İngiltere Merkez Bankası (BoE) tarafından yayınlanan mali istikrar raporuna göre, ülke genelinde 4,4 milyon hane halkının üzerindeki finansal baskılar artacak.
Gelecek üç yıl içinde, Birleşik Krallık genelinde ev sahibi olanların yarısının mortgage ödemelerinin artacağı açıklandı.
Yaklaşık 420 bin hane halkının mortgage ödemelerinde ayda 500 pounda varan artışlarla karşı karşıya kalacağı belirtiliyor.
BoE’nin mali politika komitesi, ülke genelindeki borçluların yaklaşık yüzde 37’sinin, 2021’in ikinci yarısından önce mortgage faizlerini sabitlediği ve bu nedenle faizlerdeki artışlardan şimdiye kadar etkilenmediğini söylüyor.
Mortgage ödeyenlerin yaklaşık yüzde 31’inin (2,7 milyon hane halkı), 2027 yılından önce ilk kez yüzde 3’ün üzerinde faiz ödeyecekleri anlaşmalar yapmak zorunda kalması bekleniyor.
Yaklaşık 1,5 milyon hane halkının ise üç yıl önce faizler artmaya başladığından beri ikinci kez daha yüksek faizli anlaşmalar yapmak durumunda kalacağı tahmin ediliyor.
Bunun aylık ödemelerde ortalama olarak yüzde 22’lik, yani, 146 poundluk bir artış anlamına geleceği aktarıldı.
The Guardian’ın haberine göre, ülke geneline bakıldığında, gelecek üç yıl içinde, mortgage ödeyenlerin yüzde 50’sinin ödemelerinin artacağı, yüzde 23’ünün ödemelerinde bir değişiklik olmayacağı, yüzde 27’sininse ödemelerinin azalacağı görülüyor.
İngiltere Merkez Bankası, geçen ay taban faizini yüzde 4,75 seviyesine düşürmüştü. Habere göre, faizlerin düşmesi, hane halklarının üzerindeki baskıları uzun vadede azalacağına yönelik umutları arttırdı.
Buna rağmen, BoE tarafından yapılan açıklamalarda, daha yoksul olan hane halklarının durumunun daha kötüye gittiği belirtildi:
“Kiracılar ve düşük gelirli hane halkları üzerindeki baskılar devam ediyor. Düşük gelirli hanelerin birikim seviyeleri düştü ve ödemelerini yapamayan kiracıların sayısında da biraz artış var.”
BoE Başkanı Andrew Bailey de ayrı olarak yaptığı açıklamalarda, küresel ekonominin görünümüne yönelik belirsizliklerin arttığını söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Jeopolitik riskler yüksek seviyede olmaya devam ediyor ve biz büyük bir mali sektöre sahip açık bir ekonomi olduğumuz için, bu riskler özellikle de Birleşik Krallık’ın mali istikrarıyla bağlantılı.”