EKONOMİ

Medipol Sağlık Grubundan akciğer kanserine ilişkin değerlendirme

- Medipol Acıbadem Bölge Hastanesi'nden Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Sarı: - "Özellikle sigara içen bireylerin, akciğer kanserinin erken evrelerini tespit etmek adına düzenli tarama programlarına katılmalarını şiddetle tavsiye ediyoruz"

İSTANBUL (AA) - Medipol Acıbadem Bölge Hastanesinden Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Sarı, akciğer kanserinin dünyada en sık görülen kanser türlerinin başında geldiğini bildirdi.

Medipol Sağlık Grubundan yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Sarı, akciğer kanserinin, sık görülen ve kansere bağlı ölümlerin başlıca nedenlerinden biri olarak Türkiye'de ciddi bir halk sağlığı sorunu oluşturduğunu belirtti.

Sarı, hastalığın erken evrede tespit edilmesinin tedavi sürecinde belirleyici bir rol oynadığını ve akciğer kanseri riskini artıran en önemli etkenin sigara kullanımı olduğunu vurgulayarak, sigara içen bireylerin tarama programlarına düzenli olarak katılmasının hayati önem taşıdığına dikkati çekti.

Tedavi yöntemlerine de değinen Sarı, erken evrede tespit edilen hastaların cerrahi müdahale ile tedavi edilebildiğini, ileri evrelerde ise hastalığı kontrol altına almak için farklı yöntemlerin uygulandığını ifade etti.

Sarı, sigara içmenin, bu kanser türündeki en büyük risk faktörlerinden biri olduğunu aktararak, şunları kaydetti:

"Sigara kullanmamak, akciğer kanserinden korunmak için en önemli faktörlerden biridir. Özellikle sigara içen bireylerin, akciğer kanserinin erken evrelerini tespit etmek adına düzenli tarama programlarına katılmalarını şiddetle tavsiye ediyoruz. Uluslararası tedavi kılavuzlarına göre, 50 yaşın üzerinde ve en az 20 paket yıl sigara içmiş bireylerin yıllık olarak düşük doz akciğer tomografisi ile tarama yaptırması gerektiği belirtiliyor. 20 paket yıl kavramını açıklamak gerekirse, kişinin günde içtiği sigara paket sayısı ile içtiği yıl sayısının çarpımıdır. Birey günde 1 paket sigara içiyorsa ve 20 yıldır sigara içiyorsa, bu 20 paket yıl anlamına gelir."

Akciğer kanseri tanısının genellikle öksürük, kanlı balgam, nefes darlığı gibi şikayetlerle başladığını kaydeden Sarı, "Bu şikayetler sonrası yapılan tetkikler sonucunda akciğerlerde bir lezyon görülmesi durumunda, hastaya bronkoskopi eşliğinde veya dışarıdan bir iğneyle biyopsi alınarak tanı konur. Tanıdan sonra hastanın evrelemesi yapılır ve tedavi süreci buna göre belirlenir. Erken evre akciğer kanserinde, hastalığı tamamen yok etmek amacıyla cerrahi müdahale yapılabilirken, ileri evrelerde tedavi daha çok hastalığın kontrol altına alınması ve hastanın yaşam süresinin uzatılması hedeflenir." açıklamasında bulundu.

Sarı, akciğer kanserinin tedavisinde kullanılan yöntemlerin, hastalığın evresine göre değişiklik gösterdiğini ve erken evrelerde cerrahi müdahale, ardından patolojik evreye göre kemoterapi, radyoterapi veya akıllı ilaçlar gibi tedavi yöntemlerinin uygulanabildiğini aktardı.

Cerrahi müdahalenin, bazı hastalar için uygun olmayabildiğini ve bu durumda kemoradyoterapi, yöntemin tercih edilebileceğini ifade eden Sarı, "Dördüncü evre akciğer kanserinde ise tedavi, genellikle tıbbi onkolojinin yönetiminde yürütülür. Burada amaç, hastalığı kontrol altında tutmak, yaşadığı şikayetleri azaltmak ve yaşam süresini uzatmaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Sarı, dördüncü evre hastalarda tedavi seçeneklerinden birinin de akıllı ilaçlar ve immünoterapiler olduğunu belirterek, "Akıllı ilaçlar, tümörün genetik yapısına göre geliştirilmiş tedavi yöntemleridir ve tedaviye başlanmadan önce tümörün genetik yapısının incelenmesi önemlidir. Akıllı ilaç tedavileri, immünoterapilerle birleşerek hastaların yaşam kalitesini artırmak ve yaşam sürelerini uzatmak için kullanılır. Kemoterapi ile birlikte veya tek başına uygulanabilen immünoterapiler, kanserin ilerlemesini durdurma ve şikayetleri hafifletme amacını taşır." ifadelerini kullandı.

Akciğer kanserinin tedavisinde, birden fazla branşın bir arada çalışmasının büyük önem taşıdığına değinen Sarı, göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisi, radyoloji, nükleer tıp, patoloji, radyasyon onkoloji ve tıbbi onkoloji gibi birimlerin işbirliği ile yapılan tedavi süreçlerinin, hastaların doğru şekilde değerlendirilmelerini sağlayacağını kaydetti.