Son zamanlarda birbirinden farklı gibi görünen; ama sorunun kaynağı incelendiğinde, hepsinde bizi aynı kapıya çıkaran ardı ardına birçok can sıkıcı olay yaşıyoruz…
Mesela; insanlık namına Ülkemize kabul ettiğimiz milyonlarca göçmen…
Onlar mağdur olmasın derken, onların yüzünden mağdur olan bizler!...
- Konut başta olmak üzere piyasa fiyatlarına yaptıkları olumsuz etki,
- Yaşattıkları güvenlik ve asayiş sorunları,
- Artan hırsızlık, gasp, tecavüz ve cinayetler,
- Kamu kurumlarında kendilerine tanınan pozitif ayrımcılık,
- Katkı payı ödemeden aldıkları ücretsiz sağlık hizmeti vs. gibi, artık “ensar/muhacir” hukukunu baş tacı etmiş insanlarımızın bile kimyasını bozmaya başlayan uygulamalar…
Türkiye’de kamu hakları açısından kimin öncelikli olduğu konusunda kafalarda ciddi soru işaretleri oluşturmaya başladı…
Geçenlerde bir otel rezervasyonu için vatandaşımızdan alınan “milliyet farkı” ücreti durumu net bir şekilde özetliyor aslında…
Kafalar öyle bir noktaya gelmiş ki; yabancılar karşısında kendi insanımızı mağdur etmenin temel bir hukuk ihlali olduğu gerçeğini kimseye anlatamıyoruz…
Necip Fazıl’ın yıllar önce, “öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya” dediği noktaya mı döndük bilmiyorum…
Yöneticilerimizin aldıkları kararlar neticesinde, onların öncelikleri bizim önceliğimiz oluyor haliyle…
Eğer o kararlara dayanaklık eden faktörler objektif değilse ya da evrensel normlara uymuyorsa, tabiri caizse millet olarak ofsayt durumuna düşüyoruz!...
Din kardeşliği, komşuluk, arkadaşlık, insanlık gibi değerlerin gerektirdiği eylemlerin çok ama çok önünde yer tutmaya başlıyoruz!...
Bu konuda;
- İnsanı yaşat ki devlet yaşasın…
- Eve lazım olan komşuya verilmez…
- Ey doktor sen önce kendini iyileştir, demiş atalarımız…
Önceliklerimizi belirleme konusunu niye es geçiyoruz acaba?
Yaşadığımız olaylar; karar alma, planlama ve uygulama süreçlerinde yöneticilerin toplumun önceliklerini hakkıyla değerlendiremediğini gösteriyor…
Normal bir vatandaş, vergi ve askerlik gibi temel yükümlülüklerin yanı sıra ülkesi için hayatı boyunca pek çok zorluğa katlanıyor…
Savaş, deprem, yangın, sel gibi olağanüstü hallerde sahip olduğu her şeyi ile seferber oluyor…
Ekonomik ve siyasi krizler başta olmak üzere pek çok buhran döneminde hayatının önemli bir kısmını ülkesine feda ediyor…
Bunların hiçbirini yaşamamış, bu zorlukların hiçbirine katlanmamış birine aniden vatandaşlık hakkı tanıyarak diğerinin önüne geçirmek adalet duygusuna zarar veriyor, vicdanları sızlatıyor…
Hiçbir ülkede gökten zembille inmiş bir vatandaşlık statüsü yok…
Belli süreler ve belli şartlar var…
Kendi insanının huzurunu kaçıracak bir düzenlemeye kimse yer vermiyor…
“Yabancı düşmanlığı” ile “yabancı hayranlığı” sınırlarını iyice netleştirmemiz lazım…
İmkânlarımızı ihtiyacı olanla paylaşmaya elbette evet diyoruz…
Ama belli bir sınırı, belli bir limiti olmalı bu işin… Statüleri değiştirmeyecek ve vicdanları yaralamayacak ölçüde…
“Öncelik” mevzusundaki ikinci başlığımız “hayvan sevgisi…”
Bu konuyu da göçmen konusu gibi öyle abarttık, öyle abarttık ki!...
Son haftanın olayını anlatalım…
Sivas’ta on beş köpek birden küçük bir çocuğa saldırıyor… Sonra annesine ve babasına… Baba son çare silahıyla ateş ediyor ve birkaç tanesini vuruyor…
Peşinden hayvan severler (!) ayaklanıyor… Suç duyurusunda bulunup, adamcağızı gözaltına aldırıyorlar…
O çocuk ölseydi tavırları ne olacaktı merak ediyorum…
Öncelik “insan” canındadır… Hayvan, insana tercih edilemez…
Kedi olsun, köpek olsun tüm hayvanları kendi doğal yaşam ortamında barındırmak gerek…
“Sokak köpeği, sokak kedisi” gibi tanımlamalar doğru değildir… Sokağa terk edilen başıboş her hayvan insanın can güvenliği ve ruh sağlığı için ciddi bir tehlikedir…
Evinde barındırıp, besleyebiliyorsan ne âlâ!...
Belediyelerin ve diğer ilgili kamu kurumlarının bu konudaki sorumluluklarını yeniden gözden geçirmeleri şart…
Orta yere konulan kedi-köpek evleri yanlış… Hayvanın aşılanıp tekrar dışarı salınması yanlış…
Hayvan toplama merkezlerinde sadece sahiplendirilinceye dek tutulmaları, mümkün olmadığı takdirde uyutulmaları yönünde uygulama birliği getiren yasal düzenlemeler yapılmalı…
Ayrıca, saldırgan türlerin de sahiplenilmesinin önüne geçilmeli…
İnsandan önce hayvana öncelik tanıyanlar insan olamaz!...
Hayvanları koruyalım, hayvanları besleyelim tabi ki…
Ama ondan önce kendimizi koruyalım ve kendimizi besleyelim…
Doğru bir şekilde belirlemediğimiz öncelikler sonumuzu getirebilir…
Benden uyarması…