Luther'in tezleri 500 yaşında

Avrupa’nın tarihinde 16. Yüzyıl dinsel bir reform çağı olarak nitelenir. Çünkü daha önce Katolik ve Ortodoks olarak ikiye ayrılan Hristiyan dünyası, bu kez Martin Luther öncülüğünde yeni bir ayrışma yaşar…  Bunun sonucunda Hıristiyanlıkta ikinci büyük mezhep olan “Protestanlık” doğar. O çağda Hıristiyanlıkta gerçekleşen bu değişim  “Reformasyon” olarak adlandırır. Bu büyük değişim, Almanya’da küçük bir kent olan Wittenberg  Üniversitesi teoloji kürsüsünde genç bir keşiş olan Martin Luther’in (1483–1546) etkisiyle alevlenen teolojik bir tartışma olarak başlar.

Martin Luther 1483 yılının Kasım ayında Almanya’nın Eisleben kentinde Katolik bir ailenin çocuğu olarak doğar. Bakır madenlerinde çalışan babası zamanla zengin olur, böylece Martin’in iyi bir öğrenim görmesini sağlar. Martin, 1501’de Erfurt Üniversitesi’ne girer.  İncil’i ilk kez o üniversitenin kütüphanesinde okur.

Luther 22 yaşındayken Erfurt’taki manastıra girerek Augustinus tarikatına katılır. Daha sonra, Wittenberg Üniversitesi’ne girip ilahiyat doktorası alır. Luther,  Tanrı’nın günahkarlar hakkındaki görüşü için İncil’i inceler. Tanrı’nın lütfunun hak edilemeyeceğini ama bu lütfun ancak Tanrı’nın iman edenlere karşılıksız bir bağışı olduğuna karar verir.  Martin Luther, Katolik Kilisesi'nin başta günah çıkarma ve ölümden sonra cennete gitme belgesi anlamına gelen “endüljans” satışı olmak üzere çeşitli zorlayıcı uygulamalarına karşı çıkar.

Luther endüljans satışı nedeniyle çok öfkelidir. Tanrı’yla pazarlık edilemeyeceğini söyler. 1517 sonbaharında, kiliseyi parasal ve dinsel yönden yolsuzlukla suçlayan “Endüljansın Kuvvetine Dair Tezler” adıyla ünlü 95 tezini yazar. (Latince : Disputatio pro declaratione virtutis indulgentiarum) Başkaldırmak değil, reformu teşvik etmek isteyen Luther, 500 yıl önce 31 Ekim 1517’de Katolik Kilisesi'ne karşı hazırladığı 95 maddeden oluşan tezini bir bildiriyle halka açıklar. Bu tezler, “Reformasyon”u başlatır. Bu yüzden 1517 yılı Reform hareketinin başlangıcı olarak kabul edilir.

Bir efsaneye göre de bu tezlerin yazılı olduğu kağıtları Wittenberg'deki Saray Kilisesi’nin kapısına çiviler. Reformasyon, Avrupa tarihinde en derin izler bırakan olaylardan biridir. Bu nedenle 2017 yılında 500. yıldönümü vesilesiyle Reformasyon’un etkileri ve kurucusu tartışılacak. Aslında Alman Protestan Kiliseleri (EKD) ve Alman hükümeti  2008 yılından başlayarak on yıl süren bir “Reformasyon On Yılı” başlattı ve her yıl farklı konuları ele alındı. Böylece Reformasyon’un kapsamlı içeriğini çok yönlü bir şekilde değerlendirerek 500. yıldönümü kutlamalarına da hazırlanmış oldu.

Kiliseden yakınan tabiiki sadece Luther değildi. Örneğin Luther’in çağdaşları Rotterdamlı Erasmus ve İngiliz Tyndale de reform için çalışıyorlardı. Ama Almanya’da Johannes Gutenberg’in baskı makinesini icadı sayesinde, Luther’in sesi diğer reformcuların seslerinden daha yüksek çıkmaya ve daha uzaklardan duyulmaya başlar. Luther’in 95 tezi basılıp dağıtılır. Kilisede reform konusu artık yerel bir konu olmaktan çıkıp, geniş çapta tartışılan bir konu haline gelir ve Luther Almanya’nın en ünlü kişisi olur.

1520 yılında “Alman Ulusunun Hıristiyan Soylularına Bir Sesleniş”,  “Kilisenin Babil Tutsaklığı” ve “Bir Hıristiyanın Özgürlüğü Üzerine” isimli üç manifesto yayınlayan Luther, kiliseye karşı savaş açar. 15 Haziran 1520’de Papa 10. Leo Martin Luther’e 60 gün içinde 95 maddeli tezinden vazgeçtiğini bildirmezse aforoz edileceğini bildiren “Exsurge Domine” isimli bir ferman gönderir. Ancak Luther, bu papalık fermanını herkesin gözü önünde yakınca 3 Ocak 1521’de “Decet Romanum Pontificem” isimli bildiri ile aforoz edilir. Luther itiraz edince, Worms İmparatorluk Meclisi’ne çağrılır.  Luther’in 1521 yılının Nisan ayında, Wittenberg’den Worms’a kadar 15 gün süren yolculuğu bir zafer geçidine dönüşür. Luther, Worms’da imparatorun, prenslerin ve papalık elçisinin karşısına çıkar ve hatalı olduğu İncil’den gösterilmedikçe sözünü geri almayacağını söyler.  Suçlu bulunur.  Hem aforoz edilip hem de suçlu bulunan Luther’in yaşamı tehlikeye girer.

Saksonya Dükü III. Frederick, Luther’e kol kanat gerer ve Wittenberg’e dönerken kaçırılmış gibi gösterilir. Gözden uzak Wartburg Şatosu’na götürülen Luther orada sakal bırakıp Junker Jörg adında bir şövalye kimliğine bürünür. Luther, on ay boyunca, Wartburg Şatosu’nda yaşar. Burada gizlendiği süre içinde Yeni Ahit'i on haftada herkesin anlayabileceği bir Almanca'ya çevirir. Yeteneğiyle  sıradan insanların da anlayabildiği bir kitap ortaya çıkarır. Luther’in tercümesi sonradan Almanya’da kabul edilen standart yazı diline dayanak olur.

Martin Luther 1525’te, eski bir rahibe olan Katharina von Bora’yla evlenir. Eltı çocuğu olur. Yetenekli bir yazar olan Luther'in 70 cildi aşan yapıtları Hıristiyanlık öğretisine açıklık getirir. Yeni Ahit' ten sonra Eski Ahit'i de 1534'te Almanca'ya çevirir. Arkadaşları, bilginler, konukları Luther’in düşüncelerini not etmek için ellerinde kağıt kalemle peşinde dolaşırlar. Bu notlar Luthers Tischreden (Luther’in Masabaşı Konuşmaları) adı altında derlenir. Bu derleme İncil’den sonra Alman dilinde en fazla satılan dinsel yayındır.

Reformasyon’un Alman, Avrupa tarihinin en sarsıcı olaylarından biri olduğu tartışılmaz. Almanya ve Avrupa genelinde teolojik, tarihi, ve siyasi derin izler bırakır. Papanın Almanya'daki etkinliğinden ve para isteklerinden hoşnut olmayan bazı Alman prensleri Luther'i destekler. Reform'u benimseyen derebeylikler kendi kiliselerini kurar. Ama 1524-25 arasında Karaormanlar'ın güneyindeki köylüler Luther'in öğretisinden esinlenerek "Hıristiyanlar'a özgürlük" çağrısıyla toprağa kavuşmak için manastırlara ve derebeylerinin malikanelerine saldırır. Ancak, Luther bu eylemlere karşı çıkar. Köylü ayaklanması kanlı bir şekilde bastırılır. Köylülerin Luther'e olan güveni sarsılır.

Bu yüzden Protestanlık tüm Almanya'da benimsenmez. Luther'in son yıllarında kendi yandaşları arasında çıkan tartışmalar, onun ölümünden sonra da sürer. Katolikler ile Protestanlar iki düşman gruba ayrılır. Luther öldüğünde iki taraf arasında başlayan iç savaş, 25 Eylül 1555'te Augsburg Barışı imzalanıncaya kadar sürer. Buna göre; Protestanlık mezhebi ve kilisesi kesin olarak kabul edilir. Alman imparatoru Şarlken, Luther’i ve taraftarlarını 1529’da protesto ettiği için Almanya’da yeni oluşan bu mezhebe Protestanlık denir. 

Almanya'da başlayan Reform hareketleri İngiltere, Fransa, İsveç, Norveç ve Danimarka gibi ülkelere de yayılmıştır. Luther 1546 yılında Eisleben’de ölür. Onun başlattığı reform hareketi Avrupa’da Katolikliğin bölünmesine yol açar. Yeni kiliseler ortaya çıkar. Almanya, Avusturya ve İskandinavya’da Lutherci kilise, İsviçre, Fransa, Hollanda ve İskoçya’da Presbiteryen kilise, İngiltere ve onun etkisi olan ülkelerde ise Anglikan kiliseleri doğar.

Luther’in tezleri

Martin Luther’in gerek 95 tezinde gerekse diğer eserlerinde diğer eserlerinde Katolik Kilisesi’ne karşı geliştirdiği eleştiriler üç ana başlık altında toplanabilir. Siyasal düşünceler tarihi uzmanların yazılarından bu ana başlıklar genel olarak şöyle özetlenebilir.


a) Kilise’nin dünyevi meseleler üzerinde otoritesinin olduğu şeklindeki doktrine karşı çıkar. Luther’e göre bir piskopos her biri eşit otoriteye sahip olan inananlardan oluşan insanları temsil etme yetkisi ile sınırlıdır. Piskopos, (Papa da bir piskopostur) temsil ettiği inananlardan daha üstün değildir. Vaftiz edilmiş tüm inananlar Kilise’nin üyesidirler. Kral da eşit bir inanan olarak Kilisenin üyesidir.

b)  Luther, Papa’nın Kilise ile özdeşleştirilmesine ve İncil’i yorumlamadaki yanılmaz tek otorite olması iddiasına eleştiriler getirir. Nitekim 1519’da Profesör Eck ile Leipzig’te katıldığı bir açık oturumda “Papa’nın yanı sıra,

Kilise ileri gelenlerinin tümü ve Kiliseyi yöneten Genel Konsey de yanılabilir”

düşüncesini ileri sürer. 

Luther, tek otorite kaynağı Kutsal Yazılar’ı gösterir. Luther’e göre, İncil’i okuyup anlamak ve yorumlamak her Hıristiyan’ın yapabileceği bir şeydir. Hiçbir okuma biçimi zorunlu olarak diğerlerinden daha üstün değildir. Buna Papa’nın okuma/yorum biçimi de dahildir

c) Luther’in Katolik Kilisesine yönelik üçüncü eleştirisi sadece Papa’nın dini

doktrinlerle ilgili görüş alışverişinde bulunmak üzere konseyler toplayabileceği düşüncesi ile ilgilidir. Luther’e göre, Kilise tüm inananlardan oluşur ve tüm inananlar anlaşmazlıklara düştükleri dini meseleleri çözüme kavuşturmak adına konseyler oluşturabilirler.

Evangelio

Almanya’da yaşayan yazar Feridun Zaimoğlu’nun “Evangelio” isimli eseri bu ay (9 Mart’tan itibaren) kitapçılarda yerini aldı. 21 yıl önce “Kanak Sprak” ile edebiyat dünyasına adım atan Zaimoğlu, bugüne kadar “German Amok”, “Leyla” “Koppstoff”, “Liebesmal/Scharlachrot” gibi değişik eserlerinden sonra en son geçen yıl “Siebentürmeviertel” (Yedikule Mahallesi) isimli romanıyla büyük yankı uyandırmıştı. Zaimoğlu, “Luther’in 500. Yılı” nedeniyle yazdığı yeni eserinde Luther’in Wartburg Şatosu’nda 4 Mayıs 1521- 1 Mart 1522 arasında geçirdiği dönem anlatılıyor. Luther’i bu dönem zarfında korumak, nezaret etmek üzere Saksonya Prensi tarafından görevlendirilen Burkhardt’ın gözüyle anlatılan bir dönem… Burkhard, koyu bir Katolik ve geleneklerine sıkı sıkıya bağlı bir kişi… Katolik Kilisesi’ne karşı çıkan Luther, onun gözüyle anlatılıyor…

Yayınevi : Kiepenheuer&Witsch
ISBN: 978-3-462-05010-3
352 Sayfa, 22 Euro