"Ya İlahi! Mevlam! Bunca kere hazretin duamı kabul ettin. Beni mahrum etmedin. Ne olur gene duamı kabul eyle! Bir yağmur verip, bu zulümatı ve gubarı (tozu) def edip alemi nurani kıl, ta ki kafir askerini rahat görüp, yüz yüze cenk edeyim! Ya İlahi! Mülk ve kul senindir. Sen kime istersen verirsin. Ben dahi bir aciz kulunum. Benim fikrimi ve esrarımı sen bilirsin. Mülk ve mal benim maksadım değildir. Hemen halis ve muhlis senin rızanı isterim.
Ya Rabbi! Beni bu Müslümanlara kurban eyle! Tek bu mü'minleri küffar elinde mağlup edip helak eyleme! Ya İlahi! Bunca nüfusun katline beni sebep eyleme! Bunları mansur ve muzaffer eyle! Bunlar için ben canımı kurban ederim. Tek sen kabul eyle! Asakir-i İslam için teslim-i ruha razıyım. Tek bu mü'minler ruhuna benim ruhumu feda kıl! Evvel beni gazi kıldın, ahir şehadeti nasip kıl! Amin!"
Osmanlı Padişahı Murat Hüdavendigar, Kosova'ya geldiğinde, düşman ordusunun kendi ordusundan kat kat üstün olduğunu, arazinin son derece rüzgarlı ve tozlu, rüzgarın da düşman tarafından estiğini görür ve yukarıdaki duayı okur.
O gece sultanın gözüne uyku girmemiş, sabaha kadar ibadet etmiş, gözyaşları dökmüş, İslam ordusunun küffar karşısında muzaffer olması için Cenab-ı Hakk'a niyaz etmişti:
Sultan Murad Han'ın bu duasından çok geçmeden rahmet bulutları gelip Kosova sahrası üzerine boşandılar. Rüzgar dindi, toz sindi, göğün yüzü açıldı. Büyük bir muharebeden sonra Allah-ü Teâla’nın yardımı ile Osmanlı askerleri, Haçlıları perişan etti.
Bu büyük zafer üzerine Sultan Murat Han, Rabbine şükretti. Gaza meydanında dolaşırken sinsi bir Sırp’ın saldırısı sonucu ağır yaralandı. Duasının kabul olduğunu görmenin huzuruyla birkaç saat sonra 28 Haziran 1389 günü şehadet şerbetini içti.
Bunları hatırlatmamın nedeni bugünkü balkanların durumudur. Osmanlı böyle kazandı, biz kaybediyoruz.
Nasıl mı? Anlatayım…
Kosova’ya bu aylarda gidenler bilir. Her yıl düzenleniyor çünkü. Alkol firmaları sponsorluğunda Bedava içkiler ve sınırsız bedava alkolle çılgınca eğelenen gençler, Priştine’nin meydanını hınca hınç dolduruyorlar. Antalya CHP’li eski belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ın gençlere yönelik bedava bira partisini hatırlarsınız. Onun gibi ama çok daha büyük bir parti… Binlerce Balkan genci müzik eşliğinde bedava içki ile içip ilerleyen saatlerde birçoğu sızıyor…
Açıkçası üzüldüm. Alkol ve eğlence ile uyuşturulan gençlerin idealleri, Osmanlı ruhu hiç yok mu? diye…
Küçük bir araştırma yaptım. Kosova Kurtuluş Ordusu gazisi, Alternativa Genel Araştırma Merkezi Başkanı Fadıl Pushkoli ile tanıştım. Bu durumu da ona sordum. Balkan gençliğine neler oluyor? Dedim.
Bakın neler anlattı:
“Vatikan, Kosova’da 3 tane meslek lisesi açtı. Prizen, Priştine ve Gilan’da… Öğretmenler ise eski İtalyan papazlarıdır. Okulların adı Dombosko ve Layola… Her bir okulun kapasitesi 5 bin öğrenci… 3 okul için de 15 bin öğrenci kapasitesi var. Paralelin okulu da var. Ancak oraya sadece çok varlıklı aileler ve üst düzey politikacıların çocukları gidebiliyor. Zaten Türkiye aleyhine faaliyetleri de can sıkıyor.
Türkiye’nin faaliyeti ise Eyüp Belediyesi ve Bayrampaşa Belediyesi tarafından her ramazan ayında kurulan iftar çadırlarıdır. Bu da Prizen’de kurulur. Türkiye Başbakanlığı’na bağlı Yunus Emre Kültür Merkezi var. Burada Türkçe öğrenmek isteyenler 50 Avro para ödemek durumunda. Almanya ise Kosova’da bedava Almanca dersleri vermektedir. Alman organizasyonu ile 2-3 ay önce 20-30 yaşlarında Kosovalı 200 bin genç, Almanya’ya otobüslerle götürüldü.”
Kosova Kurtuluş Ordusu Generali ve Kosova eski Savunma Bakan Yardımcısı Fuad Ramiqi ise tek kelime ile herşeyi özetliyor. “Burada anti İslam projesi olmadan hiçbir şey olmaz.”
Kosova’da eğitim faaliyeti yürüten Türk girişimciler yok mu? Var elbette.
European School Of Law And Governance (ESLG) adında Türkçe eğitim veren Hukuk Fakültesi var. Bu fakülte aynı zamanda çift diploma veriyor. Biri AB ülkesi Slovenya ve diğeri de Kosova da olmak üzere çift diploma. Türkiye’den de öğrenci kabul ediyor. Böylece Türk öğrencilerin de Balkanları tanıma fırsatı da sunuyor.
“İyi ya Türkiye’de orda eğitim faaliyeti yürütüyor” diyebilirsiniz. İşin görünmeyen yüzü hiç de öyle değil. Paralel yapı önce bu okulu ele geçirmek istedi. Ele geçiremeyince, bu okulun önüne Türkiye’de YÖK tarafından yüzlerce engel çıkarıldı. Hala bu engellerin kaldırılması için yoğun çabalar sürüyor.
Balkanlar Türkçe öğrenmeye, Osmanlı kültürünü yaşatmaya çok az insanın çabası ile de olsa sürdürüyor. Bu mücadeleyi yürütenler eğer İslami yönleri ile öne çıkıyorlarsa, bir sürü engellerle karşılaşıyorlar. Vatikan bu projelerin başında… Vatikan’ın emrinde olan ülkeler de anti İslam projelerini destekleme yarışında.
Almanya ve Avrupa’dan Kosova’ya gelen büyükelçilerin tamamı Arnavut''ça biliyor. Yani halkla iyi anlaşıyor ve diyalog kuruyor. Türk Büyükelçimiz Sayın Songül Özan ise Arnavut'ça bilmiyor. Öncekiler de bilmiyordu. Başbakan Sayın Davutoğlu ve Dış İşleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’na duyurulur.
Osmanlı şehit kanı ile kazandı. Biz ise umursamaz bir şekilde kaybetmeyelim. Çünkü bu topraklarda yaşayan insanlar, atalarımızın emanetleridirler.