EKONOMİ

Medicana International İstanbul Hastanesinden meme kanserine ilişkin değerlendirme

- Medicana International İstanbul Hastanesi Medikal Onkoloji Bölümünden Prof. Dr. Deniz Arslan: - "Gelişen tıbbi cihaz teknolojileri, genetik ve patolojik testler, ilaç sektöründe son yıllarda bulunan hedefe yönelik ajanlar, artık kanser tedavisinin daha hassas ve kişiye özel yapılmasını sağlıyor"

İSTANBUL (AA) - Medicana International İstanbul Hastanesi Medikal Onkoloji Bölümünden Prof. Dr. Deniz Arslan, mamografi ve meme ultrasonu gibi basit tarama yöntemleriyle erken teşhisin kolayca yapılabildiğini belirterek, erken teşhisle meme kanserine bağlı yaşam kaybının yüzde 20 azaltılabildiğini bildirdi.

Hastaneden yapılan açıklamaya göre, kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanseri, erken evrede teşhis edildiğinde yüzde 99'a varan oranla tedavi edilebiliyor.

Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Deniz Arslan, önemli bir halk sağlığı sorunu olan meme kanserinin tanı ve tedavisinde önemli gelişmeler kaydedildiğini anlattı.

Arslan, "Kanserin yaklaşık 200 çeşidi mevcuttur ve her birinin tedavi şekilleri farklılık gösterir. Günümüzde ayrıca aynı kanser türlerinin tedavileri de kişiye özel olarak yapılmaktadır. Gelişen tıbbi cihaz teknolojileri, genetik ve patolojik testler, ilaç sektöründe son yıllarda bulunan hedefe yönelik ajanlar, artık kanser tedavisinin daha hassas ve kişiye özel yapılmasını sağlıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Arslan, kişiselleştirilmiş meme kanseri tedavisini tanımlayarak, "Hastanın yaşı, menopoz ve ek hastalık durumu, aile kanser geçmişi, kan değerleri, organ fonksiyonları, yapılan radyolojik testlerin bulguları, klinik muayenedeki durumu, hastanın tercihi, tümörün patoloji raporu ve genetik analiz sonuçları değerlendirilerek özgün bir tedavi yapılmasını öngören yöntemdir. Bu yaklaşım hem tedaviden elde edilen başarılı sonuçların artmasını, hem de daha az yan etkiye yol açılmasını ve yaşam beklentisinin artmasını sağlar.” açıklamalarında bulundu.

Meme kanserinin tek bir hastalık olmadığına değinen Arslan, tümör dokusundan elde edilen örneklerin özel boyamalarla patolojik incelemesi sonrasında alt tipinin ortaya konulmasının ve hormona duyarlı veya akıllı ilaca uygun olup olmamasının en öncelikli yapılması gereken işlem olduğunun altını çizdi.

Arslan, "Tanı sonrası hastalığın bölgesel mi yoksa başka organlara sirayetinin olup olmadığını belirlemek amacıyla evreleme denilen işlem için nükleer tıp ya da radyolojik birtakım görüntüleme yöntemleri yapılmalıdır." ifadelerini kullandı.

Erken evre meme kanserlerinin çoğunlukla cerrahi, koruyucu kemoterapi/akıllı ilaç, radyoterapi ve hormonal tedavi ile tedavi edilebildiğine dikkati çeken Arslan, şunları kaydetti:

"İleri evre meme kanserinde ise çoğunlukla cerrahi uygulanmamaktadır. Yapılan patolojik / genetik analizlerde homonal tedaviler, kemoterapi/akıllı ilaç /antikor ilaç konjugatları/immunoterapi, palyatif radyoterapi, nükleer tıp tedavileri uygulanabilmektedir. Bu tedavilerin uygunluğu ve sıralaması tedaviyi üstlenen hekimler tarafından kararlaştırılır, böylece kişiye özel tedavilerle başarı şansı artmış olur."