Geride bıraktıǧımız günlerde, Amsterdam’da iki ayrı sofra kuruldu. Yılbaşına iki kala Hollanda Kümbet Vakfı, geleneksel ‘Köy Odası’ etkinliǧini gerçekleştirdi. Yeni yıla girdiǧimiz ilk hafta, yine Amsterdam’da Hollanda Konya Kültür ve Dayanışma Vakfı,
5'inci Arabaşı Günü organize etti. Her iki program da dolu dolu geçti. Amsterdam'da Anadolu yaşandı. Bin yıl önce, Türkistan’dan Hoca Ahmed Yesevi’nin işaret ettiǧi gibi sofralar kuruldu.
Gerek Kümbet Vakfının ve gerekse Konya Vakfının, Amsterdam’da düzenledikleri programlarda, hiç şüphesiz Yesevi kültürünün izleri görülmekteydi. Belki, organizatörler işin farkında olmayabilirler. Ancak, Türkistan’dan Anadolu'ya ve Balkanlar'a taşınan mutfak kültürümüz, Avrupa’daki gençlerimizi ve çocuklarımızı terbiye etmeye devam ediyor.
Sivas’ın, Yıldızeli ilçesine baǧlı Kümbet köyünden Amsterdam’da yaşayan kalabalık bir topluluk var. Belki, Amsterdam’daki Kümbetliler'in sayısı, Kümbet köyünde yaşayanlardan daha fazladır. Böyle olunca, Hollanda Kümbet Vakfı da oldukca hareketli ve kalabalık oluyor. Küçük camilerinden tutun da, toplantı salonları, berber, kantin, gençlik ve kadın kolları gibi birimlere sahip Kümbet Vakfı.
Geleneksel hale gelen ve yılın sonunda, organize edilen ‘Köy Odası’ etkinliǧi, üç gün devam ediyor. Salon duvarları birbirinden güzel ve anlamlı kilimlerle süsleniyor. Başta Madımak yemeǧi olmak üzere, yöresel yiyecekler ikram ediliyor misafirlere...
Kur’anı Kerim okumaları, şiirler, tiyatro gösterileri, müzik programlarıyla dolu dolu Anadolu yaşatılıyor.
'Köy Odası' programına, T.C. Amsterdam Başkonlosu Engin Arıkan, Türk Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri de katılarak destek verdiler. Programlara zaman zaman Hollandalı yöneticiler ve siyasiler de katılıyorlar. Hollanda Kümbet Vakfı yöneticileri ve gönüllülerinin, organizasyona yüreklerini koydukları her hallerinden belli…
Hollanda Konya Kültür ve Dayanışma Vakfı’nın, 5'inci geleneksel ‘Arapaşı Akşamı’ programında ise, başka bir heyecan vardı. Çiçeǧi burnunda Vakıf Başkanı Selami Kabak’ın güler yüzü başta olmak üzere, sofra etrafında toplananların hasret gidermesi gözden kaçmıyordu. ‘Arapaşı Akşamı’ programında T. C. Amsterdam Başkonlosu Engin Arıkan, Amsterdam Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Abdullah Altay olmak üzere Türk medya ve STK’ları temsilcileri vardı.
Arapaşı Akşamı vesilesiyle burada da sofralar kurulmuştu. Yesevi kültürünün Anadolu’daki en müşahhas temsilcileri olan Konya’nın evlatları, tüm arkadaşlarını ve komşularını da davet etmişlerdi. Bir vuslatı andıran sofradaki yiyeceklere başlamadan önce, Kuranı Kerim okunmuştu. Besmeleyle açılan sofra, verilene şükredilerek dua ile kapandı. Adeta, Anadolu tekke mutfaǧında olduǧu gibi, hazirun ve hasseten çocuklar, Mevlevilik ve Bektaşilik geleneǧi doǧrultusunda terbiye ediliyorlardu.
Yemekten önce Başkan Selami Kabak, Başkonsolos Engin Arıkan ve Yunus Emre Müdürü Abdullah Altay beyler birer selamlama konuşması yaptılar. Acılı Arapaşı Çorbası hamurla birlikte yenildi. Daha sonra katılımcılardan bazılarına duygu ve düşünceleri soruldu.
Mikrofon naçizane bana da uzatıldı. O andaki atmosfer ve yemek süresinde yer yer düşündüǧüm Hoca Ahmet Yesevi'nin mesajını kısaca ifade etmeye çalıştım. ''Bin yıl önce, Türkistan’dan seslenen Hoca Ahmet Yesevi’nin ‘sofralar kurun’ vasiyeti bugün burada devam ediyor'' dedim ve şöyle devam ettim: ''Şahit olduǧumuz etkinlik, Türk İslam medeniyeti tasavvurunun bir tezahürüdür.Onüçüncü yüzyılda, Piri Türkistan geleneǧini Anadoluda Mevlânâ, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli tarafından temsil edildi. Daha sonra Sarı Saltuk ve diǧer dervişler tarafından Balkanlarda bu gelenek devam ettirildi. Şimdi de, yirminci yüzyılın sonu ve yirmibirinci yüzyılın başında bu gelenek Oǧuz’un çocukları tarafından Avrupa’da devam ettiriliyor''
Evet, Amsterdam’daki Kümbet Vakfı, ya da Konya Vakfı yöneticileri, bu işin farkındalar mı bilmiyorum ama, yaptıkları bu önemli işler, bin yıl önce Türkistan’da doǧan Yesevi kültürünün bir tezahürüdür.