‘Nasıl olmaz’ provası
BDP kuvvetli bir gösteri yaparak on binlerce kişinin “Öcalan’a özgürlük” diye bağırmasını istiyordu. Hükümet böyle bir şeyin gerçekleşmesini istemiyordu. Sonuç beklendiği gibi oldu, kalabalığın bağırması engellendi, ama tazyikli sular, gaz bombaları, biber gazları, taşlar, sopalar, polis dayağı yiyen, yaralanan milletvekilleriyle çıkış yoluna küçük bir kilit daha vuruldu.
Ankara, “Öcalan’a özgürlük” veya “pratik” anlatımla ev hapsine çıkması konusunun “Kürtlerin şiddetli talebi üzerine tartışılan bir konu” olmasını istemiyor.
Bu tür siyasi çatışma alanlarında “ben verdim” ile “hayır, ben aldım” ifadeleri siyasi başarının ilanı olarak öne çıkmaya çalışır. Diyarbakır manzarası da aslında budur.
Ancak şu anda temel meselenin çözümü için siyasi konumlanma ya da esas çatışma alanı “ben çıkardım-hayır ben aldım” çekişmesi değildir. Asıl konumlanma, meselenin çözümünü istemek ve istememek üzerinedir. Öcalan’ın ev hapsi bu yol haritasının maddelerinden biridir.
Diyarbakır manzarası iki tarafın, bu olaydaki iki tarafın da yanlış konumlanma üzerine hareket etmeleri dolayısıyla “nasıl olmaz’ın provası” oldu.
Silahların tümüyle susmasını sağlayacak yol haritası belli. Bu haritanın her ne pahasına olursa olsun daha belirgin çizgilere kavuşmasını önlemek isteyenler de belli. Diyarbakır’daki gibi yanlış konumlanmalar öne çıktığındaysa çözüm istemeyen cephe zaman kazanıyor, içinde halkın büyük kesiminin yer aldığı çözüm isteyen cephe ise zaman kaybediyor.
Diyarbakır’daki toplantıya izin verilse ve on binlerce kişi “Öcalan’a özgürlük” diye bağırsaydı gerçek konumlanmalar değişmeyecek ve yol haritasının ana unsurları kamuoyu gözünde de biraz daha belirgin hale gelecekti.
“Nasıl olmaz”ı Türk halkı da Türkiye’nin Kürt vatandaşları da onlarca kez gördü, biliyor. Bu gibi tekrarlar sadece onların, çözüm istediğini düşündükleri siyasi güçlerin iradesi üzerinde kuşku duymalarına yol açar. Bunun sonucunda da tarafların birini değil, ikisinin de kaybı, çözümden korkan cepheninse kazancı vardır.
(Vatan gazetesinden alınmıştır)