Murdoch, kamuoyu ve devlet adamlığı

Geçen hafta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan\'ın randevu verdiği Rupert Murdoch, Amerikalı medya devi.

New Corporation\'un kurucusu ve dünyanın en büyük ikinci büyük medya holdinginin sahibi. (Marksist dille söylersek tröstü ya da tekeli.) Satışa çıkan atv-Sabah ikilisine 1.2 milyar dolara talip.

Murdoch aslında Avustralya doğumlu. 1985\'te Amerikan vatandaşı olmuş. Gazetecilik baba mesleği. 1950\'den başlayarak dünya medya sektöründe çıkışı var. The Wall Street Journal, The Times, Twentieth Century Fox, HarperCollins, BskyB gibi büyük medya markalarının sahibi. Şu anda 50 ülkede 800\'den fazla medya şirketi var.
2011 Forbes en zenginler listesinde Murdoch 9 milyar dolar net varlıkla Amerika\'nın 38\'inci, dünyanın 73\'üncü en zengin insanı. Sahibi olduğu News of The World ve The Sun gazetelerinin karıştığı, İngiliz polisi ve FBI\'ın dahil olduğu, \"rüşvet, yolsuzluk\" olayları tüm dünyada oldukça yankılandı ve itibar kaybına yol açtı.
Murdoch çoğu zaman medya eliyle siyaseti yönlendirmesi nedeniyle eleştirilen bir kişilik. Bu eleştiriler, tüm Murdoch medyasının Irak savaşında az ya da çok Bush yönetimini desteklemesi nedeniyle en üst seviyeye ulaşmıştı.

Amerikan siyasetindeki anlamıyla Neo-muhafazakâr olduğu tahmin edilen, İsrail\'i desteklediği düşünülen Murdoch\'un ideolojiden çok parayı ve gücü sevdiği, güç kimdeyse onun yanında olduğu şeklinde düşünen de çoktur. Yani Murdoch\'a kısaca fırsatçı ya da oportünist diyen de vardır.

İşte geçen hafta Başbakan\'la konuşan Rupert Murdoch böyle bir medya kişiliğidir. Murdoch 2006 yılında TGRT\'yi 98 milyon dolara aldı. Türkiye medya pazarına adım attı.

Fox TV\'ye dönüşen TGRT 2010 yılına kadar yanlış yönetim politikaları (Müslüman mahallesinde salyangoz satma isteği) nedeniyle çok önemli bir varlık gösteremedi. Türk Genel Müdür Yardımcısı Koray Altınsoy\'un yönetimdeki ağırlığının artmasıyla Fox TV atağa geçti, hatta Kanal D, Show\'dan sonra üçüncü kanal olmanın çıkış eğilimini yakaladı.

Bildiğiniz üzere 6112 sayılı kanuna göre yabancı sermaye doğrudan Türkiye\'de bir televizyonun en fazla %50 ödenmiş sermayesine sahip olabilir. İkiden fazla da televizyonda ortaklığı bulunamaz. Peki nasıl oluyor da Fox TV\'nin sahibi tek başına Murdoch olabiliyor?

Bu soruyu ne siz sorun ne de ben söyleyeyim. Televizyonda yabancı sermaye kısıtlamasına karşı olduğum için bu konuyu açmayayım. Buradaki çözüm \"Anayasa bir kere delinmekle bir şey olmaz\" diyen Özal\'ın çözümüne benziyor. Herkes yasayı biliyor ama göz yumuyor.

6112 sayılı yasadaki diğer bir madde ise tekelciliğin önüne geçmek için konulan bir madde. Hiçbir medya grubu televizyon reklam gelirlerinin % 25\'ine sahip olamıyor. Kaba bir hesap yaparsak bu %25 izleyici payına sahip olamıyor demek de olabilir.

Bu madde bir bakıma Türkiye\'nin kamuoyunu yabancı sermaye de dahil olmak üzere hiçbir patronun tek başına \"domine\" etmemesinin garantisi. Ancak pratikte \"etkili medya\" diye bir şeyin de olduğunu unutmamak lazım. %25 izlenme payı ile elinizde bir de gazete olursa akıllara istediğiniz düşünce virüsünü salmanız mümkün.

Bu nedenle Murdoch\'un atv-Sabah sahipliğini daha fazla tartışmalıyız. Yabancı sermayenin, hele de \"gücü seven bir sermayenin\" (en güçlünün de kim olduğu meydanda) bugünkü Türkiye medya pazarında atv\'yi de alarak önemli bir oyuncu olmasının sakıncası yok. Hatta kaliteli televizyonculuk açısından faydası var.

Ancak aynı güç siyasi gündem oluşturmada daha önemli bir araç olan gazeteye de sahip olursa orada bir hatta iki kere düşünmek lazım. Bu ülke hiçbirimizin babasının malı değil. Atalarımızın, bizim, çocuklarımızın bu ülke üzerinde hakkı var.

Bu tür kararları verirken, %50 arkamızda olsa bile politikacı gibi kısa vadeli düşünmemeli, devlet adamı gibi uzun vadeli düşünmeliyiz. Başbakan\'ın da devlet adamı gibi düşüneceğinden eminim.

(BUGÜN)