Ne için?



İnsanlık sahteleşmiş sanki. Her bir insanlık sangısının altında, çıkarcılık yatar olmuş.

Dost gördüğünüz insanlar bile, menfaatlerine uymayan en ufak bir hareketinizde, dostluğun bütün anlamlarını hiçe sayabilecek bir duruma gelmiş. Bırakın elin yedi kat yabancısını, aynı kanı taşıyan insanlar bile umursuzluk kervanına katılmış durumdalar.

Bu nasıl bir dünya kardeşim?

Ben anlayamıyorum.

Ne için ki bunca telaş, bunca hırs?

Para için mi? Şöhret için mi? Yoksa bencillik için mi?

Yerin dibine batsın hepsi…

Eğer ki; babayı evladından, insanı sevdiğinden, dostu yüreğinden söküp koparıyorsa, savaşlarda binlerce masumu katlettiriyorsa, olmaz olsun hiçbiri.

Ölüm var ey insanoğlu, bir gün bitecek bu hayat. İstediğin kadar unutmaya çalış ölümü, istediğin kadar unutturmaya çalış, istediğin kadar “ölümü düşünme” de. O seni unutmayacak ve bir gün zamanı geldiğinde, karşına dikilecek.

Taş kalplerimizi yumuşatma zamanı gelmedi mi artık insanlığımız için?

Daha ne kadar koşacaksın her gün yeni bir şehvetin peşinden? Ne kadar para kazanacaksın seni sevenlerin sevgisinden çalarak? Ne kadar eğlenebileceksin, bencillik ve vurdumduymazlık yaparak?

Dön de bir bakıver etrafına zahmet olmayacaksa.

Seni gerçekten seven insanların varlığını ve umut ile seni beklediklerini gör.
İş güç telaşındayken, sen fark etmeden büyüyen evlatlarının, nasıl da sevgine muhtaç kaldıklarını anla. 
Kırdığın kalp sahiplerinin, sadece bir tebessümün ile onarılmayı beklediğini fark et. 
İmkânın olduğu halde, hal-hatırını, bir ihtiyacının olup olmadığını sormadığın kalpleri hatırla.

Bu hayat kısa be arkadaşım, hadi.
Boş hepsi, bunu sen de biliyorsun. Bırak daha az kişi tanısın seni, daha az insan tanı sen de, çıkar gözetmeden. Daha az para kazan. Daha az zaman harca bitmek bilmeyen koşuşturmalara. Ne kadar kaldığını bilmediğin ömrünü iyi değerlendir.

Ölüyorsun işte.