Öyle Değil Mi?

Hafta sonu Harşit Dernekler Federasyonu'nun misafiri olduk…
Olağan Kongre programı, “Harşit Savunması” paneli ile zenginleştirilmişti…
Rutin bir Kongre toplantısını akademik bir çalışma ile daha verimli bir hale dönüştürmek herkesin akıl edebileceği bir şey değil…
Bu nedenle organizasyona önden bir alkış tutuyorum…
Kongre Programının ikinci bölümünde, kıymetli hocalarımız Prof.Dr. Sezai Balcı ve Araştırmacı-Yazar Adnan Yazıcı ile birlikte, Federasyonumuzun düzenlediği panelde “Harşıt'ı” konuştuk…
Vadinin Çepni Türkleriyle geçen bin yıllık tarihini özetledik…
Birinci Dünya Savaşında Kafkas Cephesinin son hattında, yaklaşık 18 ay boyunca devam eden “Harşit Savunmasından” notlar dinledik…

Çanakkale'yi geçilmez yapan şanlı mücadelenin benzerinin aynı yıllarda Harşit Vadisinde cereyan ettiğini bir kere daha haykırdık…
Kahraman askerlerimizin şanlı mücadelesinin yanında, yöre halkının yaşadığı sıkıntıların, çektiği çilelerin, uğradığı saldırıların her biri için ayrı bir kitap yazılsa yine de eksik kalır!... O destansı mücadeleyi Amerikalılar yaşamış olsaydı onlarca “oskarlık film” çekilirdi!...


Yaklaşık bin yıldır atalarımızın emaneti ve vasiyeti olan bu toprakların adını küçültmeye, değerini düşürmeye kimsenin gücü yetmeyecek…
Atalarımızın hatırasını unutturmayı kimse başaramayacak!...


“Tarlada izi olmayanın, harmanda yüzü olmaz” derler…
Harşit Vadisinin geçmişinden bihaber bürokratların, o Vadinin geleceği ile ilgili önemli kararlar vermeye; hele hele de “Harşit” ismini ortadan kaldırmaya asla hakkı ve yetkisi olamaz!...


Tarihi olayların tamamı yer isimleri ile anlatılır. Siz bir yerin ismini ortadan kaldırdığınızda, o yerin tarihini de sayfalardan silmiş olursunuz…
Yer isimlerini değiştirerek bir halka doğrudan “kültürel kırım” yapmış sayılırsınız…
Bu tür idari kararlar, hukukun, ahlakın, vicdanın ve vefanın tamamen dışında kalan kararlardır…
İnşallah, el birliği içinde ilçemizin ismini “Harşit” olarak yeniden tescil ettireceğiz…

Kahraman ecdadımızın ve şehitlerimizin hatırasına ilçe şehir meydanımıza “anıt” dikeceğiz…
Kaymakamlığımızın ve Belediyemizin öncülüğünde, sivil toplum kuruluşlarımızla beraber “Savunma Müzesi” kuracağız…
Adnan Yazıcı Hocamızın araştırmalarından şu acı gerçeğe şahit olduk:
Harşit Savunmasında şehit olmuş ama mezarları sonradan tespit edilen çok sayıda şehidimiz var…

Şehit oldukları kesin ama bir çoğunun kimliği meçhul!...
Farklı yerleşim birimlerinde bulunan bu mezarları köylülerimiz kendi imkanları ile imar etmeye çalışmışlar ama mezarların görüntüsü hakikaten içler acısı!...
O mübarek ruhlarının sahipsizlik sebebiyle sızladıklarını hissedebiliyorum…
Bu konulara karşı hassasiyetini bildiğimiz Sayın Valimizden ve aynı duyguları paylaştığına şahit olduğumuz değerli Kaymakamımız Cafer Ekinci beyden müdahil olmalarını istirham ediyoruz…
Özel İdare Kurumundan görevlendirecekleri bir ekip; Güce, Tirebolu ve Doğankent'in farklı köylerinde bulunan, bakım ve ilgi bekleyen bu şehit mezarlarını onların hatırasına uygun olarak, daha estetik şekilde onarabilirler…

Yaşadığımız toprakların bedelini kanlarıyla ve canlarıyla ödeyen büyüklerimize olan bu vefa borcumuzu bir an önce yerine getireceğiz…
Yukarıda özetlediğim bu önemli çalışmaları yürütmeyi, takip etmeyi ve desteklemeyi kendisine yol haritası çizen Harşit Federasyonu'na, Başkan Temel Bilecen olmak üzere tüm mensuplarına başarılar diliyorum. Yeni yönetim listesinde yer alan delegasyonu tebrik ediyorum.
Pazar günü yapılan etkinlikte, İstanbul'daki Harşit'li dostlarımızın coşkusuna, heyecanına, misafirperverliğine, fedakarlıklarına ve vefa duygularına fazlasıyla şahit olduk…

Allah ağızlarının tadını ve huzurlarını bozmasın… Dirlikleri ve birlikleri daim olsun…
Bir elin parmakları gibi özverili ve gayretli çalışmalarına tanık olduğumuz, ailesinden, işinden-gücünden önemli fedakarlıklar yapıp, İstanbul'daki binlerce hemşerimizi bir arada tutmaya çalışan Federasyon Başkanı Temel Bilecen ile hangisi olursa olsun tüm sivil toplum çalışmalarına hamilik yapan Rahman Karahan, Ali Alim, Serkan Cihan, Gökhan Yiğit, Turan Kabadayı başta olmak üzere isimlerini sayamadığım onlarca gönül dostuna yürekten teşekkür ediyorum…
Yaptıkları çalışmalar gerçekten takdire şayan… Onları görünce Harşit Vadisinin bir evladı olmaktan bir kere daha onur duydum…
Ayrıca, bu ve benzeri önemli etkinlikte onları yalnız bırakmayan Belediye Başkanımız Rüşan Özden'i, desteklerini esirgemeyen, esirgemeyeceğini de deklere eden Kaymakamımızı da tebrik ediyorum.

 

Bursa'da yaşayan Harşıt'lılar İstanbul ekibinin her etkinliğinde onların yanındalar… Birbirlerine verdikleri önemi ve desteği gözlerimizle gördük… Samimiyetleri ve sevgileri gönüllerden eksilmesin…
 

En son kuşak dediğimiz çocuklarımıza ve gençlerimize, geçmişten devraldığımız tarihi mirası ve sorumluluğu eksiltmeden aynen aktarmak zorundayız…
“Harşit” isminin üzerindeki külleri savurup, yaklaşık yedi asır boyunca biriken değerleri yeniden gün yüzüne çıkarmak, yerine getirmemiz gereken önemli bir sorumluluktur.
Bugün, bu topraklarda yaşadığımız huzuru, güveni ve özgürlüğü yolda bulmadık…
Bedelini birileri önceden ödedi…

 

Sahip olduğumuz nimetlerin karşılığını kanlarıyla ve canlarıyla ödeyenleri hayırla yad etmek, isimlerini ve hatıralarını unutmamak çok zor olmasa gerek!...
 

Öyle değil mi?