Liberal devlet muhafazakar toplum ister mi ?


Çünkü görmezler.
Kimi 'sol' gözünü kapatır, kimi 'sağ'...
Ya her şey kötüdür, ya hepsi güzel...
İki gözünü birden gönüllü karanlığa mahkum edenleri saymayalım bile...
Alın ekonomiyi...
Halkın gündelik hayatına yansıyan bir kriz ve istikrarsızlık olmadığı sürece en azından işler yolunda demektir. Dolar yükselmezse, faizler fırlamazsa kriz yoktur. Halk buna bakar.
Cari işlemler açığı mı? Yüksek borçlanma mı? Evet 'potansiyel olarak büyük risk olabilir.' Ne var ki; onlar ekonomistlerin işi. Duvara toslayana kadar sorun yok.
Sağlığa bakalım...
Geniş kitlelerin sağlık hizmetine erişimleri on yıl öncesine göre hayal bile edilemeyecek noktalara geldi.
AKP iktidarının bütün gücünü bu iki faktörle anlayabilirsiniz. Ekonomi ve sağlık...
İdeolojiye bakmayın, izm'lere kanmayın. Onlar söylemde. Sosyal ve siyasal çimento...
Öte yandan, konuştuğumuz doktorların neredeyse tamamı mutsuz. Ben daha 'getirilen yeniliklerden memnunum' diyen doktor görmedim. Gören varsa haber versin. İyi ama hal böyle diye milyonların memnuniyetine 'hayır' diyebilir miyiz?
Sadece 'neden üçüncü yol' aranmaz, onu sorarız.
'Türkiye hangi yönde değişiyor?' sorusunun peşine takıldık ya...
On yıl öncesine göre devletin tam
liberal ekonomik politikalara yönelmesi
asla ıskalanmayacak büyük gerçeklik. Küresel sistemle mutlak entegrasyon. Türkiye'nin uluslararası siyasal bağlantıları ve güç oyunlarındaki pozisyonu tamamen bununla ilgili.

Dönüşümün taşıyıcısı Anadolu

Böyle bir devlet aygıtı, toplumu ideolojik manada daha fazla muhafazakarlaştırmak istemez. Artık kitlelerin dünyaya açıklığı gerekli ve önemli. Ticari değeri vardır bu sosyal dönüşümün. AKP iktidarı yükselen Anadolu iş dünyasıyla bunu yapıyor. Değişim dalgasını da çocuklarını kolejlere yollayan, KOBİ'leri aracılığıyla Afrika'ya kadar ihracat yapan bu orta sınıf üzerinden yükseltiyor.
Çok gereksiz yere içki satışı tartışılıyor ya...
İstanbul'dan başlayarak bütün büyük kentlere ve sahil bandına baktığınızda içki satışları hızla artıyor. Kişi başına içki tüketimi yükseliyor. Özellikle şarapta... İstatistikleri görmenize bile gerek yok, etrafınızı gözlemleyin yeter. Orta Anadolu'dan Doğuya doğru gidildiğinde ise içki satışları orantısal olarak düşüyor. İçki içilen restoran ve satılan büfe sayısı azalıyor. Büyük içki satış firmalarının Türkiye üretim haritalarında ilginç renk ayrımları fark edilebiliyor.
Türkiye sınırları itibarıyla bölünmeyecek, Türk/Kürt veya Alevi-Sünni gibi toplumda karşılığı olmayan yapay ayrışmalara gitmeyecek. Yaşam tarzları üzerinden farklılaşacak. Ama herkes birbirine saygı gösterecek. O çok konuşulan Anadolu tipi demokrasi, toplumun kendi bilgeliği üzerinden üretilecek. Açalım gözlerimizi insanımız nasıl yaşıyor ona bakalım. Kimse kimsenin camiye gitmesine de karışmıyor, aynı masada içki içmesine de...
Şu anda yaşadığımız 'karşılıklı yakınlaşma' süreci. Dindarlık da muhafazakarlık da tıpkı modernlik gibi tepeden inme dayatmalarla yaygınlaştırılamıyor. Onu Cumhuriyet de başaramadı, muhafazakar iktidarlar da...
Söylemde muhafazakarlık ve dindarlık tonlamalarının artması kimseyi aldatmasın. Tam liberal bir devlet aygıtı, bu politikaların mağduru olan geniş halk kitlelerini bir arada tutmak ve sisteme entegre etmek için bu söyleme başvuruyor.

(Akşam gazetesinden alınmıştır)