Önemli değilmiş: Sadece "Türk Öğrenci Aday Oldu" Diye Saldırmışlar!

Değerli okurlarım bu Pazar Günü Brüksel'den bizi anlamakta zorluk çektiğine inandığım dostum Vakur Kaya'ya yazdığım mektubu sizlerle paylaşıyorum.

"Sevgili Vakur,

Son zamanlarda senin biz KKTC'lileri anlamakta zorluk çektiğini fark ettiğimden bu mektubumu kaleme alıyorum. AP'nin Micky Maus kantininde keyifle okuman beni mutlu eder.

Biliyorum anlamakta zorluk çekiyorsun. Ancak her şey öyle sandığın gibi değil!

Bak Rum Medyası ne güzel açıklıyor her bir şeyi:

Güney Kıbrıs’taki “Lefkoşa Üniversitesi”nde geçtiğimiz Salı akşamı öğrenci konseyi üyelerinin belirlenmesi içim seçim yapılırken, maskeli magandaların salonu basarak öğrencilere saldırmasının sebebi meğerse "çok basitmiş".

Bizim Rum "ayıcıklar (tabiattaki ayılara haksızlık olduğunun bilincindeyim) meğerse çok kızmışlar.

Simerini Gazetesi bak nasıl anlatmış bu talihsiz durumu: “Kıbrıslı Türkün Adaylığı Onları Rahatsız Etti” !

"Kerata" utanmamış bir de aday olmuş! Ne yapsın yani bizim Rum "faşist tosuncuklarımız da" bu nankörlüğe kayıtsız kalacak değiller ya! Saldırıvermişler!  Simeniri bu "masumane saldırıyı açıklamaya devam etmiş “saldırganların öfkesini tetikleyen şeyin bir Kıbrıslı Türk öğrencinin adaylığını koyması olduğunun göründüğünü” diyerek.

Neyse böylesine "hisli ve anlayışlı" Rum gazeteciler var da biz de "dolduruşa" gelmiyoruz değil mi Vakur'cuğum.

Aynı Galatasaray Voleybol Takımı'na saldıran "faşist magandaları" anlamamız gerektiği gibi "anlayış arayışı içinde haberleştirmek" gerçek gazetecilik!

Sonuçta bizim kızlar da "3-0" galip gelmeseydiler.

Olur mu? Rum "tosuncuklar" rencide oldu.

Hatırlatayım! Bu olayların olduğu yani bol sayıda "hassas ve de duygusal bunalım geçiren tosuncuğun hayvanca saldıralarda bulunduğu" ülke bir AB üyesi. Dua etsinler ki vakti zamanında Yunanistan sayesinde AB'ye üye olmuşlar.

Çünkü Rum Kesimi'nde olan olayların onda birinin gerçekleştiği ülkeler adaysa üye, aday değilse aday bile olamamaktalar bu tip insanlık ve demokrasi adına utanılacak durumlardan dolayı!

Ama bu bizim sorunumuz değil, değil mi? Aynı AB yetkilileri gibi kayıtsız kalmak varken ne gerek var heyecanlanmaya!

Lütfen sahibi olduğun www.abhaber.com sitesinde kışkırtıcı kıyaslamalar yapma ve sorma "Eğer GS Voleybol Takımı bir Rum Takımı olsaydı ve aynı saldırı Türkiye'de gündeme gelseydi neler olurdu?" diye.

Ne demek bu şimdi?

Bizim çok değerli Rumlarımızla, "tavşan gibi üredikleri" bizzat Brüksel'de "uzmanlar" tarafından dile getirilen Türkler hiç bir olabilir mi?

Hele kaleme aldığın bu soru da ne demek oluyor:

"Burada merak konusu olan KKTC'deki sendika ve sivil toplum örgütleriyle siyasilerin bu olaylar hakkında ne düşündüğüdür. Bu olaylara sessiz kalınması ırkçı saldırılara tasvip anlamına gelmekten başka bir şey değildir."

Vakur çok ayıp! Sen "korkunç bir Türk milliyetçisi olmalısın". Nasıl böyle sorular sorabilirsin bizim "en solcularımıza"?

Ancak sevgili Vakur Kaya, sen Brüksel'de olduğun için KKTC'de neler olup bittiğini iyi takip edemiyor olabilirsin. Anlıyorum. Bak sana anlatayım.

Değerli "en solcu" politikacı ve sendikacılarımız her gün tekrarladıkları çok önemli uğraşları ile meşgullar.

Mesela bak "Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP), 4 Aralık Pazar günü yapılan nüfus sayımının sonuçlarının doğru olmadığını iddia ederek, nüfus sayımı sonuçlarını tanımadıklarını açıkladı." Bu konu çok önemli. Hristofyas yoldaşımızı doğru bilgilendirmek gerekiyor. Başbakanımız Sayın Küçük bir takım sayılar verdi ama "olmaz". Gerçek sayılar değil bize "AP ziyaretlerinde anlatabileceğimiz "muhteşem" rakamlar lazım.

Tabii bu arada Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), Pazartesi günü örgütlü bulunduğu tüm okullarda greve gidiyor. Sendika, grevi, 08.00-11.00 saatleri arasında gerçekleştirecek. Bu da çok önemli.

KKTC'ye geldiğim ilk günden beri yani iktidarda ister CTP-ÖRP, isterse UBP olsun hiç farketmez öğretmenler sendikasının grev yapmaması düşünülemez. Okul çağında bir çocuğum olsaydı sadece bu nedenle özel okula gönderirdim. Devlet okullarında çocuklar daha bir türlü öğretmenlerinin adını öğrenemediler. O da ne yapsın "vatan kurtarmaktan  derse vakit kalır mı hiç".

Sahi az kalsın unutuyordum. YKP Yürütme Kurulu Sekreteri, nüfus sayımı sonrası gelişmeleri değerlendirmiş. Konu ile ilgili açıklama şöyle:

"Pazar günü mandıra usulü ile sayım yapılmaya çalışıldı ama bunu bile beceremedikleri çok geçmeden anlaşıldı.". Haklı. Bence de sayımı parti üyeleri yapmalı. Biraz uzun sürebilir. Malüm üye sayısı birazcık az. Olsun biz sabırla bekleriz. Bu sayede bir kaç yıl içinde gerçek rakamlar ortaya çıkar hiç değilse.

Bu arada dostum Mehmet Çakıcı'nın Türkçe konuşan ülkeler diyarındaki 13 saatlik meclis konuşması rekoru gölgelendi.

TBMM'de daha önce KKTC hakkında çok "değerli" görüşlerini açıklayan Hasip Kaplan çoşmuş ve bir "kırılmaz" bardak kırmış. Hem de kırmakla da kalmamış: "Kaplan, kürsüde bulunan su bardağını alarak sert bir şekilde kürsüye vurdu. Kaplan daha sonra, kırılan bardağın parçalarını kürsünün önüne doğru fırlattı".

Bakalım şimdi Mehmet Çakıcı'dan nasıl bir "upgrade" gelecek.

Merakla bekliyoruz.

İşte böyle sevgili Vakur.

Öyle bilip, bilmeden yazılar yazıp bizim "en solcularımız" rencide etme lütfen. Bir daha yaparsan "memleketine git".

Gözlerinden öperim."