Mahlukata hizmet etmek…

Ağustos ayının ilk haftası. Sıcak bir yaz günü. İkindi vakti. Akşama bir iki saat var. Değerli dostum, gazeteci yazar Mustafa Balkan’dan: “Bugün, saat 20.00’de Kılcı Nuri Efendi’nin bahçesinde Aşure yemeğine davetlisiniz. Birlik, beraberlik, kardeşlik ve bereket günü olan Aşure Günümüz kutlu olsun” mesajı geliyor. Hemen aklıma, elli küsur yıldır devam eden ve artık bir Ehli Beyt’e olan bağlılık ve muhabbet geleneği halini alan, Aşure geleneğinin bu yıl da icra edildiği geliyor.

Oysa, küresel ölçekte gönüllere dokunan, Kılcı Nuri Efendi, 1998 yılında dar-ı bekaya irtihal etmişti. Ancak, Kılcı Nuri Efendi Vakfı, aynı faaliyetleri devam ettiriyor. Yani, Muharrem ayının 10’uncu günü, aynı zamanda, Hz. Hüseyin efendimizin şehadet şerbetini içtiği gün olan aşure geleneği devam ettiriliyor. Çok büyük kazanlarda pişirilen aşure çorbası, dualar eşliğinde misafirlere ikram edildiği gibi, evlere de servis yapılıyor.

Kılcı Nuri Efendi ile ilgili birkaç hatırama değinirken, kendilerinin kimliği hakkında kısaca bilgi sunmak istiyorum.

Seksenli yılların sonu, yine bir yaz günü, değerli ağabeyimiz merhum Muzaffer Onüçyıldız ile birlikte, gece saat 23.30 sularında, Meram Yeni yolda, aracımızla yavaş yavaş ilerliyoruz. Bir ara yan sokağa girdik. Sokak zifiri karanlık. Bu sokakta, Avrupalı veya Amerikalı oldukları her hallerinden belli olan kadın ve erkeklerle karşılaştık. Önce şaşırdık. Muzaffer abi hemen, ‘Bu grup, Kılcı Nuri Efendi’nin evinden geliyor’ dedi. Aynı sokakta, bahçeli bir evin önünde durduk. Kapıyı hafifçe tıkladık. Kapıyı orta yaşlı ve güler yüzlü birisi açtı. ‘Buyurun’ deyince, Muzaffer abi, ‘Hacı Nuri Baba biz geldik, sokakta bir grup yabancı gördük’ dedi. İçeri buyur edildik. Gecenin ilerleyen saatinde, kuyu suyunda bekletilen bir karpuz getirildi ve kesildi, buz gibiydi. Kısa bir ilahi, türkü, şiir sohbeti oldu. Ben neyle karşılaştığımı anlamaya çalışıyorum bu arada. Muzaffer Onüçyıldız ile Kılcı Nuri Efendi’nin daha öncelere dayanan bir dostlukları olduğu, sohbetlerinden ve birbirlerine hitabetlerinden belliydi. Benim için, unutulmaz bir gece anısıydı bu ziyaret.

Ramazan’ın kasım ve aralık aylarına denk geldiği yıllardı. Amsterdam Türkevi Derneği’nin verdiği iftar programına, Hollandalılar da katılmışlardı. Programa, daha önce görmediğimiz, üç Hollandalı bayan ve bir erkek katılmıştı. İftar devamında, Leiden Üniversitesi’nden bir doktora öğrencisi, Hollanda’daki Müslüman gençlerin konumuyla ilgili bir sunum yapmıştı. Program sonrası, sohbet ve tanışma devam etti. Programa yeni katılan grupla tanıştık. Konyalı olduğumu söyleyince, sohbet Konya üzerinde yoğunlaştı. Bir ara, nasıl olduysa, Kılcı Nuri Efendi’nin adını zikrettim. Grubun içinden bir bayan, Kılcı Nuri Efendi adını duyunca öyle bir nara attı ki, dernekte bulunan herkes şaşırdı. Hollandalı bayanın bu hareketine bir mana veremedik. Ancak, sohbetin sonunda anladık ki, Konyalı Kılcı Nuri efendi, bizim iftara katılan Hollandalıların gönüllerine girmişti. Bu da, benim Kılcı Nuri efendi hakkında, unutamadığım anılarım arasında yer aldı.

Gelelim, bu yıl yapılan Aşure programına. Mustafa Balkan ile, Kılcı Nuri Efendi’nin evinin yakınındaki Kasım Halife Camii’nde, akşam namazında buluştuk. Sonra, yıllar önce gece girdiğimiz o sokağa yeniden girince, onlarca aracın park yaptığını, programa katılımın yoğun olduğunu gördük. Bahçeli evin avlusuna girince, ‘Kılcı Nuri Efendi Vakfı, Bizim Görevimiz Mahlukata Hizmettir…’ ibareleri ve Kılcı Nuri Efendinin bir portre resminin yer aldığı, banner ile karşılaştık. Bahçede, dönüşümlü olarak sofraya oturduk. Konya etli pilavı ve aşure tatlısı ikram edildi. Dualar yapıldı. Tasavvuf musikisi eşliğinde, Ehli Beyt muhabbeti başladı.

Kılcı Nuri Efendi’yi tanımaya gelince… İşin içinde gönül olunca, çok zorlandığınızı hissedersiniz. Hangi kelimeyi kullanırsanız kullanın, eksik kalır. Biz yine de, 2018 yılında Konya Aydınlar Ocağı’nın bir anma toplantısından iktibas yaparak, Kılcı Nuri Efendiyi tanımaya gayret edelim: “Konya’mızın yetiştirdiği bir gönül eridir. Mahlûkata hizmetle memuruz emri gereği, her alanda iyilik yapan, ömrünü halka hizmete adayan, fakir ve muhtaçları daima kollayan, Kılcı Nuri efendi, vefatına kadar 45 yıl aşure geleneğini devam ettirerek, bir Ehli Beyt muhabbeti sembolü olmuştur. Yurtiçi ve yurtdışından birçok insanın, sohbetiyle irşada erdiği, yaşadığı hal üzere örnek bir şahsiyet olan, nadide insan; Hacı M. Nuri Efendi, 19 Ekim 1998 tarihinde dar-ı bekaya irtihal etmiştir.”

Cümle yaratılmışlara hizmet etmek ne güzel. Konya’nın bir gönül eri olan Kılcı Nuri Efendi ve Konya’nın çilekeş delikanlısı Muzaffer Onüçyıldız’ın ruhları şad olsun.

Veyis Güngör
15 Ağustos 2022