AHMET Türk’e ait bu söz. “Dört parçada Kürtlerin birleşmesi intihar olur” diyor. Sayın Türk keşke bunu ayrıntılı olarak anlatsaydı.
Birtakım fanatikleri uyarıcı da olabilirdi.
Türk’ün sözleri şöyle:
“Dört parça arasındaki sınırlar kalksın açıklamamı, Kürdistan kurulsun anlamında söylemedim. Dört parça da özgürleşmeli dedim. Özgür bir Kürt coğrafyası sınırlar değişmeden de mümkün. Avrupa’da İtalya, Almanya, Fransa arasında sınır sorunu var mı?” (Milliyet, 8 Ağustos)
Fransa, Almanya, İtalya gibi ülkeler örnek alınacaksa, Türk’ün bu sözleri çözüm için hareket noktası bile olabilir.
Avrupa tarihi bu üç ülkenin milliyetçilik ve sınır savaşlarıyla doludur, sonuncusu II. Dünya Savaşı’dır. Bu üçyüz yıllık sınır ve ulus kavgaları, nasıl olmuş da böyle sona ermişti?
Öncelikle, büyük acılardan alınan derslerle, savaş ve şiddetin reddi yönünde kuvvetli bir demokratik kültür gelişmiştir. Bu ülkeler liberal demokrasiyi, piyasa ekonomisini, seçilmiş kurumların meşruiyetini temel hukuki ve siyasi ortak değerler olarak kabul etmişlerdir. Bu ülkelerin sosyalistleri de böyledir.
Ve bütün Avrupa sathında, birbirlerine karşı “düşman” sözü ortadan kaldırılmış, tarih kitaplarından bile çıkarılmıştır.
Böylece “sınırlar” güven verici hale gelmiş, kapılar açılmıştır.
Türkiye de, Sadrazam Âli Paşa’nın 1856 Paris Anlaşması’ndan beri bu sisteme dahil olmak istiyor, bu yönde ilerliyor.
Bu tespitleri yaptıktan sonra Türk’ün sözlerine dönelim.
Türk, Avrupa’da bu barış ve istikrarın temelindeki demokratik düşünceyi, anayasal sistemi ve piyasa ekonomisini kabul ediyor mu? Kendisi “Avrupa ölçüleri bizi tatmin etmez” demişti de onun için soruyorum. Fakat daha önemlisi, DTK-KCK örgütlenmesi ve “Önderlik”in yani Öcalan’ın Batı tipi demokrasiyi ve piyasa ekonomisini reddetmesidir! “Komünal demokrasi” dedikleri totaliter bir devlet yapılanmasını savunuyorlar.
Şimdi, Türk’ün saydığı üç Avrupa ülkesinde mesela, silahlı bir “komünal sistem”e izin verilir mi?!
İkincisi, PKK’nın Kongre kararlarında ve “Önderlik” konuşmalarında “bu yapıyı Kürdistan’ın tüm parçalarında örgütlemek”ten bahsediliyor. Fransa, Almanya ve İtalya topraklarının bazı “parçalar”ında örgütlenerek ayrı bir egemenlik alanı oluşturmaya çalışan silahlı bir hareket var mı?
İsviçre’nin Almanca konuşulan kısmına “Güney Almanya parçası” deniliyor mu? Yahut İsviçre’nin Fransızca ve İtalyanca konuşulan bölümleri için benzer siyasi terimler kullanılıyor mu?
PKK’nın Ağustos 2008 tarihli 10. Kongre belgelerinde Türkiye için sürekli “düşman” deniliyor? Türk’ün bahsettiği Avrupa ülkelerinde böyle bir şey var mı? Bu barışçı bir terim midir?
Avrupa ülkelerini örnek göstermenin PKK hareketine hiç uymadığı açık, inandırıcı da değil. Ben yine de bir hareket noktası olabileceğini düşünerek Sayın Türk’e bir öneride bulunuyorum:
Türkiye’deki demokrasinin Avrupa standartlarına ulaşması için hep beraber çalışalım... Ve aynı zamanda siyasi Kürt hareketinin de totaliter metotları bırakarak Batılı demokrasi değerlerini benimsemesi için çağrı yapalım, totaliter ideolojisini ve metotlarını birlikte eleştirelim; ne dersiniz?
Totaliter tehdit aradan çıksın, Kürtlerin gerçek özgür iradeleri ancak o şekilde netleşir... Bireysel demokrasi mi, Avrupa tipi özerklik mi yoksa ayrılmak mı? Kürtlerin ne istediği, medeni ve demokratik metotlarla ortaya çıksın, herkes saygı göstersin... Ne dersiniz Ahmet Bey?
(Hürriyet gazetesinden alınmıştır)