2023 yılı sonlarında Kıbrıs’ın abide şahsiyeti Dr. Ayten Salih Berkalp’in hatıralarıyla bir Kıbrıs Belgeseli yayımlandı. “Dr. Ayten'in Tanıklığı İle Kıbrıs Meselesi” ismindeki 5 bölüm süren 9 saatlik bir sözlü tarih çalışmasından bahsediyoruz. Bu kıymetli eserin yönetmenliğini Mehmet YAYINOĞLU hocamızın yaptığını, belgesel yapımcılığını da Prof. Dr. Pınar ERASLAN YAYINOĞLU hocamızın üstlendiğini belirterek belgeselin tanıtımına başlamak istiyorum. Hocalarımızın Kıbrıs’taki çok seçkin üniversitelerde yıllardır çalışarak ders verdiklerini, pek çok öğrenci yetiştirdiklerini, Kıbrıs’a ve tarihine vakıf olduklarını da not olarak eklemek gerektiği kanaatindeyim.
Sözlü tarih çalışmalarını tarihçiler daha çok önemsemelidir. Çünkü her sözlü tarih çalışması satır aralarında kalan boşlukların daha da dolmasını sağlayarak tarihi hadiselere daha bütüncül bakılmasını sağlamaktadır.
“Kıbrıs’ta Çocukluk – Türkiye’de Lise” başlığıyla yayımlanan 1. Bölüm, Kıbrıs’ın güzeller güzeli ilçesi Gazimağusa’nın görkemli sanat eseri olan Lala Mustafa Paşa Camii önünde Sayın Dr. Ayten Salih Berkalp’in o güzel İstanbul Türkçesiyle kendisini tanıtmasıyla başlıyor. Dr. Ayten Hanım 1934 yılında Gazimağusa’da dünyaya gelmiştir. Babası, o tarihlerde İngiliz idaresi altında olan Kıbrıs’ta 2 numaralı polis komutanıdır. Dr. Ayten Hanım küçükken ilk hatırladığı olayın 4 yaşındayken geçtiğini belirterek evde radyo başındaki kalabalıktan, ağlayanlardan ve üzülenlerden bahseder. Bu olay Atatürk’ün vefatıdır. Atatürk’ün bütün Türklerin derinden saygı duyduğu, atası olduğunu tekrardan hissediyorsunuz.
1939 yılı II. Cihan Harbi’nin başladığı yıldır. Gazimağusa Limanı’nın İtalyanlar ve Almanlar tarafından bombalandığını ve güvenlik gerekçesiyle tüm mahallenin 4 mil içerideki bir çiftliğe taşındıklarını anlatır Dr. Ayten Hanım. Devamında siren sesleriyle ortaçağdan kalma Gazimağusa Kalesi’nin güvenli yerlerine geçtiklerinden bahseder. İngiliz İdaresi altındaki 1940’lı yılların sosyokültürel hayatını da öğrenme imkânınız oluyor bu bölümde.
Tahsili için Lefkoşa’daki Victoria Kız Lisesi’ne başlar. (İsmi, İngiltere Kraliçesi Victoria’dan geliyormuş.) İngiliz usulü ile eğitim verdiği için öğrenim hayatına burada devam edemez. Çamlıca Kız Lisesi’ne 1949 yılında başlar. 4 günlük bir seyahatin ardından Kıbrıs’tan İstanbul’a varmıştır. Boğazın girişinde İngiliz idaresi altında yetişen Kıbrıslı bir Türk gencinin her gemilerde, minarelerde şanlı Türk Bayrağı’nı görmesinin ne demek olduğunu anlıyorsunuz…
“Fenerbahçe’de Şampiyonluklar” başlıklı 2. Bölümü 3 kuşaktır Fenerbahçeli biri olarak gururla ve büyük bir keyifle izledim. Dr. Ayten Hanım’ın öncülüğünde gerçekleşen Fenerbahçe zaferlerine vakıf oldum. Hem de 4 kulvarda: Basketbol, voleybol, atletizm ve kürek. Daha Türkiye Voleybol Federasyonu bile yokken kurulan ve zaferden zafere koşan bir Fenerbahçe vardır 1954’ten itibaren. Dr. Ayten Hanım hem İstanbul Tıp Fakültesi’nde doktorluk eğitimi alırken bir yandan da çubuklu için mücadele etmiştir. Fenerbahçe için heykeli dikilecek olan efsane voleybolcu Eda Erdemlerin ve Türk kızlarının yolunu açan gerçek Fenerbahçeli Dr. Ayten Hanım’ın da heykelinin dikilmesi gerektiğini düşünmedim değil. Türk kızlarına örnek olması, ilham vermesi açısından Çamlıca Kız Lisesi bahçesine keşke Dr. Ayten Hanımın da heykeli dikilse…
“Kıbrıs’a Doktor Olarak Dönüş (1960-1967)” başlıklı bu bölümde Dr. Ayten Hanım bir tarihçi gibi Kıbrıs tarihini Osmanlıların Ada’yı fethettiği 1571 yılından itibaren ele aldığını, Ada’ya döndüğü 1960 yılına kadar özetle getirdiğini görüyoruz. Burada soluksuz ders dinleyen tarih talebesi gibi bilgileniyorsunuz. Dr. Ayten Hanım Kıbrıs’a döndüğünde ise Kıbrıs’ta İngiliz İdaresi dönemi bitmiş, Türk-Rum ortaklığında Kıbrıs Cumhuriyeti yeni kurulmuş, Cumhuriyet ilk zamanlarını yaşamaktadır.
Bu bölümde Dr. Ayten Hanım Türk Mukavemet Teşkilatı’na (TMT) nasıl dâhil olduğunu detaylıca anlatmıştır. O anlattıkça II. Meşrutiyet öncesi başta Selanik’te ve tüm yurtta İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin (İTC) teşkilatlanma tarzı geldi aklıma. TMT ve İTC’nin üyelik, cemiyete giriş ve teşkilatlanma modellerinin usulen benzerlik gösterdiğini düşünmekteyim. Dr. Ayten Hanım da mücahit olmuş, Limasol Sancağı’nda görev yapmıştır.
Tabii Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ömrü uzun olmamış, tabiri caizse Cumhuriyet Rum tarafının Enosis emellerine kurban edilmiştir. Dr. Ayten Hanım, Kanlı Noel hadiseleri zamanında ise Lefkoşa Şehir Hastanesi’nde görevlidir. Eminim ki belgeseli her izleyenin anlatılanlar karşısında kanı donacaktır. Belgeselin, kalitesiyle ve Doktor Ayten Hanım’ın olayları anbean canlı anlatımıyla burada izleyicilerine bir zaman makinesi gibi o günlere götürerek tanıklık ettireceğini söyleyebilirim. Allah Kıbrıs Türklerine bu acıları bir daha yaşatmasın!
Dr. Ayten Hanım’ın anlattıklarından Rumların savaş zamanı traktörleri zırhlı araca çevirdiklerini ve öyle Türk mücahitlere bu zırhlı araçlarla saldırdıklarını, imkânsızlıklar içinde Dr. Burhan Nalbantoğlu’nun Rumlardan kalan eski bir sigara fabrikasından nasıl hastane yapmaya çalıştığını öğreniyoruz. 1964-67 yılları arasında Dağ bölgesinde yaralı mücahitlerin doktorluğunu yapan Ayten Hanım, ayrıca bir melek gibi Kıbrıs Türk köylerine de yıllarca giderek halkına merhem olmuştur.
“Cephede Doktor, Başhekim ve Sancaktar (1967-1975) ” başlığındaki 4. Bölüm Kıbrıs tarihinin en zor yıllarıdır; ayrıca Kıbrıs Barış Harekâtı ile de yeni bir döneme girilen yılları kapsamaktadır. 1967-1970 yılları arasında İngiltere’de Anestezi uzmanlığı yapan Dr. Ayten Hanım 1970’te Ada’ya geri dönmüştür. Döndükten bir müddet sonra Limasol’de Başhekim olarak hizmetini sürdürür. Kıbrıs’ın Fenerbahçe’si olan Sarı Lacivert renkli ‘Doğan Türk Birliği Spor Kulübü’nün de başkanlığını yapmıştır. Ayrıca Ayten Hanım istihbarat eğitimi de almıştır.
Dr. Ayten Hanım Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Güney’de Limasol Başhekimi olarak halkı adına tüm zorluklara göğüs germiş, tüm zamanını Türk Cemaati için harcamıştır. Güney’de kalmak bir Türk için o tarihler çok zordur. Rum esareti altında Türk olmak zorken bir de doktorluk yaparak Türklere sahip çıkmıştır. Limasol Sancaktarı olarak vatan hizmetini ifa etmiştir. Ayten Hanım’ın ağzından güneyden kuzeyin kurtuluşunu öğreniyorsunuz. 1. Derece görgü tanıklarından Rumların Türk köylerine yaptıkları katliamları bir kez daha nefessiz kalarak dinliyorsunuz. Bu dönemde onlarca katledilmiş Türk’ü de bizzat defnedenlerdendir Dr. Ayten Hanım… 74-75 arası güneyde kalan Türkler için bitip tükenmek bilmeyen bir yıldır. Bu süre içinde güneyde kalan Türklerin sözcülüğünü yaparak sağ salim kuzeye geçmeleri için çaba harcamıştır.
5. ve son bölüm olan “20 Temmuz 1975 Tarihinde Kuzeye Geçiş ve Görevler” başlığı altında öğreniyoruz ki Sağlık Müdür Muavini, Bakanlık Uyum Komitesi gibi görevlerde hem güneyden gelen Türklerin hem de Türkiye’den takviye nüfus olarak gelen göçmenlerin sosyal, sıhhi ve kültürel uyumları için çabalayan Ayten hanım halkı için koruyucu sağlık hizmet faaliyetlerini yürüten sayılı bürokratlar arasındadır. 1982 yılından emekli olduğu 1991 yılına kadar Sağlık Bakanı Müsteşarı olarak görev yapmıştır.
Belgeseli teknik olarak da yorumlamak gerekirse belgeselde bahsedilen kişilerin yüzlerinin gösterilmesi, dönemin fotoğrafları ile yerleşim yerlerinin, şehir dokusunun ortaya konması ve Ada içerisindeki ulaşımın harita üzerinde seyirciye verilmesi konu bütünlüğü sağlamaktadır. Verilen efektler de dikkatin dağılmasını engellediği gibi seyirciyi akışta tutmaktadır. Toplam süresinin 9 saat olan 5 bölümlük bu belgesel filmin 1 saat 25 dakikalık özeti de vardır. Bölümlerin tamamını youtube’dan izleyebilirsiniz.
Ayten Salih Berkalp, idealist, kendisini her yönden yetiştirmiş, vatana ve millete hizmet etmiş, kardeşlerine kol kanat germiş, örnek alınacak bir şahsiyettir. Biz, Türkiye’de zaferin renginin sarı-lacivert olduğunu biliyorduk da Kıbrıs’ta da zaferin sarı-lacivert renklerini öğrendik. Her doktorun, her Fenerbahçelinin, her tarih meraklısının, kısaca her vatanseverin, her Türk gencinin izlemesini tavsiye ederim.