MHP, Ülkü Ocakları derken
Balgat’ta iki merkez var; hatta üç... MHP Genel Merkezi, Ülkü Ocakları Genel Merkezi ve Türk Ocakları Genel Merkezi...
MHP Genel Merkezi bütün tartışmalardan arınmış olarak mahallî seçimlere hazırlanmalıdır.
Genel Merkez’in eski “gözde” si Deniz Bölükbaşı kaset mağdurlarından... Deniz Bey, durdu durdu, 4 Kasım kongresinin ardından yeni başkanlık divanı teşekkül ettikten sonra, “kaset düzeneği” içinde, yeni MHP yönetiminden kişilerin olabileceğini söyledi! Listeye baktım; göze çarpan iki yeni isim var: Celal Adan ve Sefa Şefkat Çetin... İkisi de genel başkan yardımcısı yapıldı. Celal Adan, Mehmet Ağar’ın DYP’sinde genel başkan yardımcısı idi, sonra MHP’ye geldi. (Ülkücülüğü 1967-68’lere dayanır.). Şefkat Çetin ise 10 yıldır, Balgat’tan bile uzak tutulurken 4 Kasım’a beş kala apar topar genel merkeze davet edildi, “Aman bizi kurtar!” dendi. 489 oya ve halk kesimimin ekseriyetine karşı 700 küsur oyla “taht” korununca, Şefkat Bey’de “keramet” vehmedilmiş olmalı ki koca MHP teşkilâtının onun “haşin” ellerine tevdisinde bir beis görülmedi!
MHP’nin 15 yıllık dönemini didik didik edeceğimi, artık kaç cilt çıkarsa yazacağımı bu köşede kayıt altına almıştım. Yakında birçok ili dolaşacağım, muhtemelen karşıma bu kasetler meselesi üzerine sorular ve yorumlar çıkacaktır. Genel Merkez sadece Deniz Bölükbaşı’nın “ima” sını değil, neden “kasetler” e yol açan bir laubaliliğe demeyeyim de her şey benden sorulur rehavetine izin verdi? Neden insanlara bulundukları mevkinin ağırlığı işlenmedi? Gevşekliğin, “en tepe” deki kişinin sevk ve idaresindeki zaafla bir ilgisi var mı?
Celal Adan’la görüşmüştüm. O, kendisini kasetlerin dışında görüyor. Öyleyse İma edilen Şefkat Çetin mi? Cevabını olduğu gibi buraya alacağım. İnsanlarımız adına yazdığımızı tekrar hatırlatmaya gerek var mı? Halkı yok sayarsak kendimizi yok sayarız!
***
Gazetemizin Ankara temsilcisi Ahmet Takan yazmasa haberimiz olmayacak... Cumartesi çıkan yazısının başlığı çok anlamlı: “ODTÜ, ülkücülere emanet edildi...” Meseleyi Ahmet Takan’ın köşesinde okumuşsunuzdur. Yine çok kısa anlatayım: Kıbrıs’ta Ülkü Ocakları, organize bir çalışmayla ODTÜ’nün adadaki kampüsünün bütün öğrenci konseyi temsilciliklerini aldı, hem de kahir ekseriyetle... Organizenin başında Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcı Alper Hasta varmış. (Darısı Ankara ODTÜ’nün başına!)
Sanırım Ahmet Takan’a gönderilecekken yanlışlıkla bana gönderilen bir e-postayı hak teslimi için buraya alıyorum:
“Sizin şu Devlet Bey’e muhalefetinizden dolayı anlamayacaksınız ama ben yine de anlatayım. Yazıda ismi geçen Alper Hasta, Devlet Bey’in onayı ile Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığına getirildi. Daha sonra Kıbrıs’a gönderildi. (Genel Merkez’e gelmeden önce Kıbrıs’ta okumuştu.) Çünkü orada yapılması gerekenler vardı ve yapılması gerekenleri yaptı.” (Mehmet Çetingürbüz)
Kıbrıs’ı böylece öğrendik... Ya Türkiye’deki üniversiteler? Hiçbir bilgimiz yok. Oldum olası, taa bizlerin dönemlerinden, muhtemelen Devlet Beylerin döneminden beri kitleleri bilgilendirme problemi vardır. Hastalık demek ki sarî!
Her üniversite için rapor var mı? Hangi terör örgütleri hangi legal kuruluşlarda kümelenmişler?
“İslâmcı” geçinenler yine onlarla mı hareket ediyorlar? İdareler yine onlara müsamaha gösteriyorlar mı?
***
Aslında bugün “millî aydınlar” üzerine iki mektubu verecektim. Yine Türk’ün adının silinmek istendiği şu zamanda Prof. Dr. Abdurrahman Küçük’ün kitaplarına dikkat çekecektim. (Abdurrahman Bey’in kitaplarını Ülkü Ocakları yönetimine özellikle hatırlatırım. Her bir kitap, her bir yazı birer seminer konusu!) Yer kalmadı. Sonra...
***
(Not: Yazım için, “Mevkii”, “tevdii” yazmanız gerekirdi, diyenler çıkar. Bilerek “ayın”ı attım!)