşturdu.
Bu dili ve tavrı tasvip etmeyen insanlar bir bir Cemaatle yollarını ayırmaya başladı. Halen de bu çatlama devam ediyor.
***
Gelelim 17 Aralık sürecinden bugüne yaşananlara.
Önce Paralel yapı ile ilişkili olduğu gerekçesiyle bazı savcı ve polislerin görev yerleri değiştirildi. Ve bu değiştirmelere Cemaat basını şiddetle itiraz etti. Neden?
Sonra gayrı ahlaki bir montaj-şantaj ilişkili tape furyası başladı.
Sosyal medya, gazete ve televizyonlarda, Başbakan ve Bakanlara ait olduğu iddia edilen montaj ses kayıtlarını Cemaat basını yine ısrarla ve sahiplenerek yayınladı. Neden?
TÜBİTAK, ses kayıtlarına "heceleyerek montaj" dediği halde Cemaat basını ısrarlarla "Hayır montaj değil" diyor. Cemaat basını, bu kasetlerin montaj olmadığından nasıl bu kadar emin olabiliyor? Bunu nereden biliyorlar ve bu ısrarın sebebi nedir?
Sosyal medyada ne idüğü belli olmayan bir hesaptan yapılan yalan yanlış twitleri Cemaat basını neden manşetine taşıyacak kadar önemli ve 'gerçek' sayıyor?
***
Bu iş, gerçekten de kabak tadı vermeye başladı.
Hatta milletin zekasıyla alay etme noktasına vardı.
Hükümet ve Başbakan Erdoğan aleyhine her haberi ölümüne sahiplenip, sonra da "Ben bilmem eşim bilir", "Bizimle alakası yok", "İşte size ayet, işte size hadis" demek acınacak bir komedi halini aldı.
Yapmayın!
(Aktüel'den)