İSTANBUL (AA) - İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, "Onu (Adnan Menderes) ve iki arkadaşını bir seher vakti idam sehpasına çıkardılar. Oysa, Menderes ve dava arkadaşlarının şahsında mahkum edilen de dar ağacına çıkarılan da bizatihi milletimizin özgür iradesiydi." dedi.
Merhum Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idam edilişlerinin 63. yılı dolayısıyla Topkapı Anıt Mezar'da anma programı düzenlendi.
Programa Yerlikaya'nın yanı sıra AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer İleri, İstanbul Valisi Davut Gül, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe ile Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın aileleri katıldı.
Programda konuşan Yerlikaya, bugün düzenlenen törenin bir yastan, bir anmadan ibaret olmadığını söyledi.
Bugün merhum Adnan Menderes'in manevi huzurunda tüm darbe, ihanet ve kalkışmaları lanetlediklerini belirten Yerlikaya, "Bu hain saldırılar, milletimizin istiklal ve istikbaline, devletimizin bekasına kurulmuş pusulardı. Ülkemiz ne zaman muasır medeniyetler seviyesinin en üstüne çıkma idealine doğru ilerlese, seçilmiş hükümetlerimiz ne zaman necip milletimizle hemhal olsa, kirli ve karanlık odaklar hep harekete geçti ve piyonlarını sahneye sürdü." diye konuştu.
Yerlikaya, Menderes ve arkadaşlarının "Yeter söz milletin" dediğini hatırlatarak, "Evet, 'söz' gerçek sahibine bırakılacaktı. Bu amaçla yola çıkılmıştı. Bu yolda ülkemizin kalkınması ve refahı için büyük adımlar atılmış, birbirinden önemli ekonomik kalkınma hamleleri hayata geçirilmişti. Türkiye bir dönüşüme sahne oluyordu. 'Büyük ve Güçlü Türkiye' hayali adım adım gerçeğe dönüşüyordu. Milletle devleti birbirine yaklaştıran politikalar izleniyor, bu ülkeyi kendi tapulu malı gibi görmeye alışmış sözde imtiyazlı azınlıklar bu durumdan rahatsız oluyordu." ifadelerini kullandı.
Menderes Türkiye'sinde yeni bir hikaye yazıldığını vurgulayan Yerlikaya, şöyle devam etti:
"Peki sonra ne oldu? Tarihe kara bir leke olarak geçen 27 Mayıs darbesi yaşandı. Bu yükseliş hikayesinin en acı dolu, en yürek burkan günleri yaşanmaya başladı. Yassıada günleri… Başta 3. Cumhurbaşkanımız Sayın Celal Bayar ve nezaket timsali Başvekilimiz Adnan Menderes olmak üzere aralarından bakanların, milletvekillerinin, komutanların ve bürokratların olduğu 592 kişi 11 ay boyunca yargılandılar. Yaşananlar sadece demokrasi adına değil, adalet adına da insanlık adına da utanç vericiydi. Kalem kırılmıştı. Onu ve iki arkadaşını bir seher vakti idam sehpasına çıkardılar. Oysa, Menderes ve dava arkadaşlarının şahsında mahkum edilen de dar ağacına çıkarılan da bizatihi milletimizin özgür iradesiydi."
- "Türkiye Yüzyılı vizyonu, bu hedefe giden yolun en önemli kilometre taşıdır"
İçişleri Bakanı Yerlikaya, Adnan Menderes'in milletin gönlünün en müstesna yerinde yaşamaya ve yaşatılmaya devam ettiğini kaydetti.
Onun kalemini kıranların, hakkı ve hukuku hiçe sayanların tarihin çöplüğünde birer zalim olarak anıldığını dile getiren Yerlikaya, "Peki o hüzün adası, Yassıada... Yassıada 11 yıldır, Cumhurbaşkanı'mızın gösterdiği iradeyle artık Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak yaşıyor. Yaşatılan sadece Demokrasi ve Özgürlükler Adası değildir." dedi.
Yerlikaya, Adnan Menderes ve dava arkadaşlarının hayalini kurduğu büyük ve güçlü Türkiye hedefinin, son 23 yıldır Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, AK Parti tarafından yaşatılmaya, sürdürülmeye devam ettiğini vurgulayarak, "Türkiye Yüzyılı vizyonu, bu hedefe giden yolun en önemli kilometre taşıdır. Aziz milletimiz müsterih olsun, Demokrat Parti dönemindeki o kalkınma hikayesi kaldığı yerden devam ediyor. 27 Mayısların, 12 Eylüllerin hayallerini kuranlar, 15 Temmuz'da bir kez daha gördüler ki aziz milletimiz milli iradesine canı pahasına sahip çıkmaktadır, liderine sahip çıkmaktadır, vatanımızın istiklaline ve istikbaline sahip çıkmaktadır." diye konuştu.
- "Darbe tam 20 yıl boyunca zorla bayram olarak kutlatılmış"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer İleri de milletin iradesini ayaklar altına alan bir darbe ile olağan seçimlere kısa bir süre kala Demokrat Parti iktidarının silah zoruyla yönetimden indirildiğini belirtti.
10 yıl boyunca gece gündüz bu ülke için çalışan vatan ve millet sever kadroların zorbalıkla Yassıada'da hapsedildiğini vurgulayan İleri, "Düzmece bir mahkeme ile yargıladı ve bu yapı esasen darbe yoluyla esasen kendi ihlal etmiş olduğu anayasayı, büyüklerimizin ihlal ettiği iftirası ile onları çeşitli cezalara mahkum etti." dedi.
İleri, "Demokrat Parti iktidarları sürecinde, bugün olduğu gibi o günlerde de ana muhalefet partisi olan CHP, maalesef ortaya koyduğu yıkıcı nefret siyaseti ile memleketin kalkınma sürecine katkıda bulunmadığı gibi, darbe sürecine giden yolda ve hatta darbeyi takip eden yargılama sürecinde, menfi etki ortaya koymuş, hatta yönlendirici olmuştur." ifadelerini kullandı.
Ömer İleri, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Darbeye giden süreçte ise dünyada pek eşini görmediğimiz bu muhalefet siyasetinin görünümü çok daha vahim ve ibretliktir. Yine dönemin CHP genel başkanının, kendisini arayan darbeciye 'Memleket ve millet için hayırlı bir iş yaptınız. Büyük bir iş başardınız. Mutlu ve uğurlu olmasını dilerim. Başarınız için ben sizin emrinizdeyim.' dediğini biliyoruz. Demokrat Partiyi karalama çalışmaları ve bu siyasi iklim, darbe sonrasında dahi uzun süre devam etmiş, darbe tam 20 yıl boyunca zorla bayram olarak kutlatılmış. Demokrat Parti süreci ile ilgili kapatılan uçak fabrikalarından tutun topraklarından mahrum edilen köylülere kadar asılsız tezviratlara devam edilmiştir ve toplumda fay hatları maalesef derinleştirilmiştir."
- "Muradımız pek tabii olarak geçmişe yönelik hesaplaşmalar değildir"
Darbe ve darbeciliğin Türkiye'de artık tozlu raflara kalktığını vurgulayan İleri, 15 Temmuz hain darbe girişiminin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla kahramanca püskürtüldüğünü, millette artık darbeler ve darbeciler noktasında önemli bir hassasiyeti oluştuğunu ifade etti.
İleri, CHP yönetiminin 27 Mayıs sürecini, o günlerin CHP'sinin süreçte oynadığı rolü sorgulaması ve ileriye yönelik olarak çıkarımlar yapmasının önemli olduğunun altını çizerek, şunları söyledi:
"Burada muradımız pek tabii olarak geçmişe yönelik hesaplaşmalar değildir. Zira büyük ve güçlü Türkiye sevdasına düşenler olarak böyle bir lüksümüz olamaz. Ancak, geleceğe dair yeşerttiğimiz umutları sorumsuz siyaset ile soldurmaya çalışanların da yaptıklarını ve yapmadıklarını ortaya koymak durumundayız. CHP yönetiminin darbeleri kınamanın ki bunu da net olarak şu ana kadar göremedik, şehit kabirlerini ziyaret etmenin ötesine geçmesi ve özellikle 27 Mayıs sürecinde ortaya koydukları siyaset tarzlarının darbe süreçlerine ve toplumdaki yankı odalarına katkılarını görmeleri ve bunlarla yüzleşmeleri gerektiğini düşünüyorum. Ben inanıyorum ki geleceğin Türkiye'sinde, bu aziz milletin yönlendirmesi ile muhalefet gerçek anlamda bir muhalefet olmak, kimlik siyaseti yerine birlik siyasetini, kutuplaştırma siyaseti yerine bütünleştirme siyasetini, nefret siyaseti yerine sevgi siyasetini ön plana çıkarmak durumunda kalacaktır."
İstanbul Valisi Gül de bugünkü törenin devlet töreninden ziyade bir millet töreni olduğunu, çünkü ihtilalden sonra yıllarca bir bayram olarak kutlanan 27 Mayıs'ın milletin iradesiyle, milletin demokrasiye sahip çıkmasıyla birlikte artık bayram olmaktan çıktığını, şehitlerin anıldığı, şehitlere dua edildiği bir ortama dönüştüğünü kaydetti.
- "Umut ederim ülkemiz bir daha böyle acılar yaşamasın"
Eski Başbakan Adnan Menderes'in gelini Ümran Menderes ise 27 Mayıs 1960 ve 16-17 Eylül 1961 tarihlerinin, Türkiye'nin siyasi tarihinde kara bir leke olarak yer aldığını söyledi.
Yaşanan olaylardan ders çıkarılmadığını, darbeler ve darbe teşebbüslerin farklı tarihler arasında tekrarlandığını kaydeden Menderes, "Akıl alır gibi değil, 27 Mayıs yıllarca bayram olarak kutlanmıştır. Darbelerden medet umup, iktidar hayalleri kurmak hiçbir partiye yarar getirmeyeceği gibi ülkemize de büyük zarar vermektedir. Maalesef biz İstiklal Madalyası sahibi başvekilimizi, çok kıymetli dışişleri vekilimizi ve maliye vekilimizi astık. Umut ederim ülkemiz bir daha böyle acılar yaşamasın." diye konuştu.
Saygı duruşunda bulunulmasının ardından Kur'an-ı Kerim okunan programda, İl Müftüsü Prof. Dr. Safi Arpaguş tarafından Menderes ve yol arkadaşları için dua edildi.
Bakan Yerlikaya ve beraberindekiler, buradaki törenin ardından önce Adnan Menderes'in ailesinin kabirlerini, daha sonra da 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın anıt mezarını ziyaret edip çiçek bıraktı, dua etti.