Kripto Müslümanlar!
Kimilerinin Ak Parti, BDP ile iş birliğine gidiyor, diye zil takıp oynadıklarını okudukça içimden öğürtü geliyor.
Bir tiyatro salonundayız ve sahnede AKP ve BDP temsilcileri... Arkada Kandil silüeti... İslâmcısı, sol liberali alkış tutuyor: “Bravo!.. Bravo!..” Alkış asıl kime? Kandil silüetine: Vurdun ve aldın!
Ben, Öcalan’a da bir şey söylemiyorum, Murat Karayılan’a da, Cemil Bayık’a da, Duran Kalkan’a da... Diğerlerine de. Onlar bildikleri yolda yürüdüler; inançla, kararlılıkla! Başından beri ne istediklerini biliyorlardı.
Ak Parti onlar için en büyük nimet... Ortak paydaları: “Türk” ü yok etmek. Öyle bir yerde buluştular ki, Müslümanlık bile Ak Parti için teferruat kalmıştır. Türk silinsin yeter ki! Zerdüştî PKK ile (BDP veya PKK... Fark etmez!) kol kola neden yürümesinler!
Sadece iki günlük yazı: Eser Karakaş (Dine inanma meselesinde, “Benden farkı yoktur.” demişti Mete Tunçay; o ateist!) 14 Şubat 2012’de Star’da yazdığı yazısını sevinçle 11 Şubat 2013 tarihli yazısına almış. Başlığı: “Türkiye’yi geleceğe Ak Parti-BDP ittifakı taşır.” Yazısına girmeye gerek yok. MHP’ye vuruyor, BDP’ye toz kondurmuyor ve üstelik “Talepleriniz saklı kalsın.” diye öğüt veriyor. Yani ittifak kur, ısındır; önce otonomi, sonra istiklâl! PKK taleplerinin amansız savunucu sol liberal Oral Çalışlar başlık atmış: “Erdoğan’a BDP aşısı...” O da önce MHP’ye yükleniyor, sonra BDP (yani PKK) için: “’Çok kimlikli çok kültürlü bir ülke’tablosunu kabullenen bir yeniden yapılanmadan söz etme şansı doğabilir.” diyebiliyor! (Taraf, 9 Şubat 2013)
Neo İslâmcıların bir yenisinin yazısının başlığı: “Ak Parti-BDP uzlaşması”. Son cümlesi (Tabiî o da MHP’ye bir taş attıktan sonra): “Bu işbirliği sağlanabilirse, BDP sadece barışın değil, demokratikleşme sürecinin de ortağı olmuş olacak.” (Hilâl Kaplan, Yeni Şafak, 11 Şubat 2013)
Aklınız almıyor değil mi? PKK ile işbirliğinden ne kadar rahat bahsedebiliyorlar!
***
Abant Toplantıları sona ermiş. Eski şatafatı yok ama aldıkları kararlar... İnsanı öğürtüyor! Hocaefendi, bu kararları okuyunca muhakkak yüzünü buruşturmuştur. (Hocaefendi’nin okuduğum kitap ve yazılarında “Türk” esastı.) Kararlara bakın: “Resmî belgede, Türk vatandaşlığının sosyolojik bir tanımı olmamalıdır. Bunun yerine, sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kavramı üzerine odaklanılmalıdır./ Devlet, herhangi bir üst kimlik tasarlama girişiminde bulunmamalıdır./ Türkiye’nin; farklı mezhep, din ve etnisiteleri içeren fakat bunlarla sınırlı olmayan çok kültürlü yapısı, devlet ve toplum tarafından tanınmalıdır.” “Türk”le problemi olan benim nazarımda kripto Müslümandır!