Liberalizm de nereden çıktı?

BUGÜNKÜ Türkiye’de liberal fikirler geçmişte olmadığı kadar etkilidir. Sadece demokrasi ve ekonomi değil, laiklik ve dindarlık gibi felsefi konular bile liberal fikirlerden etkileniyor.

İslami kesimde de bunu görüyoruz, laik kesimde de... Her iki kesim de liberal felsefenin gereği olan özgürlükleri dünkünden daha anlayışlı olarak kabul ediyorlar: Türbanlı kızların büyük ölçüde rahatlıkla üniversiteye gitmesine laik kesim eskisi gibi itiraz etmiyor, Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP buna destek bile verdi.

Liberalizm İslami kesimi de etkiliyor. Bunu eski ve yeni ilmihallerde bile görmek mümkün. Kadın eşitliği genel kabul görmüştür. Ateist yayınlar konusunda İslami kesimde eski tepki görülmüyor.

Liberal özgürlük fikrinden hiç etkilenmeyen tek hareket, PKK çizgisindeki totaliter Kürt hareketidir. Fakat bunu eleştiren liberal Kürt aydınları da yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır.

Muhafazakârlar askeri müdahaleler ve katı laiklik uygulamaları karşısında liberalizmin “özgürlük” fikrini “yararlı” buldular, o kapıdan özgürlüğün felsefi tanımıyla karşılaştılar. Geleneksel baskılara karşı da özgürlük fikri gelişti: İslami kesimde erkek egemen baskılara şiddetle karşı çıkan ve siyasi alanda da en özgürlükçü tavırları ortaya koyanların tesettürlü kadın yazarlar olması tesadüf değildir.

Tarihteki İstiklal Mahkemeleri’ni savunup bugün özel yetkili mahkemelere karşı çıkmak mümkün mü? Bu örnek laik kesimin liberalizmle tanışmasının simgesidir. 27 Mayıs’ın “devrim” diye alkışlanması, “ordu göreve” diye sloganlar atılması geride kaldı. Bugün özel yetkili mahkemeleri AİHM içtihatlarıyla eleştiriyorlar. Artık kimse “devletçilik”ten bahsetmiyor; İsmet Paşa 1965’te “devletçilik bitti” diye yazmıştı.

Ekonomik liberalizm Türkiye’de girişimci orta sınıfı geliştirdi, dünkü çekingen ve itaatkâr köylülerin çocukları okudular, şehirleştiler, girişimci oldular, özgürlüklerine sahip çıkıyorlar. Liberalizme ilginin artması bundandır.

Liberal fikirlerin ardında ekonomik ve sosyal değişim olduğu için, akademik camiada da “liberal” ve “liberalizm” başlıklı master ve doktora tezleri hızla artıyor. YÖK’ten aldığım rakamlara göre 1990 öncesinde “liberal” ve “liberalizm” konularını içeren akademik tezler yok gibiydi. 1990-1999 arasında bu nitelikte yapılan tez sayısı yılda ortalama 6’dır. 2000 ile 2011 arasında yılda ortalama 21’e yükselmiştir.

Herkesin liberal olmasına gerek yok; ben de kendimi sadece liberal diye tanımlamam, başka değerlerim de vardır.

Herkese liberalizm ezberletilen bir toplum, bütün tek fikirli toplumlar gibi, ne kadar sıkıcı olurdu!

İyi olan, özgürlük kavramının toplumumuzda her kesimce eskisinden daha fazla benimsenmesidir.

Ali Fuat Başgil Hocamın yetmiş yıl önce yazdığı gibi, liberal devlet tek tip adam yetiştirmez. Liberal devlette dindarlar, dinsizler, agnostikler olur... Hiçbir siyasi ideoloji kanunla mecbur edilemez. “Millet birliği”ni sağlayan faktör, tek tipleştirmek değildir; özgürlük, karşılıklı saygı ve toplumun mazisine ve geleceğine dair sorumluluk şuurudur.

Liberallerin en çok titiz olması gereken kavram, “adalet”tir. İlker Başbuğ hakkındaki iddianameyi, metin resmen aleniyet kazandıktan sonra eleştireceğim.