Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, son dönemlerde AB ve Türkiye arasında müzakerelerin bloke edilmesinin AB için büyük itibarsızlık olduğunu söyledi.
Haklı değil mi?
Business dünyasında "AB bir firma olsaydı" kim böylesine "kaypak, güvenilmez ve sözünde durmayan" işadamlarıyla iş yapardı?
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül "Rum Kesimi, AB’nin ilkelerini çiğneyerek katıldı. Şimdi bu yarım ülke, böyle "miserable" (zavallı) bir birliğe başkan olacak" derken 75 milyonu Türkiye'de ve 10 milyon kadarı ülke dışında yaşayan Türkiye'nin insanının hislerini dile getirdi.
Türkiye'nin AB üyeliğinin tek, tek ülke referandumları nedeniyle neredeyse hiç gerçekleşemeyeceğine inanan insanlarımızın sayısı her geçen gün artmakta!
Cumhurbaşkanı Gül haklı olarak eleştirmekte.
Rum Kesimi'ne bu derece "arka çıkan" ve "yüz veren" AB'ye nasıl güvensin insanlar?
Türkiye'nin AB yerine ABD, Rusya ve Çin gibi ülkelerle farklı ilişkilere girmesini talep eden insanların sesleri yükselmekte. Sokakta, kahvede, dernekte Türkiye'nin insanı ile sohbet eden "AB hakkında söylenenleri" duysa bu yazdıklarımı çok iyi anlayabilir.
Bu nedenle Türkiye Cumhurbaşkanı Gül "bize zavallı" dedi diyerek kızmaktan daha önemli olan "Türkleri anlamaktır" AB için.
AB pek parlak bir gidişata sahip değil.
AB ülkelerinin büyük bir çoğunluğu ekonomik kriz nedeniyle güçsüz düşmüş durumdalar.
AB için "olmazsa olmaz" olan ortak politikalar gerçekleştirilemiyor.
AB'nin Dış İşleri Bakanı "protoko müdürü" gibi toplantıdan toplantıya koşturmaktan başka bir şey yapamıyor.
AB'nin ordusu hala kurulamamış durumda ve kurulabileceğe de benzemiyor.
AB dünyadaki gelişmelere Libya hariç hep seyirci kalmaktan öteye gidemiyor.
AB'nin dünya kamuoyundaki eskiden oldukça övülen itibarından artık pek eser yok.
Bu listeyi uzatabiliriz.
İşte Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün dediğine değil aynaya bakması lazım AB'nin.
AB bu içinde bulunduğu durumdan ancak güçlü reformlar ve partnerlerle kurtulabilir.
Güçlü reformlar sayesinde Rum Kesimi gibi "yarım ülkelerin" dönem başkanlığı saçmalıklarına son verebilir.
Kend güçlü yönetim çekirdeğini yaratarak "ufak ve de kendine yararı olmayan güçsüz ülkelerin "AB'nin kaderiyle oynamalarına" engel olabilir.
Bunların yanı sıra AB çekirdeğini oluşturan Almanya, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerinin güçlü partner ihtiyacının adresi de ortada: Türkiye.
AB'nin çekirdeğini oluşturanlar aralarına Türkiye'yi katarak güçlerini ve itibarlarını arttırabilirler.
İşte o zaman "miserable" bir AB'den bahsedilmez.