Uzun zamandır sessizliğini sürdüren görüşmeler trafiği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bitiminde süratle başladı. Hem de büyük bir sürpriz ve tüyler ürperten bir açıklama ile. Bu açıklamayı Kıbrıs Türk tarafı veya Türkiye Hükümeti yapmış olsaydı, çok büyük olasılıkla açıklamanın akabinde uluslararası tüm üyelikleri askıya alınır, ikinci bir karara kadar ekonomik ve siyasi yaptırımlar için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve Avrupa Birliği Konseyi hemen toplantıya çağrılırdı. Belki bazı büyükelçiler fikir teatisi için birsüre ülkelerine geri çağrılırdı.
Yukarıdaki satırlarda hiçbir abartı yok veya tiyatral cümleler topluluğu değil. 1963 yılından bugüne Kıbrıslı Türkler yukarıdaki sıkıntıları devamlı yaşayarak hayatta ve ayakta kalmaya çalıştı. Bu sıkıntılar BM ve AB tehditleri, azarlamaları, tüm uyuşmazlığın ve uyumsuzluğun sebebi Kıbrıslı Türklermiş gibi yaratılmaya çalışılan algı ve niceleri. Yıllar süren sıkıntılar arasında bu günlere gelindi. Bu olaylara sebebiyet veren yan komşumuz Kıbrıslı Rumların yönetim kadrosu ise ekonomik sıkıntılarını aşabilmek için, bulmayı umdukları ve süratle çıkararak pazara sunabileceklerinin hayali ile yaşadıkları petrol ve doğal gaz sevdası ile yeni görüşme turlarına hazırlanıyorlar.
Tüm dünyada hayret uyandırması gereken bir konu olduğu halde nasıl olduysa hiçkimsenin dikkate almadığı ve ilgi göstermediği bir durum oluştu. Sağırlar diyaloğu bile daha çok ilgi çektiği halde bu konu yok oldu, boşlukta kayboldu.
Geçtiğimiz hafta Sayın Anastasiadis Kıbrıslı Türklere ve yeni seçilen Sayın Cumhurbaşkanına güven artırıcı önlemler paketi adı altında ve kabul edilmesi şartıyla uygulanacaklar listesini okurken birden bire “1974 yılında Beşparmak Dağlarında 28 noktada döşediğimiz mayınların haritasını vermek isterim” cümlesini söyleyince zaman durdu.
Sene 2015 ve aradan geçen yıllar içerisinde pekçoğumuz Beşparmak Dağlarında gezdi, oynadı, piknik yaptı. Neredeyse iki nesil bu özgür yeşil dağlarda dört mevsimi yaşayarak yetişti. Uzun yıllar önce bu alanlarda oynayan çocuklardan hayatını kaybedenler olmuştu. Bu kayıpların sebebi Sayın Anastasiadis’in bahsettiği mayınlarsa bunun vebalini kim ödeyebilir. Ortak bir Federal Devlet kurmak için görüştüğümüz komşumuz, yıllardır bu kötülüğü bize nasıl reva gördü. Belki de cevaplanması gereken soru budur. Şimdi vicdanı rahatsız oldu da bir fırsat olarak gördüğü Cumhurbaşkanlığı seçiminin hemen ardından bu ağır vicdani yükten kurtulmak için mi konuyu gündeme getirdi.
Bu konu ciddiye alınmalı ve Kıbrıslı Türkler tarafından uluslararası platformlarda işlenmelidir. “Kıbrıslı Rumların Lideri bölgemizdeki mayın tarlalarından bahsediyor” gerçekten inanması güç bir durum.
Kıbrıs Türk tarafından hiç ses yok!