Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Avrupa Türkleri arasında yetişen Kül Tigin, her yıl olduğu gibi bu yıl da yaz tatilini ata yurdu Türkiye’de geçirmeye karar verdi. Okullar tatil olur olmaz ailesiyle birlikte Hollanda’dan yola çıktı. “Avrupa Türkiye Kültür Mirası Yolunu” takip ederek Türkiye’ye ulaştı. Artık birçok Avrupalı Türk’ün yaptığı gibi Kül Tigin de Batı Trakya’da soydaşlarımızı ziyaret etti. Gümülcine sokaklarında asılı duran “Dr. Sadık Ahmet’i unutmadık unutturmayacağız” yazılı dev pankartın fotoğrafını çekti.
Hollanda’da yetişmiş ve yapay zekâ uzmanı olan Kül Tigin, Gümülcine’de çektiği bu anlamlı fotoğrafı ve diğer bazı fotoğrafları hızlı bir şekilde ağabeyi Bilge Kağan’a gönderdi. Bilge Kağan; tarih, çile, oyun ve mücadele dolu fotoğraflara dakikalarca baktı. Derin düşüncelere daldı. Yirmi dokuz yıl öncesine gitti. 24 Temmuz 1995’te, sabah saatlerinde şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybeden Dr. Sadık Ahmet’i düşündü uzun süre. Bu tarih, aynı zamanda, Lozan Barış Antlaşması’nın da 73. yıl dönümüydü. Neden sonra kendine gelen Bilge Kağan’ın sessiz bir şekilde “Ah Kül Tigin, ah!” dediği duyuldu. “Kutluk Şah’ın on yedi yiğidi ve Kür Şad’ın kırk yiğidi gibi çağdaş Kül Tigin” diyen Bilge Kağan, “Ne de olsa kan aynı kan, muhtaç olunan güç, damalarında dolaşan kanda mevcut!” diye gururlandı.
Ağabey Bilge Kağan, Kül Tigin’nin gönderdiği “Dr. Sadık Ahmet’i unutmadık unutturmayacağız” pankartının fotoğrafına tekrar tekrar baktı. Fotoğrafı, ertesi gün, sabah saatlerinde, Kutluk’un, Ötüken Ormanı’nda yaşayan aksakal Otman’a gönderdiği elçiler misali, dünyanın farklı yerlerine dağılmış Oğuz’un çocuklarına iletti. Gerçekte Otman adı, Osmanlı Devleti’nin kurucusunun adı idi. Bugüne değin birtakım tarihî, dinî ve siyasi sebeplerle Osman diye bilinegelmişti. Artık bu hatayı düzeltme zamanı çoktan gelmiş ve hatta geçmişti.
İletilen fotoğraftaki mesaja, yeryüzüne dağılmış ve uyku halinde olduğu zannedilen 17’lerden, 40’lardan, 700’lerden öyle cevaplar geldi ki Bilge Kağan okuduklarına bir an olsun bile inanamadı.
İşte bu reaksiyonlardan biri, esasen Başkent Ankaralı ama şimdilerde İzmir’de bulunan Boyla Baga Tarkan’dan geldi. Tarkan yazısında Dr. Sadık Ahmet’í şu sözlerle tanımlıyordu: “Anasının kuzusu, kız kardeşinin yakasında ay yıldızdır!, Ankara’da Batı Trakya, Selanik’te Ankara’dır! İflah olmaz bıçkın bir delikanlı!.. Babadır! Hekimdir! Hızlı bir şofördür!.. Selanik’te dağıtılan bildiri! İskeçe’de, Gümülcine’de toplanan imza! Binlerle arkasında yürünen! Kırılan camdır!... Üsküp’te, Yeni Pazar’da, Prizren’de, Sofya’da okunan saladır! O Saraç, Süleyman, Bako, Dal’dır. Komrat’ta Tudor, Köstence’de Hasan’dır…”
Kül Tiğin’in Gümülcine’den Bilge Kağan’a gönderdiği fotoğrafa bir başka reaksiyon da “Şimden giru hiç kimse ne kapuda ve divanda ve mecalis ve seyranda Türki dilinden gayri dil söylemeye!..” fermanının yayımlandığı Karaman’daki Tonyukuk’tan geldi. Göktürk Devleti’nin kurucusu İlteriş Kutluğ Han, Kapağan Han, Bögü Han ve Bilge Kağan’a vezirlik eden Tonyukuk, eline ulaşan fotoğraftaki kutlu mesajı hemen anladı. İlerleyen yaşına rağmen hızlı bir şekilde Atsız’ı, Böri’yi, Künalp’i ve Tuman’ı bir araya getirerek istişare etti. Alınan ortak karar gereği, büyük Türk mutasavvıfı Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin annesi Mümine Hatun’un türbesinin de bulunduğu Aktekke Camisi’nde Dr. Sadık Ahmet için Kur’an-ı Kerim okundu.
Evet değerli okuyucularım,
Balkanların Gümülcine sokaklarını süsleyen “Dr. Sadık Ahmet’i unutmadık unutturmayacağız” pankartının çekilen fotoğrafı, bizi, gayriihtiyari Türklerin kurdukları Göktürk devletlerine götürdü. Devleti kuranlar, gece uyumadılar, gündüz oturmadılar. İnsanoğlunun hep ölümlü olduğuna, zamanı ve sonsuzluğu yüce Yaratıcı’nın yaşadığına inandılar. İnsanı yaşatanların devletleri de yaşardı…
Gece gündüz milleti için koşan, mücadele eden Türk dünyasının sevilen evladı Dr. Sadık Ahmet, 29. vefat yıl dönümünde Gümülcine’de mezarı başında rahmetle anıldı. Aynı duygu ve düşüncelerle Anadolu’da, Karaman’da da dualar edildi. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.
Veyis Güngör
26 Temmuz 2024