Mahkeme neden çağırmıyor?



Çağrının muhatabı eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ile eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’dır.

Balyoz iddianamesi yapılacak darbeyi Yalman’ın önlediğini yazıyor.

Yargılama süreci, gerçeğin netleşmesinden çok kafaların karışmasına sebep oldu.

Emekli Orgeneral Yalman’ın ve eski Genelkurmay Başkanı Özkök’ün ifadelerine başvurmak gerçeğe ulaşmanın şartı haline gelmiş bulunuyor.

Mahkeme düne kadar bu çağrıları dikkate almadığı gibi niçin böyle davrandığını da açıklamadı.

Dava bir kavşağa gelmiştir.

Salt hukukun mu, yoksa siyasetin mi belirlediği bir sona varılacak; yakında göreceğiz.

Ama adalet bekleyenler yargıya güvenmiyorlar.

Mahkemenin kendilerini aklayacak delil ve ifadelere itibar etmediğini, peşin verilmiş hükmün bozulmaması için direndiğini düşünüyorlar.

Emekli Koramiral Atilla Kıyat katıldığı bir TV söyleşisinde Özkök ve Yalman’ın tanıklık yapmaları çağrısını doğrudan kendilerine yöneltti.

Sanıkların tüm ısrarına rağmen mahkemenin çağırmadığı iki eski komutanın kendi istekleriyle tanıklık yapmaya hazır olduklarını mahkemeye bildirmelerini talep etti.

Elbette bunu yaparlarsa adalete hizmet ederler.

Ama bu ihtiyacı asıl mahkeme heyetinin duyması ve karar oluşturması gerekiyor.

Savunma hakkının kutsallığına saygısını mahkeme göstermelidir.

Verilecek olan hükmün “eksik soruşturma” veya “delillerin toplanmaması” sebebiyle Yargıtay’dan geri dönmesi rezalet olur.

Kilit soru şu:

“Balyoz” darbe planı mıydı yoksa plan tatbikatı mıydı?

Gerçek, iki eski komutandadır; mahkeme istesin, alsın!


O ışık sönmez

Suriye politikasını yeniden düzenlemek gerekebilir.

İşler Ankara’nın tahmin ettiği rotada gitmiyor. Diktatör kontrolü tekrar ele geçirme yönünde mesafe alıyor.

ABD Başkanı Obama seçim yılında savaş macerası istemiyor. ABD’nin olmadığı yerde NATO da olmaz.

Başbakan Erdoğan’ın Tahran’a ulaştığı saatlerde İran televizyonuna konuşan Amerikalı yazar ve tarihçi Griffin Tarpley, bir Amerikan komplosundan söz etti.

Amerikalı yazara göre Suriye’deki son durum ABD için yenilgi anlamına geliyor. Obama yenilgiyi dengelemek için Türkiye ile Suriye’yi karşı karşıya getirmektedir.

Tarpley’in, Suriye’deki ölü sayısını şişirerek Türkiye’nin müdahaleye kışkırtılacağını belirttikten sonra yaptığı şu yorum ibret vericidir:

“Müdahale Türkiye için ulusal bir intihar olur. Atatürk bunu biliyordu. Kürt ve Türk liderler Atatürk’ü küçümsüyor. Eğer onun bilgeliğini takip etselerdi bu durumda olmayacaklardı. Geri adım atmaları gerekiyor.”

Ders olsun Atatürk’ün ışığını söndürmek isteyenlere.

Bakın, ortalık biraz kararınca dışardan bile yetişiyor!

(VATAN)